Anket Cevapları (1)

ilhami-alkan1

İLHAMİ ALKAN (OLSSON)                         

(Hukukçu. Öğretim üyesi)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla fiziki ilişkim çok yok; ancak hayvanlarla çevrili bir ortamda (Adalar) yaşıyorum. Bir-iki yıl öncesinde 1 yıl süreyle bir kedimiz olmuştu evde, ancak fazla seyahatler nedeniyle kedinin mutsuz olduğunu gördüğümüz için, kedi seven ve çiftlikte yaşayan bir aileye verdik kedimizi.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan hakları önemli, tıpkı ekolojik haklar ya da insan hakları gibi hayatın ve biyolojik çeşitliliğin doğal bir parçası.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Bir boyutuyla paradoksal; ben de bazan et yiyiyorum (giderek daha az!); ancak hayatı pür / çelişkisiz yaşamak da her zaman her alanda mümkün değil (diye düşünerek cevabın devamını öteliyorum!).

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Genel olarak sol, yeşil bir ideolojiye yakınlık duyduğumu söyleyebilirim. Sol yanımın hayvan haklarına ilgi duyduğunu söylemek zor. Bunun nedeni, diğer pek çok modernist ideolojide olduğu gibi, solun da esas olarak insan merkezci karakteri olabilir.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun

  • Vejeteryanlığı hem etik hem de insan sağlığıyla ilgili rasyonel bir seçim olarak görüyorum. Hayvan hakları bir ideoloji midir emin değilim, ancak hayvan haklarını savunmanın bir politika olduğu açık. Üstelik bu politika pek çok yerde ve açıdan insanın varlığını sürdürmesiyle de yakından ilgili; yani bir tür win-win situation!!

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Vejeteryan değilim; olmayı denedim, ancak yaklaşık bir 5-6 ay sonrasında bıraktım (ara verdim?). Yine de (eşimin et yeme konusundaki isteksizliği de etkili bunun üzerinde) evde et merkezli bir yemek kültürünün olduğunu söyleyemem (ama yiyiyoruz).

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan hakları mücadelesi zaman zaman ilgimi çekiyor; konuyu akademik olarak da merak ediyorum (Bu sömester fakültemde konuya ilişkin seçimlik bir ders vereceğim!). Ancak diğer pek çok politik harekette olduğu üzere, hayvan hakları savunucuları içinde de kendimi daha yakın bulduğum ve uzak bulduğum anlayışlar/yaklaşımlar var. Hayvan hakları savunucusu olduğunu düşünen pek çok insanın da türcülük hatta aynı türden hayvanlara karşı bir ayrımcılık içinde olduğunu da sıkça görüyorum (‘benim’ ‘köpeğim’, sokak köpekleri..gibi).

nurhan-ekmekci

NURHAN EKMEKÇİ           

(Ankara’da yaşıyor. Emekli bir Maliye Bakanlığı çalışanı. 58 yaşında, Hacettepe Ekonomi bölümü mezunu, TODAİE masterı var. Okumayı ve resmi seviyor. Bekar iki çocuğu var)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanları seviyorum. büyük bir ilçede memur çocuğu olarak yaşadığım için çocukluğumda sadece sokak hayvanlarını tanıyordum. evde hayvan beslemiyorum ama oturduğum daire apartmanın giriş katı, kullanmadığım küçük odanın camı şu anda bile açık sokak kedileri gelip geceliyebiliyorlar. pek samimiyet kuramadık ama kimse kimseye karışmıyor.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvanların doğal yaşamlarına müdahale edilmemesi gerektiğini düşünüyorum.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Evet çok acı. kızım vegan, ama oğlum et yiyor ve ona pişirmek zorundayım.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Sol düşünceli olarak kısmen hayvan haklarına yer verildiğini düşünüyorum ama radikal ekolojistler ve vejetaryenlerin de yeterince insan haklarıyla ilgilenmediklerini düşünüyorum. Ama takip ettiğim yazıları beni etkiliyor. Ki Selahattin Demirtaş’ın geçenlerde yayınlanan öyküsünün kebapçı ile ilgili olmasından rahatsız oldum. Sol, sosyalist, anarşist gruplarla ekolojist gruplar arasından, her ikisinin de radikal olması nedeniyle yeterli birlikteliğin kurulamadığını düşünüyorum.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Evet 90’larda hiç elimizde olmayan sebeple ev kedimizi kendi arabamızla ezmiştik. ben hastanelik oldum.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Vegan değilim. vejeteryana yakın diyelim. yukarıda belirttiğim gibi et yemeği yapıyorum.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Bu tercihleri etik, vicdani ve politik görüyorum.  hayvan hakları savunusunun da  bir ideoloji olduğunu ancak hayvana en çok zarar verenin doğa dışında insan olması  nedeniyle insan hakları mücadelesi ile birlikte yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Et yemek istemiyorum ama hayvan ürünleri tüketiyorum. hayvan haklarının sadece kedi köpek meselesi olmadığını evdeki örümcek, kalorifer böceği, tarlada yılan, akrep olduğunu ve hiçbirine zarar veremeyeceğimi biliyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan hakları mücadelesi tabii ki ilgimi çekiyor.  bu mücadelenin insanlara insanlığını gösterdiğini düşünüyorum. radikallerin, diğerlerini mutlaka etkileyeceğini biliyorum. ancak vejeteryan/vegan, ekolojist , hayvan hakları savunucularının (muhtemelen  kendi kafalarındaki) sol partilere oy vermelerine rağmen bu partiler içinde  etkili olmak yönünde bir çaba harcamadıklarını, kendi dar gruplarında  mücadele ettiklerini  düşünüyorum.

fehim-caculi-3

FEHİM CACULİ                       

(İktisatçı, Yeşil Sol Parti kurucusu)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Köpek ve kuş ile aram iyi….Herhangi bir hayvan yok evimde..

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan hakları, insan ve doğa haklarından ayrılamaz.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Son derece yanlış…

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Sol ve ekolojist görüşe sahibim…Verdiğini düşünüyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • İlgimi çekiyor, barınma ve bakım hakları yok gibi….

muge-karahan-leyla2

MÜGE KARAHAN                     

(1982 doğumlu. Aydın’da büyüdü. On yıldan fazla bir süredir İstanbul’da yaşıyor. Bazen fulltime bazense freelance olarak yayıncılık alanında çalıştı, halen freelance olarak                 redaksiyon, son okuma vb işler yapıyor)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Çocukluğumda hayvanlarla aram iyi değildi. Pek çok hayvandan korkardım. Anneannemin bahçesindeki tavuklardan ve horozdan dahi rahatsız olduğumu hatırlıyorum. Biz bahçede sofra kurduğumuzda ayaklarımın arasından geçsin istemezdim. Gagalamasından çekiniyordum mesela ya da benzer şeylerden. Yine anneannemin bahçesinde kurban bayramı için bakılan koyunlardan da biraz çekinirdim. Bunu tam olarak korku olarak tarif edemiyorum. Koyun bağlanmış olurdu neticede. Ancak yanına gidemezdim başka çocuklar gibi, başını sevemezdim, bir şey yapabilir diye çekinirdim hep. Kedilerden çok korkardım. Kedi gelirse bahçede asla duramazdım. Korkum, gündelik hayatımı etkileyecek kadar güçlüydü. Mesela evde beslenen köpeklerden korkmazdım ama kediden evde dahi olsa çok korkuyordum. Ben ortaokul yıllarındayken Aydın’daki karşı komşumuzun beslediği kediler olurdu, bu kedilerle bazen apartmanın içinde karşılaşırdık ve çok korkardım. Bir tanesini hatırlıyorum çok çok güzel bir suratı, burnu vardı. Beyaz üzerine tekir deseni gibi. Uzaktayken çok beğenir, ne tatlı derdim ama apartmanda, bahçede ya da komşunun evinde yani aynı mekânda olduğumuzda çok korkardım. Apartmana zorla girdiğimi, bazen giremeyip anneme seslendiğimi vs. hatırlıyorum. Kedi korkum çok uzun yıllar sürdü ve gerçekten hayatımı etkiliyordu. Yazlık evde mangalda balık yapılsa balkonda duramazdım. Ancak hiçbir zaman, küçük bir çocukken dahi kedileri tekmelediğimi, taş attığımı hatırlamıyorum. Belki bu da korkumdandır, belki de düşünceliliğimden ya da ikisi birbirine karışmıştır ancak demek istediğim hayvanlara karşı acımasız, nefret dolu da olmadım. Sahipli köpekleri, yavru köpekleri severdim ancak sokakta rastladığımda onlara karşı da temkinli ve korkaktım. 20’li yaşlarımda kedi korkumu çeşitli zorunluluklar, vesileler ve çabalarla yendim. Önce birlikte kaldığım ev arkadaşımla bir kediye baktık. Ondan ayrılınca da Leyla geldi. 2009’dan beri onunlayız. Sokaktakilerle de ilişki kuruyorum ancak sınırlı bir ilişkim var. Şimdi oturduğum evin avlusunda bir dönem çok kedi doğdu. Bahçe katındaki öğrenciler kedilerini kısırlaştırmak istemiyorlardı.  Sadece o kedi üç-dört kere doğurdu ve yavruların çoğu elimde büyüdü. Bazıları karda kışta balkonumda yattı. Çok yakınlaştığım iki kardeşi kaybettikten sonra şimdilerde sokaktakilerle alakam sadece mama ve su vermek seviyesinde.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Çok basitçe, ücretsiz sağlık hizmeti olmalı. Hayvanlara zulüm cezalandırılmalı.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Aslında türcülük lafının kullanımına bir zamanlar ben de dudak bükerdim. Hâlâ da bazen gereksiz kullanıldığını düşündüğüm oluyor, daha doğrusu, kendi adıma hâlâ daha türcülük ediyor olabilirim. Çünkü bir böcekle (ki çok sevimli bulduğum böcekler var) bir kuzuyu, kaplumbağayı, serçeyi aynı kefeye koyamıyorum. Salyangozlar örneğin, çocukluğumdan beri ilgimi çeker (pek çok hayvandan korkardım ama böcek fobim olmadı pek) ancak bir salyangozun ezilmesine çok üzülsem de bu bir köpeğin ezilmesiyle aynı şey olmaz benim için. Bu anlamda insanlardan tam bir tutarlılık görmeyi beklemiyorum açıkçası. Evet danayı kesip yiyoruz, alışkanlığımız olsa kediyi de kesebilirdik diye düşünmek de hayvan yemekten vazgeçme noktasında çok etkilidir. Bütün bunlara ikiyüzlülük, tutarsızlık vs denebilir ama yine de alışkanlıklar, toplumsal düzen vs. gözardı edilmemeli gibi geliyor bana. Mahalledeki kedileri besleyen, tedavi ettiren ancak et yiyen bir tanıdığım var. Ona kalkıp da “sen bunları besliyorsun da koyunları yiyorsun, ne kıymeti var bu yaptığının” diyemem. Evinde kedi köpek besleyen ama başka hayvanları yiyen çok insan tanıyorum. Ben de uzun zaman böyleydim. Et yemezliğim aslında çok yeni. Bu karara giderken de elbette bu “ikiyüzlülük” meselesi beni etkileyen şeylerden biriydi, örneğin Tom Regan’ın bir kedinin pişirilişini izlediğini anlattığı satırlar ( ki ben hayvan yemez olduktan sonra okumuştum) çok etkileyicidir ancak beni itekleyen tek etken değil. Öyle olsaydı ve tam bir tutarlılık sergilemek isteseydim tüm hayvansal ürünleri bırakmam gerekirdi. Veganların zaman zaman vejetaryenleri, hayvan yiyen insanlardan daha fazla eleştirdiklerini görüyorum. Bu belki mantıksız bir şey değil ama ne kadar makul, bilemiyorum. Her kafadan bir ses çıkıyor, herkesin kendince bir kuralı var, her yerde vegan ürün listeleri var. Başlarda ben de bunlara çok kapıldım, hayvan yemiyorsam deri de giymemeliyim ve deri ayakkabıları mı (ki hangisi gerçek deri bilmiyorum) atmalıyım dedim; bu işi bilenlere mailler attım ne yapmalıyım diye, örneğin yün giyecek miydim. Ancak çok kısa bir süre sonra kafamı toparladım. Gerçekten vicdanımın, inancımın ve aklımın peşinden gittim. Örneğin yumurta yiyerek tavuk endüstrisine katkıda bulunuyordum ve evet veganlar haklıydı, tavuk yemesem de yumurta yiyerek zulme ortak oluyordum. Yumurta yemeyi kestim. İçinde yumurta olan şeyleri tamamen bırakamıyorum belki ama kendim evde yaparken yumurta koymamaya dikkat ediyorum. (Çok ayrıntı olacak ama örneğin bir yemeğe harç olarak yumurta konmasına gerek olduğunda alternatiflerini arıyorum ve evde kendim yapıyorsam onları kullanıyorum ancak dışarda koştururken bir lokma bir şey yemem gerekiyorsa ve bana en uygun seçenek patatesli börekse mesela, içinde yumurta var diye bazen vazgeçiyor, bazense yiyorum.) Özetle seçimlerimi koşullar da (ve kökleşmiş bazı alışkanlıklar da) belirleyebiliyor ancak temelde dikkat ettiğim husus, hayvanların mümkün olduğunca az zarar görmesi. Yün meselesi de benzer şekilde. Yün endüstrisinin çok kötü olduğunu biliyorum, bir koyunun sevgiyle ve özenle kırkılmadığının farkındayım, dolayısıyla aldığım ürünün içinde ne olduğuna bakmaya başladım, alternatif ne olabilir, o diğer alternatifin neye zararı vardır, bunları düşünmeye başladım. Ancak bu süreçte, tutarlı ve etik değil diye eski yün kazaklarımı da atmadım; çünkü üzerimde hiç yün taşımamak için gidip yepyeni şeyler alacak durumum yok, zaten böyle bir israfa gerek de yok.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Yer verildiğini düşünmüyorum. İnsanlar bu meseleyi çok tali buluyor, bu mücadeleyi zayıf buluyor, hayatını buna göre şekillendirmeyi zor buluyor, bazı çabaları çocukça buluyor. Bazen yalnız hissedip çevremde bu konuyu hafife alanlara, bununla dalga geçenlere çok hınçlandığım oluyor.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Çok etkileyen tek bir anı gelmedi. Çocukluk kısmında uzun uzun anlattığım şeyler var zaten. Bir de yine yukarıda anlattığım, mahallede yakından ilgilendiğim iki kediyi kaybedince perişan olmuştum.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • İki buçuk yıldır et yemiyorum. Bir yıldır balık ve yumurta yemiyorum. Hayvansal diğer gıdaların alternatiflerini bulmaya çabalıyorum. Vejetaryen diye bahsetmiyorum kendimden aslında. Et yemiyorum, hayvan yemiyorum diyorum. Belli bir nedeni yok. Aslında hayvan meselesi, hayvanlara yapılan zulüm, onlara karşı kayıtsızlık vb meseleler hep ilgimi çekiyor, beni düşündürüyordu. Bir keresinde, o sıralar sık vakit geçirip yakın olduğum bir arkadaşım, bir hassasiyetimle dalga geçti. O zaman et yemezliğim de yoktu daha. Kuşlarla gösteri yapan bir adamın görüntüsünü saçma bulduğumu, bunun komik olmadığını, hayvan için de sıkıntılı olduğunu söylemiştim sadece ve bu alay konusu olmuştu. Sonra bunlar üzerine daha çok düşünmeye başladım galiba. Sonuç olarak bazı olaylar, durumlar, düşünceler beni bu karara götürdü. Kararımı değiştirmedim ve hep de çok memnun oldum, sadece bir kere, 4-5 ay sonra, çeşitli nedenlerden dolayı 3-5 ev köftesi yemiştim.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • İnsanlar hep bu konuda bir açıklama bekliyorlar, daha doğrusu, benim çevremdeki bazı et yiyenlerde (muhalif, solcu, duyarlı, politik doğrucular) bu konuya dair tepkiler ve görüşler hem biraz defansif hem de agresif.  Ben de et yerken böyleydim. Bunu bir kimlik gibi, kimlik siyaseti gibi görüyor, dudak büküyor, türlü bahaneler buluyordum. Çünkü aslında orada beni rahatsız eden, benim doğru bulmayacağım bir şey de var ama işte elimi taşın altına koymak da zor, o zaman çok da kafa yormadan dudak bükmeyi tercih ediyor insan. Benim et yememe kararımda ve hayvanlara karşı duyarlılığımda vicdanın etkisi büyük. Özetle vicdan, etik, tüketim alışkanlıklarını değiştirme ihtiyacı denebilir. Belki çok naif ama doğayla kucaklaşma isteği vb bile denebilir. Bu dediklerim, meseleyi politik bir düzleme oturtmak bağlamında yeterli değildir elbette. Ancak yakın çevremdekiler dahi öyle tepkiler veriyor ve bu sinizme hatta bazen onların saldırganlığına öyle içerliyorum ki “yeter arkadaş, bu benim inancım, dinim; biraz saygı duyun ve bunu da tartıştığınız diğer konular gibi ciddiyetle değerlendirin” demek istiyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Kafa yorduğum bir mesele olarak bu mücadele elbette ilgimi çekiyor ve işin politik boyutuyla ilgili olarak da pek çok tartışmaya giriyor, kafa yoruyorum. Ancak çok zorlu ve belki biraz eksik buluyorum. Bir kere, bu mücadeleyi eleştiren ya da sorgulayanların söylediği en temel şey benim de aklımı kurcalıyor. Hayvanlar kendini haklar bağlamında savunmuyor, dolayısıyla da onlar adına bu mücadeleyi yürütürken insanın eli de güçsüzleşiyor.

aysegul-kocabicak-ben-soylemem-sen-anla

AYŞEGÜL KOCABIÇAK               

(Öykü yazıyor. 40 yaşında, memur. Evli ve iki çocuk annesi Ankara’da yaşıyor. Dilsiz Annelerin Sessiz Çocukları, Ben Söylemem Sen Anla, yayınlanmış kitapları)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Çocukken bahçede beslediğimiz bir köpeğimiz vardı. Hayvanları seviyorum, evimde besleme imkanım olsa yine isterim.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan hakları değil, canlı hakları olması gerektiğini düşünüyorum. İnsana tanınan yaşam hakkı tüm canlılara tanınmalı.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • İnsan bencilliği olarak değerlendiriyorum. İşimize gelene işimize geldiği gibi davranmak bizim en kötü huylarımızdan ve hayvanlar da bundan nasibini fazlasıyla alıyor.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Dünya görüşüm tüm canlıların eşit hak ve özgürlüklere sahip olmasıdır. Benim düşüncem hayvan haklarına yer veriyor ama teoride. Pratikte ne düşünceme ne de onun getirdiklerine bu dünyada imkan yok.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Köpeğimizi çok severdim, onu anımsadıkça duygulanırım. Sonra hep küçük hayvanlarımız oldu. Kuş, balık, tavşan ve hep öldüler, anı deyince o ayrılık anları geliyor aklıma.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Vicdani bir seçim olduğunu düşünüyorum. Hayvan hakları bir ideoloji bir seçim değil, normal yaşam standartı içinde olması gereken haklar olduğunu düşüyorum.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Düşündüm ama başarılı olamadım. Rahatsız olduğum zamanlar oluyor ama geçmişten gelen alışkanlıklar ve çocuklar ve türlü bahaneler aslında.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • İlgimi çekiyor ama detaylı olarak izlediğimi söylersem yalan olur. İnsanların sahip olduğu tüm haklara hayvanların da sahip olması gerektiğine inanıyorum. Kimse bir diğer canlının ölümüne karar vermemeli.

Unknown

KEREM ÜNÜVAR                         

(İletişim Yayınları’nda editör. 40’lı yaşlarında)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • 21 yıldır kedilerle yaşıyorum. Genellikle hayvanlarla aramın iyi olduğunu düşünüyorum, insanlardan daha kolay ilişki kurabiliyorum, anladığımı zannediyorum. Ortaokuldan sonra kuzenimin köpeğine bakarak hayvanlarla daha dostça bir ilişki kurmaya başladım. Ondan evvel çekinip, korktuğum bir dönem var. Evde toplam 4 kediyle bir hayat yaşıyorum.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • İnsanlar kendi suretlerinde bir yaşam kurdukları için ve buna karşı hayvan haklarının olması gerektiğini düşünüyorum. Bu hakların -kendi doğal çevrelerinden başlayarak, insanlarla beraber yaşamak zorunda oldukları her türlü meskun mahali kapsayacak şekilde- yaşam hakkını öncelikle kapsaması gerektiğini, deneylerden avlanmaya, sokaklarda bakımdan hayvan sahibi olmaya kadar düzenlenmesi ve müeyyideye bağlanması gerektiğini düşünüyorum. Ancak bu düzenlemelerin hayvanların bizim hayatımız içinde bir yeri olduğu mantığına göre bizim onların yaşam alanlarındaki haklarımızın nasıl düzenlenmesi gerektiğini esas alan bir mantıkla yapılmasını gerektiği kanaatindeyim.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Tutarsızlık ve çıkarcılık olarak…

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Savunduğum düşüncenin bu konuda en eleştirel aktörleri/fikirleri bağrından çıkaran ama o eleştirilere karşı kendi pozisyonunda değişikliğe gitmek konusunda en az diğerleri kadar çekingen bir düşünce olduğunu sanıyorum. Burada da asıl nedenin insanın primitif çıkarlarına yapılan vurgu, kimi zaman popülizm ve insanın esas alındığı perspektif olduğunu, bu bakışın düşüncenin kendi sınırlarını aşmasında asıl problemi yarattığını düşünüyorum.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Vejetaryen/vegan değilim.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Karar verilmesi ve gerçekleştirilmesinin cesurca bir tercih olduğunu düşünüyorum. Gündelik baskının en yakınlarınca dahi istisnasız uygulandığı bir dünyada -basit beslenmeden, tercihinin sürekli sorgulanmasına kadar geniş bir alanı düşünelim- başta kendi beslenme alışkanlıkları ve şartlanmalarını adım adım aşarak, alışarak yaşanan bir süreç olduğu için cesurca olduğunu düşünüyorum. Seçimin ilk başta vicdani-etik nedenlerle gelişmeye başladığını kabul etsek bile aynı zamanda ideolojik/politik bir tercihe de dönüşmesi gerektiğini, üstelik o alanda da yeni ve yenilenen sorunlar karşısında sürekli yeniden inşa edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Zira beslenme biçimlerinin de oluşturulan/kurumsallaştırılan ideolojik/politik bir yönü olduğunu hesaba katarsak vejetaryenlik/veganlığın ister istemez kendi politik/ideolojik inşasını kurmak zorunda olduğunu da kabul etmemiz gerekir.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Düşündüm ancak denemedim. Buradaki “deneme” kısmının bir riya taşıdığını düşünüyorum ve çok adil olmayan bir şekilde –başta kendim için de- yukarıda saydığım nedenlerle karar alıp uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Az vejetaryen/vegan olunamayacağını, deneyip bırakmanın ideolojik/politik olarak yanlış olduğunu düşünüyorum. Beslenme biçimi, tad koşullandırması ya da lezzet ideolojisi nedeniyle et yemekten rahatsız olmuyorum. Ancak bu konuda ideolojik/politik izahlarımın gereklerini yerine getiremediğim için rahatsız oluyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan hakları mücadelesini gerektiği kadar izleyebildiğimi düşünmüyorum. Özellikle büyük aktivistliklerden ziyade daha küçük sorumluluklarımı yerine getirmeyi tercih ediyorum. Kendi yanlışlarını düzeltmemiş bir anket katılımcısı olarak yanlış ve eksikleri saymayı –şu aşamada- doğru bulmuyorum. Sadece şunu vurgulamak isterim: Hayvanları aciz ve acınmaları gereken birer canlı gibi gösteren bir mücadele zemini yerine, onların dünyalarının içinde yaşadığımız ve buna göre sınırlarımızı belirlememiz gerektiğini öne alan bir hayvan hakları perspektifinin daha uygulanabilir ve manidar olduğunu düşünüyorum.

adnan-genc-kopya

ADNAN GENÇ               

(40 yıldır medya sektöründe… Çevre, Beyoğlu; Azınlıklar; Karadeniz, Hemşinliler ve enerji politikalarıyla ilgili yazıyor)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Çocukluk günlerindeki (sonradan Gülhane’ye teslim edilen) tavşan dışında, evimizde hiç hayvan olmadı. Gerçi tek kaldığım zamanlarda kenesetli serçe ve akvaryum balığı vardı…

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan hakları konusu mutlaka yasal güvenceye ve yaptırımlara kavuşmalı. Aileyle birlikte okullarda haklar meselesiyle birlikte mutlaka ele alınmalı…

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Yararlanmamak tamamen politik bir karar. İlkesel olarak uzun yıllardır et yemiyorum, ama hayvan ürünlerinden faydalanıyorum…

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Yeşil sol politikaları izleyen biriyim ve yeterince ilgili olunduğunu düşünüyorum ama her kesim için hayvan hakları meselesi ne yazık ki, çok yeni bir konudur…

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Köpeklerin kovalaması dışında özgün bir anım yok ama İstanbul’a Hemşin dağlarından gelen bir genç kızın; tedavinin sürdürülebilir olması için iki haftada bir hekime gözükmesi zorunluluğu nedeniyle buralarda kalınca, ‘Her taraf beton, hiç ağacınız yok. Ben buzağımı özledim, köye gideceğim’ demesi çok çarpıcı gelmişti…

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Vejetaryen sayılmamama karşın uzun yıllardır et yemiyorum ama doğu ülkelerine gittiğimde; (Gürcistan, Ermenistan) tavuk suyuna çorba içtiğim ve balık yediğim oldu… Zehirle yetiştirilmedikleri için tercih etmiştim; hak hukuk gözetmeyerek üstelik… Ne yazık ki… Binlerce yılın alışkanlığı…

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Kendimi vejetaryen sayamasam da uzak da değilim… Hayvan hakları politik ve vicdani bir seçimdir, bunu kabul ediyorum…

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Rahatsız olmuyorum henüz… Ama tercihen yemiyorum…

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan Hakları konulu özel toplantılar düzenlenmesine katkım oldu. Dışımdaki ilgili gelişmeleri de olabildiğince izlemeye çalışıyorum. Not olarak bir önemli noktaya dikkat çekmek istiyorum. Vegan arkadaşlarımın deri pabuç bile giymemelerini anlıyorum ama hem vejetaryen olmayanları hem de vegan tercihleri  olmayanları neredeyse aşağılamalarını ve örneğin ‘katilsiniz’ diye nitelemelerini saçma ve yersiz buluyorum. Öğrenmek ve katılmak isteyenleri öteleyen ve fazlasıyla benmerkezci bir tutum bu.

nuray-tekin-kedi-kopya

NURAY TEKİN

(1960, Hadim (Konya) doğumlu. 1981 yılına kadar Ankara’da yaşadı. ODTÜ Fizik Bölümü’nde 2 yıl okuduktan sonra. İÜ Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne geçti. Düzeltmenlik, redaktörlük,  editörlük gibi işlerde çalıştı. ODTÜ’de okutmanlık yaptı. Öykü yazıyor. Öykü, deneme ve şiir türünde yayımlanmış 5 kitabı bulunmaktadır.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla aram iyi; onlarla aram çocukluğumdan beri her zaman iyiydi. Çocukluk anılarımdan gözümün önüne gelen ilk anı, o yılların bahçeli apartmanlarından birinin arka bahçesindeki köpek yavrularını beslemeye ve onlar için bir ev yapmaya çalışmamız. İkinci hatırladığım şey ise bu ülkede yaşayan birçok insanın tanık olduğu bir vahşet görüntüsü; aynı bahçede kesilen koyunların hala gözlerimin önüne gelen görüntüleri… Sonrasında, yaşadığımız zemin kat dairenin penceresinden kedilere peynir verişim, okuldan eve dönerken beni karşılayan kediler. Sonra yine bir vahşet görüntüsü; birtakım adamların tüfekle sokaklardaki köpekleri vurarak öldürmesi ve onların sesleri… Çocukluğumda evde hayvan yoktu, bu anlamda ailede hayvanlara en yakın kişi bendim diyebilirim. Yetişkin yaşamımın uzun bir bölümünde evde hep kedi oldu. 9 yıl kadar da hem kediler, hem de bir köpek oldu.  Şu anda da 3 kedim var. 5 tane idi, ikisi bu yıl içinde arka arkaya öldü, 3 tane kaldı. Bir de site bahçesindeki arkadaşlarım var.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan hakları konusunda, dünya genelinde, olunması gereken yerde değiliz ne yazık ki. Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi 1978’de ilan edilmiş. Ne kadar geç ve buradaki maddeler gerçekte uygulanmıyor. Örneğin “Bir hayvan türü olan insan, öbür hayvanları yok edemez. Bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez” deniyor ya da hiçbir hayvana acımasız ve zalimce eylem yapılamayacağı, eğitim amaçlı bile olsa özgürlükten yoksun edilemeyeceği, fiziksel ya da psikolojik acı veren deneyler yapılamayacağı, eğlence amaçlı kullanılamayacağı vb. Her ülkenin bu tür uluslararası sözleşmeleri kabul edip yasal düzenlemeleri yapması gerektiği için, dünya genelinde çok farklı durum ve uygulamalar var. Türkiye’de de böyle. Bizdeki yasal girişimler ise 2000’li yıllar gibi geç bir tarihte. Ancak, tüm dünyada birçok ayrık mücadele sonucu bu konudaki farkındalığın artmasıyla birçok sorun azımsanmayacak sayıda kişi tarafından artık görünür hale geldi. Hayvanların hakları neler olmalı? Aslında bildirgedeki o madde bile tek başına tüm sorunları kapsıyor bana göre, “Bir hayvan türü olan insan, diğer hayvanları yok edemez”. Bu, ayrıntılandırılarak, birçok yasaya, yönetmeliğe, genelgeye bölünerek bir anlamda iyice içinden çıkılmaz hale getirilmiş olan bir sürü sorunu, bu arada, şiddetin ve mülkiyet duygusunun belki de en kökende olanını, ancak “insan merkezli” idelolojinin dışına çıkarak görebileceğimiz o karanlık yüzümüzü de içeriyor: Hayvan yemek.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Öncelikle, “hayvansever” tanımından hoşlanmadığımı söylemeliyim. Hayvanları seviyorum ve sevelim tabii, bu anlamda bir gerçekliğe işaret ediyor ama bu tanım, hayvan hakları sorununun biraz üstünü örtüyor gibi geliyor bana. İnsan hakları savunucularına da insansever diyelim o zaman. Ben kendimi, bir kölelik karşıtı gibi görüyorum daha çok. Evet, bazı hayvanların sevilip kollanıp diğerlerinin yemek olarak tüketilmesi, büyük bir çelişki bence. Bu, insanı dünyanın efendisi, diğer canlıları da ona verilmiş nimetler olarak gören, kültüründe eti yenmeyen hayvanları ise korunması gereken, hakları olan, dost, arkadaş hayvanlar olarak gören bir anlayıştan olduğu kadar, insanın et yemeden yaşayamayacağı gibi yanlış bir düşünceden de kaynaklanabiliyor. Yalnız burda yine ideolojik yanılsama mekanizmaları devrede. Yedikleri şeyi, herhangi bir canlının öldürüldükten sonra parçalanan eti olarak değil, yemezlerse ölecekleri bir gıda olarak görmelerini sağlayan mekanizma. Burada, birçok kişinin et sanayiinin içerdiği vahşetten haberi bile olmadığını da eklemek gerek.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Geniş anlamda sol, dar anlamda da giderek anarşizmin yeşil anarşizm, ilkelci anarşizm yönüne kaydığımı söyleyebilirim. Sol, hayvan hakları konusunda ne yazık ki çok geç bir şeyler söylemeye başladı, o da farklı kesimlerden hayvan hakları konusunda ses çıkmaya başladıktan sonra(!) Bu nedenle, geleneksel solun ve örgütlerinin, bu konudaki içtenliğine pek inanamıyorum doğrusu. Yine dar anlamda politik hesaplar, bu alandaki potansiyeli kullanma vb pragmatik yaklaşımlar olarak görüyorum. Nedenlerini derinlemesine bilemeyeceğim, onlara sormak lazım. Ama sol zaten azınlıklar, kadın, çevre, LGBT hareketlerinde de benzer bir tutum içindeydi. Bu alandaki sorunları devrimle nasıl olsa halledilecek olan sorunlar olarak gördü, basitçe tanımlarsak. Devrim bir sihirli değnekti ve tüm sorunlar bir anda çözülecekti. Zaten, sol örgütlerin iktidarı yeniden üreten hiyerarşik yapısı da bu tür sorunlara doğru bakış açısıyla bakabilmek ve çözüm üretmek için bir engel bence. Bazı tekil girişimleri dışarda tutarsak, sol genel olarak sistem içi politikalar üretti, egemen paradigmanın dışına çıkamadı, kendi zeminini oluşturamadı, bu anlamda da sistem içi bir düzlemde yalnızca strateji ve taktik üretmekten öteye gidemedi. Anarşizmin görece yakın tarihlerde ortaya çıkan yeşil anarşizm, ilkelci anarşizm gibi ayrımlaşmalarının, bu sorunu tutarlı bir biçimde ve olması gerektiği gibi, yani topyekun bir sistem eleştirisi ve yeni bir değerler sistemi olarak kuramlarına dahil edebildiğini düşünüyorum. Ancak, burada da işin politika üretme yönünün gelişmesi gerekiyor galiba ama klasik anlamda bir politika değil tabii ki. Tür olarak insana ve bu gezegendeki varlığı boyunca yapıp ettiklerine “kendi insanlığımızdan çıkarak” bakmadan bu sorunun her yönüyle anlaşılabileceğini ve kökten bir biçimde çözülebileceğini sanmıyorum.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Çok. Bunların bazısı güzel, hoş, komik anılar ama ne yazık ki belleğime kazınanlar hep kötü, vahşet içeren anılar. Bir akşam otobüs beklerken, bir belediye aracı durdu önümüzde. İçinden birtakım adamlar indi. Ellerinde, köpek yakalamak için kullandıklakı o demir, ucu kancalı sopalar vardı. O sırada, aracın arkasına baktım. İçinde köpekler vardı. Yaklaştım. Bir köpek hareketsiz yatıyordu ve üzerinde canlı yavrular vardı. Annenin memelerinin üzerindeydiler. Yavrulardan biri titreyerek bana bakıyordu. O bakışları ve gözleri hayatımın sonuna kadar unutamayacağım.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Vejetaryenim. 3.5 yıl önce et yememeye başladım. Çocukluğumdan beri zaten hiçbir zaman et sevmedim ve zorla yedim. Et yemeyince hasta olacağımız gibi bir bilgiyle doldurulduğumuz için yetişkin hayatımda da çok az yiyordum. Zaten rahatsız oluyordum. Sanırım karar öncesinde, bilincinde olmasak da hazırlayıcı birçok unsur var. Zihnimdeki tek düşünce hep “Ne hakkım var” idi. Sonunda tamamen bıraktım. O günden beri kararımı hiç değiştirmedim.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Hem vicdani, hem de etik bir seçim. Hayvan hakları, tabii ki bir ideoloji ve politika sorunu. İdeoloji sorunu, çünkü insan için en son halkada, “insan  ideolojisi” diye bir şey olduğuna inanıyorum. Bu da tabii, dünyaya bakarken insanı merkeze koyan bir ideoloji. Oysa insanı, ait olduğu bütünün (buna farklı düzeylerde Evren, Dünya, Doğa, Yaşam, Canlı Varlıklar vb desek) bir parçası, diğer parçalar olmadan var olmayı sürdüremeyecek bir parça olarak gören bir ideoloji ya da bakış, daha doğru, daha adil ve insan bu gezegende varlığını sürdürmek istiyorsa zorunlu. Hayvan hakları, aynı zamanda politika sorunu, çünkü bu alanda bir değişim gerekiyor, bunun için de bir politikası olmak zorunda ama bildik politik araçlar, örgütlenmeler, eylemler ne kadar işe yarar bilemiyorum; daha çok kendi dinamizmi içinden çıkan araçlarla yürütülecek politikalar daha yararlı olur kanısındayım.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Evet, ilgimi çekiyor tabii ve izlemeye çalışıyorum. Son 10 yıla bile baktığımda, aslında bu alanda epey bir ilerleme olduğunu düşünüyorum. Farkındalık yaratma ve bilinç değişimi anlamında azımsanmayacak bir gelişme var. Çok sayıda sivil toplum kuruluşu, girişim var; biraz parçalı bir mücadele var gibi. Ağırlıklı olarak, sokak hayvanlarıyla ilgili sorunlar üzerinde yoğunlaşılmış. Tabii buna hak vermemek elde değil, çünkü Türkiye sokak hayvanları açısından pek iyi bir noktada değil. Aslında çözümü basit sorunlar bile göstermelik, sözde çözümlerle çözülmeye çalışılıyor; aslında bence çözülmek istenmiyor; devletin yaklaşımından söz ediyorum. İzleyebildiğim kadarıyla bu alanda bence en büyük eksiklik, bütüncül bir bakış açısının ve kapsayıcı bir çatının olmaması.

ebdu-aydin

EBRU AYDIN          

(35 yaşında. 5 yaşındaki oğlu ve 8 yaşındaki kedisiyle İstanbul’da yaşıyor. Bir yayınevinde düzeltmen.)

 

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • İyi. 13 yaşımda vejetaryen oldum. 1.5 yıldır da veganım. Dedemin Kurban Bayramı için bahçesinde beslediğini inekleri unutamıyorum. Genel olarak çocukken hayvanlara karşı hep çok vicdanlıydım. Bir kedim var.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Tabii ki gerekli olduğunu düşünüyorum. Hayvanların toplum tarafından mal olarak görülmesinin kırılması gerekiyor. Hayvan endüstrisinin bitirilmesi gerekiyor bununla ilgili yasal düzenlemeler yapılmalı. Ayrıca hayvanlara sağlık sigortası yapılması gerektiğini düşünüyorum.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Tüm hayvanları zaten eşit olarak gördüğüm ve bu yüzden de vegan olduğum için hayvansal gıda ve ürün tüketmeyi son derece anlamsız ve vahşet olarak değerlendiriyorum.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Desteklediğim partinin (HDP) son seçim çalışmalarında hayvan haklarını önemsediğini ve bununla ilgili çalışmalar yaptığına tanık oldum; ama tabii ki yeterli değil. Türkiye gündemi ve toplumu hayvan haklarını anlamaya ne kadar hazır emin değilim.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • 2 yıl önce yolda bir köpeğe araba çarptı, başında belediyenin gelmesini bekledim. Daha sonra tedavi için Beykoz Barınağı’na götürüldü. Her gün aradım, ameliyat edildi bir bacağını kesmek zorunda kaldılar. İyileştikten sonra tekrar barınağa götürüldü. Orada da sürekli aradım yuva bulmaya çalıştım. En sonunda engelli köpeklere bakan bir kadın mama masraflarını karşılamam koşuşuyla köpeği sahiplendi. Barınaktan köpeği almaya gittiğimizde eğer o kadar ilgili davranmasaydım 3 bacaklı bir köpeği sokağa tekrar bırakamayacakları için uyutacaklarını söylediler. İsmi Badem oldu artık çok mutlu ama barınakta yaşadıkları onu çok etkiledi hâlâ çok korkak ama sıcak bir evi var ve arkadaşlarını, ona bakan kadını çok seviyor.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • 13 yaşımda bir Kurban Bayramları sonucunda vejetaryen oldum. Yaklaşık 10 yıldır da vegan olmayı istiyordum. 1.5 yıl önce artık yediğim süt ürünlerinden çok rahatsız olmaya başladım, vicdanım çok rahatsızdı. Bir sabah uyandığımda, bugün vegan olacağım dedim ve oldum. Hiç pişman olmadım, hatta keşke daha erken vegan olsaydım diyorum.

 Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Veganlık aynı zamanda bir yaşam bir biçimi. Sisteme karşı duruş. İşleyen çarkın yanlışlarından birine karşı duruş.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Evet takip ediyorum ama örgütlü bir mücadelenin içinde değilim. Bu yüzden dışarıdan yorum yapmayı doğru bulmuyorum. Bu konuda yapılan her adımı çok kıymetli buluyorum.

lutfiye-bozdag

LÜTFİYE BOZDAĞ

(Plastik sanatlar-siyaset-felsefe üçgeninde kendini arıyor. Akademide sanat, kuram, eleştiri üzerine ders vererek hayatını sürdürüyor.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlara hep sempati duydum. Çocukluğumda köpeğimiz ve tavuklarımız vardı. Ama evde hiç hayvan beslemedim.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan haklarının gerekli olduğunu düşünüyorum. Çünkü kötü sömürgen insan karşısında savunmasızlar elbette bu nedenle korumak durumundayız. Hayvanların hakları ne olmalı? Doğal ortamlarında kendi oldukları konumda yaşamalarına izin vermek ve bunu sağlamak olmalı, bunu başaramıyorsanız bu koruma kanunla sağlanmalıdır.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Ben vegan ya da vejeteryan değilim ama hayvanların her türlü sömürüsüne karşıyım. Etinden de sütünden de yararlanma. Onlar senin için değil, ey insanoğlu.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Anarşistim bu konuya çok hassas olunmadığını düşünüyorum.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Yazın iki ay süresince karpuz kabuğuyla beslediğim kuzunun kurban bayramında kesilmesi. O günden beri kırmızı et yiyemiyorum.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Değilim ama her an olabilirim.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Son derece etik bir seçim olduğunu düşünüyorum.  Politik ama sadece hayvanlar değil, doğanın da ezilen insanların da bu politikada yer alması gerektiğini düşünüyorum. Bu da ancak radikal bir düzen değişikliğiyle olabilir.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Beyaz et yiyorum ve et yemekten çok rahatsız oluyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • İzliyorum ama dünyayı sadece hayvan hakları mücadelesiyle değiştiremeyiz. Reel siyasetle ve politika ile değiştirebiliriz. Hayvan hakları savunucularını Greenpeace  örgütüne benzetiyorum. Reel politikadan uzak çevre sorunlarını çözmeye çalışıyorlar. Bu da havada kalıyor. Reel siyaset dünyayı değiştirebilir böyle lokal, minik, iyi niyetli ama etkisiz çabalar değil. O yüzden hayvan hakları savunucularının başarılı olacağına inanmıyorum.

gul-yasarturk-2

İSİMSİZ                      

(Akademisyen 40 yaşında, kadın.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla aram çok iyi, evimde yok çünkü astım riski içeren kronik alerji rahatsızlığım var. çocukluğuma dair birkaç anım var, annemin kedi sever oluşu, giriş katımızdaki balkonumuza yuva yapan kedimiz vardı, annem Yeşim adını verdiği kedimizin dişine sıkışan kemik parçasını kendi eliyle çıkarmıştı. Bunun dışında sürekli muhabbet kuşu baktık öldüklerinde aileden biri ölmüş gibi üzüldük, kutuya koyup kah arka bahçeye kah balkondaki saksıya gömdük.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Elbette gerekli olduğunu düşünüyorum. Sokak hayvanlarına karşı uygulanan şiddetin yaptırımları olmalı, belediyelere ait hayvan barınaklarında yaşam şartları düzeltilmeli. Belediyelerin sokak hayvanlarını kısırlaştırma ve aşılama faaliyetleri zorunlu olmalı.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Konformizm kısaca. Ama şunu da eklemek lazım vejetaryen ya da vegan beslenme bizim ülkemizde kültürel anlamda yaygın değil bu konu kültür ve eğitimle çok alakalı. Biz yağlı salçalı ağır yemekler yemeyi seven bir milletiz. Ağır yemeğin üstüne illa ağır tatlılar yemeden doyduğunu da hissetmeyen bir milletiz. Bu bir yaşam kültürü zihniyet yapısı yani. Aile içi şiddetin kamusal alanda şiddetin de çok yaygın olduğu bir ülkeyiz birbirine saygısı olmayan, çocuğuna bağıran şiddet uygulayan insanlardan ya da elindeki sigara kutusunu, plastik poşeti çöpe değil yere atan insanlardan diyeyim, vejetaryen olmalarını beklemek büyük bir saçmalık gibi geliyor bana. Kaç kişi geri dönüşüme dikkat ediyor ? kaç kişi yere çöp atmıyor ? ikinci olarak tüm bunları geçtik diyelim bir vegan ya da  vejetaryen için beslenme pratik anlamda çok zor özel bir çaba harcamak gerekiyor ürünlere ulaşmak için..  kendi adıma vejetaryenim ama sürekli kan değerlerimde sorun yaşıyorum.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Liberal demokrat olduğumu söyleyebilirim.. hayvan haklarına yer verme işi düşüncelerden ziyade siyasi partilerin, akademisyenlerin yazarların dillendirmesi gereken bir mevzu. Şimdi solcuyum desem hangi soldan söz edeceğiz ?? solun binbir çeşidi ve aktörü var

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Vejetaryenim. Çok yavaş oldu aslında ailemle yaşarken zaten evde çok et yenmezdi yalnız yaşamaya başladığım zaman da ben eve et almadım hiç dışarıda denk geldiğinde yiyordum sonra onu da yapmamaya başladım. Az evvel de belirttiğim gibi ailemde olan bir demir eksikliği sorunum var 6-7 ayda bir demir eksikliği nedeniyle hap kullanıyorum. Bu nedenle vegan değilim dikkat etmeye çalışıyorum. Et tüketmeyi sağlığım ciddi bir kriz yaşamadığı sürece, savunma mekanizmam çökmediği sürece düşünmüyorum. Çünkü bir doktora gittiğinizde balık ye diyor en ufak bir sağlık sorununda.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Bu otoriter biçimde dayatmak hoşuma gitmiyor ama evet bu etik sorunu. İnsanların hayvanlar üzerindeki tahakkümü çok ciddi bir sorun hayvanlar ve insanlar arasında bir hiyerarşi var hayvanlara yapılan her şey mübah .. George Orwell, Hayvan Çiftliği romanında anlatır bunu.. et yemek ve şiddet arasında ciddi bir ilişki var Etin Cinsel Politikası’nda anlatıldığı üzere.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Bu konuya dair gördüğüm tek sorun Vejetaryen ve veganların tarzı. İnsanlara bunu anlatma biçimimiz bence sorunlu. Kendi adıma karşımdaki et yerken bir şey demiyorum ona et yememesi gerektiğini anlatmıyorum bu doğru şu yanlış demiyorum. Çünkü onlar da bitkilerin de sinirleri var gibi saçma sapan argümanlarla karşımıza çıkabiliyorlar. Başka yollar bulmak gerekiyor anlatmak için hayvanları insanlarla eşit canlılar kabul eden yasalar için mücadele etmek bunun ilk adımı..

cansu-ozge

CANSU ÖZGE ÖZMEN

(34 yaşında. İstanbul doğumlu. Namık Kemal Üniversitesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde öğretim üyesi. 19. yüzyıl Amerikan seyahatnameleri ve anti-natalizm üzerine çalışıyor.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Babamın 1989 yılında Hindistan’da hastayken görüp Türkiye’ye getirdiği köpekle büyüdüm. 12 sene boyunca gıcık, küçük erkek kardeşim olarak bizimleydi. 12 yaşında kalp yetmezliğinden öldü. O zaman hiçbirimiz neden babamın sevimli küçük ırk bu köpeği Hindistan’dan getirdiğini ve Türkiye sokaklarında yaşayan köpeklerden birini tedavi ettirip eve almadığımızı sorgulamadık. Sonrasında da küçücük kafeslere neden Hint bülbüllerini hapsettiğimizi sorgulamadık. Sorgulamayarak yıllar geçti. Ailemize dair hatırlayabildiğim farklılık, sanırım Prens’in hayatı boyunca eve tuvaletini yapmasına yani ona bir türlü tuvalet eğitimi veremememize ve beni sık sık ısırmasına rağmen, yani yine bizim onu bu konuda da eğitemememize rağmen, onu vermek, sahiplendirmek gibi bir seçeneğin kimsenin aklına bile gelmemiş olmasıydı. Zaten olması gereken bu, fakat 20 sene sonra bu hala norm haline gelebilmiş değil nedense, yani hayvanın ailenin herhangi bir ferdi olması durumu. Hayvanları ailecek severdik diyeceğim ama sokakta gördüğümüz kedi ve köpekleri besler ve geçerdik demek daha doğru olur. Hayvanat bahçesinde, babaannemin alnıma sürdüğü kurban kanıyla çekilmiş birçok çocukluk fotoğrafım var. Mahallemizde ayı oynatıldığında da tepki gösterdiğimizi hatırlamıyorum. Çöp kamyonunda preslenen köpekleri izlerken ağladığımızı hatırlıyorum fakat bir dilekçe dahi yazdığımızı hatırlamıyorum. Belli ki hayvanlar duyarlılık radarımıza pek girmemiş. Fakat yine de bu bir yolculuksa, birey olarak bir hayvanla bu yolculuğa başlamanın önemli olduğunu düşünüyorum. Yüzü, karakteri, ismi olan, birlikte yıllarca anı biriktirdiğiniz bir köpekten sonra türdaşlarına eski gözlerle bakmak ya da onların yüzünde yakaladığınız Prens ifadelerini görmezden gelmek kolay olmuyor. Prens de bizim için bir başlangıçtı. Şu anda altı kedi ve bir köpekle yaşıyorum. Hiçbiri satın alınmış hayvanlar değil. Kediler, bu eve yaşam-ölüm çizgisindeyken giren ve metanetleriyle hayata tutunan, ikisi de hala düzenli ilaç kullanarak yaşayan hayvanlar. Bahçeye giriş çıkışları her an olan fakat evde yaşamayı tercih eden kediler. Köpek de sokağımızda yaşayan fakat zaman içinde şikayetler ve çeşitli tehditlerle baş edemeyip eve aldığım ezik agresif kızım Tarçın. Maalesef korkaklığını, bazı insanlarda da olduğu gibi agresyonla ifade eden, özellikle çocuklara saldıran bir köpekti. Şu anda çok daha sakin. Çünkü dünyayı ve insanları eskisi kadar korkunç algılamıyor. Tabii şehir içinde hız limitini aşarak araba kullanan güruhtan çok daha az tehlikeli fakat insanlarda korkuda da seçicilik hakim olduğu için Tarçın kısa sürede avcıların tehditlerine maruz kaldı. Ben de tüfekli amcalardan korktum ve Tarçın bizimle yaşamaya başladı. Teşekkürler tüfekli amcalar.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan hakları, hayvanların topyekün özgürlüğü olmalıdır. Gıda olarak, evcil hayvan satışı için, deney hayvanı olarak hiçbiri üretilmemeli, köleleştirilmemeli ve hiçbir hayvan hukuken mal statüsünde olmamalıdır. İnsan gibi, hissedebilir canlılar olarak bizimle aynı haklara sahip olmalılar. Evcilleştirilmemiş hayvanların hiçbir nedenle (akvaryum, sirk, hayvanat bahçesi) özgürlükleri kısıtlanmamalı, evcil hayvanların, yani bize bağımlı hale getirilmiş hayvanların da kademeli olarak soyu tükenmelidir. Soy tükenmesi hep olumsuz bir yananlamı çağrıştırıyor fakat değil. Evcil hayvanların kısırlaştırılarak soylarının tükenmesini pozitif ayırımcılık gibi, geçmişte yapılan bir hatanın telafisi olarak görüyorum. Burada kedi ve köpeklere hata demiyorum. İnsana bağımlı bir canlının yapay seleksiyonla evrimine hata diyorum. Ben de onlarla yaşamayı çok seviyorum fakat alternatif bir çözüm üretemiyorum. Gezegenin de bizim de türümüzün bekası şaibeli, dolayısıyla bize bağımlı olanların da.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • İnsanların genel ikiyüzlü ve kendi içinde çelişkili halinin aynalarından sadece biri olduğunu düşünüyorum hayvanlarla ilişkilerinin de. Her eşitsizlik bir noktada çözümleniyor ve görmezden gelemeyeceğimiz bir noktaya ulaşıyor. Bu ikiyüzlü doğamızı değiştirmese de, kendi utancımızla yüzleşmede önemli bir adım. Hayvansever olarak tanımlamıyorum kendimi çünkü hayvan özgürlüğünün sevgiden geçtiğini düşünmüyorum ve açıkçası hiçbir eşitsizliğin ortadan kalkması için yeterince sevgi sahibi bir tür olduğumuzu da düşünmüyorum. Kendi adıma aynı insanlarda olduğu gibi, bazı hayvanlarla tanıştığımda onları çok seviyorum, bazılarına karşı da yoğun bir duygu beslemiyorum, hatta “ya sen nası bi karaktersin” arkadaşım diye isyan ettiğim, birlikte yaşadığım bir kedi de mevcut fakat bu yaşam haklarını koruma çabasında bir kriter olmuyor. Bir türü tümden sevmek bana olası gelmiyor. Sevebilen varsa gıpta ederim tabii ki. Sevgi bana koşulsal geliyor ve hayvan özgürlüğü de insan özgürlüğü de koşullara bağlı olmamalı.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Ben bu konularda çok cahilim. Fakat şu ana kadar oy verdiğim hiçbir parti hayvan hakları konusunda beni tatmin etmedi. Etmesi de mümkün değil. HDP’nin seçim bildirgesini hayvan hakları konusunda nispeten CHP’ninkiyle birlikte anlamlı bulmuştum. Fakat idealin gölgesini dahi temsil edemezler. Yani ayrıntılara takılmamaya çalışıyorum da şiddete yaklaşımın köktenci olması gerektiğini düşünen biri için şu an birleştirici bir siyasi hareket yok. Seçim zamanı da şu online testlerden yapmıştım, minarşist, liberteryan, sol çıkmıştı. Cehaletimdem dolayı tıkandığım bu soruyu geçiyorum.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Çok var sanırım. Fakat belki en çok iz bırakan bir buzağıyla ilk kez tanışma anım olabilir. Teoride buzağıların da her birinin farklı bir karakteri olduğunu, duygu dünyalarının zenginliğini zaten biliyordum. Fakat iki günlük bir buzağının bana, onu nasıl ve neresinden seveceğimi öğretmesi, (hani kediler bıyıklardan, çene altından, kuyruk sokumundan vb gibi) anneden hemen ayrıldığı için ellerimi emmesi, o travma anında bile benimle saf sevgi ve güvene dayalı bir lişki kurabilmesi, o hafta her gün gittiğimde beni tanıması, görünce hoplamaya çalışıp, sırtını, kafasını buzağı kabinine çarpması, bunları hiç unutamıyorum. Haksız yere asılacak (yani haklı yere asılmak da olmaz da, suçsuzmuş tümden anlamında) olan birini son kez ziyaret etmek gibi, ondaki metanete hayran olmak gibi bir an. Hem mutluluktan ağlıyorsunuz, hem hüzünden, hem saygıdan. Onu kurtaramayacaksınız. Ezilen kediyi kucaklayıp kliniğe gitmeye benzemiyor. Ne büyük ayrıcalıkmış meğerse o kediyi kliniğe götürebilmek. İki günlük bir canlıda nezaket olur mu? Sabırla size ona nasıl davranacağınızı öğretir mi? İşte oluyormuş, öğretiyormuş. Bunları hep yazmak, anlatmak istiyorum ama ağlıyorum tam yazamıyorum.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Veganım. Biz etçil büyüdük. Etçil büyüdük derken gerçekten et ağırlıklı beslenerek büyüdüm. Çok da severek, iştahla yedim. İlk kez bağlantıyı nasıl kurduğumu ben de çok düşündüm fakat hatırlamıyorum. Kurduktan sonra hemen bırakamadım. Düşüncelerimle hislerimi aynı seviyeye getirmem de zaman aldı. Yaptığımın yanlış olduğunu, ikiyüzlü olduğumu biliyordum fakat bunu hissedemiyordum. Burada bir düşünce-duygu uyumsuzluğu var. Çoğu insan da bu durumdan muzdarip. Suç ortağınız kitleler olunca, suç işlemek ve bunu meşrulaştırmak kolay oluyor, kitleler zaten sizin için meşrulaştırıyor. İnsanda doğruyu yapmanın içgüdüsel olarak kolay olacağına dair bir yanılgı var. Ama doğru aslında emek istiyor. Bol bol okudum, belgesel izledim ve son olarak da ölümüne ortak olduğum hayvanlarla vakit geçirdim. Kararımı hiç değiştirmedim ve kararımdan hiç şüphe etmedim, bir gün vazgeçersem bu bir nevi doğduğum karakterimden değil ama inşa ettiğim kimliğimden vazgeçmek olur ve geriye benden ne kalır bilmiyorum. İnsanlar diyor ki, lan birkaç sene önce götürüyordun köfteleri. Evet götürüyordum ama bu karara ulaşacak birtakım duyarlılıklarım mutlaka vardı, bazı ikiyüzlülüklerimle yüzleşmiş bazılarıyla yüzleşmemiştim. Hayatın geri kalanı da henüz yüzleşmediklerimizle tanışmakla geçer diye tahmin ediyorum. Bırakınca ne oldu, alışkanlıklarımı özlemedim mi, özledim. Ama emek harcamaya devam ettim, okudum, düşündüm. Şimdi kokusuna bile tahammül edemiyorum. Bu hem isteyerek oldu hem de yatağı yapınca su akıyor bir şekilde.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Sadece Türkiye için yazayım. Çekiyor mutlaka, en azından ülkemizde etkin bir parçası da olmak isterdim. Sosyal etkisi fazla olmasa da BİR.ONE. diye insanlara bizim kurduğumuz bağlantıları kurdurmaya çalışan ve kedi köpek tedavi-aile aramayla ilgilenen bir platformumuz var. Türkiye’deki oluşumlardan Burak Özgüner’in de üyesi olduğu Hayvan Hakları İzleme Merkezi ve Komitesi’nin ve İstanbul Barosu Hayvan Hakları Komisyonu’nun yaptıklarını anlamlı ve çözüm odaklı buluyorum. Haykonfed ve Haytap’ın da vejetaryen ve veganlık konusunda artık referanslar yapmaları ve bunları öne çıkarmalarını olumlu gelişmeler olarak görüyorum. Hayvan özgürlüğünü birçok özgürlük hareketinde olduğu gibi monolitik bir yapıya kilitlemenin faydalı olmayacağını düşünüyorum. Dolayısıyla radikal ya da ortayolcu ekollerin işbirliği yapamasalar dahi farklı yöntemleriyle kitlelere ulaşımı hızlandıracağını düşünüyorum. Kişi olarak da Burak Özgüner’in ve senin yazdıklarının daha çok yayılması gerektiğini düşünüyorum.

elif-degirmenci

ELİF

(1993 doğumlu. İstanbul’da yaşıyor, psikolog.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla aram çocukluğumdan beri çok iyidir. Küçüklüğümden beri sokaktaki hayvanları beslerim, elimden geldiğince yuva yaparım, tedavi ederim. Çocukluğumdan beri evimde hayvanlarım vardır. Şu an evimde 3 kedim, 1 köpeğim, 1 muhabbet kuşum var.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • İnsan hakları ne ise hayvan hakları da onlar olmalı. Hayvanların yaşama, barınma, özgürlük gibi tüm hakları gözetilmeli. Hayvanlar sokaklardan, sirklerden, hayvanat bahçelerinden, petshoplardan kurtarılmalı.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Yanlış olduğunu düşünüyorum. Tüm canlıların eşit şekilde korunması gerekir.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Tam olarak savunduğum bir düşünce yok.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Yıllar önce hayvanat bahçesine gitmiştim. O zamanlar hayvanat bahçelerine hapishane gözüyle bakmıyordum. Hayvanlara bakım yapılan “iyi yerler ” olarak anlatılıyordu bize. Hayvanlar güvendelerdi, yedikleri önlerinde yemedikleri arkalarındaydı (!) Genel olarak tüm hayvanların mutsuz olduklarını sezmiştim, sağlıksız görünüyorlardı, hepsi üzgün bakıyordu. Ama cam bölmenin arkasında bir goril vardı ki…  Cama doğru yaklaştım, onu yakından görmek istiyordum. Bir dizini kaldırmış, kolunu da dizine yaslamış, diğer tarafa bakıyordu. Ona yaklaştığımı görünce bana doğru döndü, gözlerimin içine öyle bir bakış attı ki; çektiği acıları ta içimde hissettim… O kadar üzgün, o kadar mutsuzdu ki o cam bölmenin içinde. O kadar çaresiz, tükenmiş bir duruşu vardı ki. O an bizden hiçbir farkı olmadıklarını anladım. Ne zaman o gorili hatırlasam gözlerim doluyor, keşke onu oradan kurtarabilseydim.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Vejetaryen olalı sanırım 2 yıl oldu. Facebook üzerinden vegan birisinin beni eklemesi ve onun veganlıkla ilgili paylaşımları beni etkiledi. Mezbaha videoları ve fotoğrafları gibi… Bir belgeselde yumurtaların annelerinden ayrı özel bir bölmede tutulmalarını anlatmaları da beni çok etkilemişti. Bir de kedi kesilmesi ile diğer hayvanların kesilmesinin farkı olmadığına dair paylaşımlar da son noktayı koydu. Kediler, benim hassas noktam. Vejetaryen olmaktan vazgeçmeye çalıştığım zamanlar oldu, nereden bulaştım bu olaya dediğim zamanlar da çok oldu. Bunun genel sebebi de sosyal baskılar. İnsanlar garip bir şekilde et yemeyenleri dışlayıp, farklı bir gezegenden gelmiş gibi davranıyorlar. Erkekler, et yemeyen kızlarla çıkmak istemiyorlar. İnsanlar, et yemeyenlerle vakit geçirmek istemiyorlar çünkü sadece et satan bir yere gidemedikten sonra gezmenin ne anlamı var ki (!)  Birçok insan  “oo senin evlenmen çok zor, kim et pişirmeyen bir karısı olsun ister ki, adam aç kalır yeaaa” diyor. Bence bu saçma sapan düşünceler Türkiye’de çok yaygın, fakat bazı sayfalarda dünyanın genelinde böyle absürd düşüncelerin olduğunu da görüyorum. Yani vejetaryen/vegan olmayı zorlaştıran en büyük etken sosyal çevre. İkinci etken ise alışkanlıklar, ulaşılabilirlik ve kolaylık. Birçok mekanda gerçekten etsiz bir şey bulamıyorsun. Vejetaryen bir şey bulamazsan vegan bir şeyler bulmak daha da zor geliyor. Bu durum benim veganlığa bir türlü cesaret edemememin sebebi.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan hakları mücadelesini destekliyorum ama sadece halkın bu konuda bir şeyler yapmasının yetersiz kalacağını düşünüyorum. Devlet desteğiyle daha geniş bir çevreye ulaşıp, çok daha hızlı yol katedileceğini düşünüyorum. Tabi bu kulağa ütopik geliyor… Ama en azından ünlüler, televizyon dünyasından kimseler, zengin ve güçlü çevreler hayvan hakları savunucularına destek olsalar yine çok faydalı olabilir. Yani bence insanların genelinde yanlış algılar var ve bu algıları kırmak için daha güçlü destekleyicilere ihtiyacımız var.  Bir de insanların geneli yukarıda da belirttiğim gibi et yemeyenleri tuhaf tipler olarak görüyorlar. Bence bu kültürel ve dinsel olarak insanların beynine kazınmış bir bakış açısı. Algısı açık olan bir kısmı etkileyebiliriz belki ama genel olarak veganlığın Türkiye’de yayılmasını güç buluyorum.

g2

İSİMSİZ

(Akademisyen, erkek.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanları çok seviyorum, onların da bizim gibi kişilikleri olduğuna şahit oldukça sevgim daha da artıyor. Çocukluğumda evimizde bir kedimiz vardı, onu özlüyorum.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Ben de dahil olmak üzere, insanoğlu et ve diğer hayvan ürünleri ile beslenme sorununu aşmalıdır. Bunun dışında hayvanların duygularını yok sayarak yapılan eziyetin sona erdirilmesi gerekiyor. Dünyada  Rojava ve Yeni Zelanda gibi birkaç yerde hayvan haklarında çok büyük aşamalar kaydedildi. Bunların dikkatle incelenmesi gerekiyor.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Adil değil, insanlık buna mahkum değil, başka yollar da bulunabilir.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Hayvan hakları insan ve çevre haklarından ayrı tutulamaz. Hayvanların ezildiği yerlerde insanların da mutsuz olduğunu görüyoruz. Daha güzel bir dünya hayvanlar da mutlu iken mümkündür.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • İTÜ kampüsünde doğup, yaşlanan Pufi ile bebekliğinden itibaren muhteşem bir dostluğumuz olmuştu. Onun sevgisini unutamam.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Dünyadaki gıda tekellerinin politikalarına, malın üretilip rantın bölüşülmesine dair söylenecek bir sözünüz yok ise, eksik kalacağından dolayı salt hayvan hakları ile bütünsel bir ideoloji oluşturamaz.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Et yemek benim rahatsız olduğum ancak henüz çözümleyemediğim bir sorun. Bunun üzerinde duracağım.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan hakları mücadelesi bir ideolojik alt yapıdan yoksun görünüyor. Örneğin yukarıda “Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…)” diyorsunuz, bir İslamcı neyi sevebilir ki hayvanı sevsin. Burada ideolojiler üstü bir tutum olarak tanımlayacaksanız hayvan sevgisini, öyle bir şey mümkün değildir.

g3

ÖZLEM SANSAR

(24 yaşında, öğrenci, kitap okumayı, resim yapmayı seviyor.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanları “tür ayırmaksızın” severim. Çocukken sokakta buldugum yavru kedileri eve getirdiğim icin ailemle sorun yaşadığım çok oldu. Daha da eskiye gidersek, büyük şehirde doğup büyüyen çocukların aksine inek, eşek, koyun gibi hayvanlarla tatillerde memlekete gittiğimizde tanıştım, üstelik daha kendimi bilmezken, onları bilip sevdim. Şu an evimde 3 kedi, bir köpeğim var. Maddi durumumu biraz daha toparladığımda bu sayının artacağına eminim.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan hakları savuncusuyum. İnsanın kurtuluşu hayvanın kurtuluşundan geçiyor bana göre. Tıpkı bizler gibi hayvanların her biri bireydir. Onların yaşam alanlarını ele geçirdiğimiz için onlarla ilgilenmekle mükellefiz.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Belki zalimce gelebilir ama bazı hayvanları sevip bazılarını yemek bana göre ikiyüzlülüktür.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Türkiye’deki sol sağ anarşist islamcı vb görüşlerin hayvan haklarına yer verdiğini düşünmüyorum. Ekolojik yaşam biçimi doğanın ve hayvanların kurtuluşu olabilir.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Evet, Türkiye’de yaşayan her hayvanseverin bu tarz anıları vardır. Otoyollar çocuk cesedi kaynıyor.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Vejetaryenim. Birçok insana ilginç gelse de doğduğumdan beri ces-et tüketmiyorum. Veganlıkla ilgili araştırmalar yapıyorum. Sanıyorum benimsediğim etik yaşam biçimi vegan olmaktan geçiyor. Kararımı değiştirdiğim tek bir zaman olmadı.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Vejetaryen/veganlık bir vicdani seçim, fakat ayni zamanda bir ideoloji olmalıdır. Önceden de belirttiğim gibi insanlık ancak hayvanlar kurtulduğunda kurtulacak. Ütopik gelebilir fakat bu kanaatteyim.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan hakları mücadelesiyle alakalı her şey ilgimi çekiyor. Bilgi çağındayız, araştırıp izleyerek, okuyarak doğru analiz ederek gerçeklere ulaşabiliyoruz. Toplumumuzda her konuda kulaktan dolma bilgilerle beynimiz yıkanarak büyüdük. Fakat uyanmak zorundayız. Sancılı bir süreç fakat etik olan da budur.

g1

DİLARA ARZUMAN

(26 yaşında. İzmir’de yaşıyor. Ege Üniversitesi Uluslararası İlişkiler mezunu. Halkla İlişkiler üzerine yüksek lisans yapıyor. Bir bilişim firmasında satış direktörü olarak çalışıyor.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Kesinlikle hayvanlarla aram çok iyidir. Çocukluk anılarımda onlarla çok özel hatırladığım anılarım yok. Sadece başlarda çekinirdim onlardan ama sonrasında onlarla iletişim kurmaya başladıkça çok sevdim ve daha çok iletişim kurmaya başladım. Evde 2 ay öncesine kadar bir köpeğim vardı maalesef bir araba kazasında kaybettim.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan haklarının en az insan hakları kadar önemli olduğunu düşünüyorum. Ve yeryüzündeki en gelişmiş bilince sahip insanın hayvanlar, tüm canlılar ve doğa için sorumlulukları olduğunu düşünüyorum. Öncelikle Türkiye’de en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyoruz bir çok hayvanın –barınma, beslenme gibi-. Tabii bu bahsettiklerim genelde kedi ve köpekler. Onun haricinde insanların kendi eğlenceleri, keyifleri için kullanmasına karşıyım. Bir hayvanın robot gibi yetiştirilmesine karşıyım. Hayvanat bahçelerine karşıyım. Sirklere ve yunus parkları gibi yerlere karşıyım. Kozmetik vb. deneyler için kullanılmalarına karşıyım. Para karşılığında satılmalarına, alınmalarına yani bir mal gibi görülmelerine karşıyım. Bunlar en basitinden elde etmeleri gereken haklar bence.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Hayvanların da birbirlerinden farklı davranılmasına karşıyım. Türcülük, cinsiyetçilikten ya da ırkçılıktan farklı bir şey değil. Hepsi acıyı aynı şekilde hissediyor. Bazılarını ailemizin üyesi gibi davranırken diğerlerine yemek olarak bakmamızı anlayamıyorum.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Bir ideolojiye bağlı değilim. Bağlı olmamayı doğru buluyorum. İnsanların, tüm canlıların ve doğanın korunması ve kendilerine özel hakların olması gerektiğini düşünüyorum. Cinsiyetçilik, ırkçılık, türcülüğe karşıyım. Ve her bir ideolojinin içinde bir kısım bir şeyler ya da birileri vardı belki benim gibi düşünen ama tümden bir politika izleyen birini göremiyorum. Bunun sebebinin hayvan haklarının daha yeni bir hareket olduğunu zamanında nasıl Siyah halkın hakları, daha sonra kadın hakları, sonra LGBTI hakları şimdi de hayvan haklarının anlatılması, okunması gerektiğini düşünüyorum. Umudum var ama daha yeni ve tam örgütlenememiş bir hareket olduğunu düşünüyorum.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Hayvanlara dair çok etkilemiş bir anım yok. Ama herhangi biriyle geçirdiğim herhangi bir anda sevgi gösteriş şekillerine hatta tek istediklerinin sevgiden ibaret olduğunu gördükçe beni geliştiriyorlar ve daha iyi biri yapıyorlar bence. Her zaman onlarla göz göze bakmaya, sevmeye çalışıyorum. Özel bir anım yok dediğim gibi ama her anım çok özel bence.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • 2014 Mart ayında tamamen bir karar alıp ben vejetaryen oldum. O günden bu yana et yemedim. Kararımda Gary L. Francione’nin Hayvan Hakları’na Giriş kitabında bir cümleyi arka arkaya beş kez okuyarak karar verdim. “Bazı hayvanlara evimizin ailemizin birer üyesi gibi davranırken, bazılarını neden tabaklarımıza koyuyoruz.” gibi bir cümleydi. Ayrıca bunun üzerine daha da çok okumaya başladım. Ve bir hayvana bakış açımı sanırım Jeremy Bentham’ın bir sözüydü “İnsanlar gibi bilinçleri var mı yada bizim kadar düşünebiliyorlar mı değil, bizim kadar acı çekiyorlar mı sorusu sorulmalıdır.” demişti.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Şu anda sadece vejetaryenim. Veganlığın en doğru seçim olduğuna inanıyorum ama henüz hayatıma karar olarak geçiremedim. Çünkü her şeyi planlamadan girip geri dönmek istemiyorum kararımdan. Vicdani seçim doğru mu bilmiyorum. Eskiye dair yani et yediğim dönemden bir vicdani sürecim var ama kararım tamamen etik olduğunu düşündüğüm için. Doğrusunun bu olduğunu düşündüğüm için verdiğim bir karar. Tamamen doğru hakları elde edene kadar hayvanların da savunulması gerektiğini düşünüyorum ve mümkün olduğunca çok hayvana ve dünya genelindeki projelere katılmaya çalışıyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Kesinlikle ilgimi çekiyor, hala okumaya ve sivil toplum örgütlerini ya da lokal grupları takip etmeye çalışıyorum. Mümkün olduğunca çok hayvana yardımcı olmaya çalışıyorum. Sosyal medyadan da yapabileceğim desteği yapmaya çalışıyorum. Devam da edeceğim. Şu anda eksik gördüğüm bir şey yok açıkçası. Ama bu da bir süreç kimse hiçbir zaferi bir günde elde etmemiştir. Eminim ki daha iyi haklara sahip olmalarını sağlayacağız.

g4

İSİMSİZ                

(Orta sınıf gelir grubundan 28 yaşında erkek, sinema tv yüksek lisans öğrencisi.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla aram iyi. 4 Ekim’i annem vasıtasıyla çok erken yaşta  öğrenmiş ve benimsemiş bir bireyim. Çocukluk anım olarak, cama çarpıp ölen bir kuşum vardı. Tahminen 4 yaşlarında yaşadığım üzücü bir deneyimdi ve belki de ölümle alakalı ilk deneyimimdi. İspinozdu ve kesinlikle evde beslenilmemesi gereken kuş türlerindendi. Evimde kedi ya da köpek beslemiyorum.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Ülkemizde hayvan hakları olduğunu düşünmüyorum. Bizlerle doğrudan iletişime geçemediklerinden ya da bizlerin anladığı dili konuşmadıkları için onlara bahşedilebilecek herhangi bir hak tanınabileceğine inanmıyorum. Yasa koyucuların da bu konuda ne kadar duyarlı ve hatta katı olurlarsa olsun hayvan haklarını tıpkı insanlardaki temel hak ve özgürlükler gibi geliştirebileceklerini ve kendilerini onların yerine koyabileceklerine inanmıyorum. Bu yalnızca mevcut toplumun etik değerlerine nüfus edilebilir ve her bireyin vicdanında bir şekilde yer edinebilir. Öte yandan bir bireyin ucunda hapis cezası olduğu için bir canlıya eziyet edememesi, caydırıcı olmakla birlikte sorunun köküne inemediğinden efektif olamaz kanaatindeyim. Nitekim bastırılmış kötücül duyguların kalıtım yoluyla aktarıldığını düşünmekteyim.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Bu benim için tartışması çok zor bir konu.  Ortada var olan etik bir sorun olduğu ve hatta vahşet olduğu ortada. Fakat ben kendimi tam anlamıyla otçul biri olarak maalesef tanımlayamıyorum. İnsanın dişleri konuşma yetisinin gelişmesi neticesinde ne etçil ne de otçul diyebileceğimiz belirsiz bir aralık içerisinde konumlu. Azı dişlerinin henüz törpülenmiş olduğunu da not etmek gerekir. Diğer primatlara bakıldığında da patriark sistemle yaşamlarını idame ettiren primatların daha etçil, matriark bir toplum içerisinde yaşamlarını sürdüren primatların ise daha otçul olduğunu gözlemliyoruz. Fakat en gelişmiş insansı primat olan ve ataerkil bir toplum yapısına sahip olan Gorillere bakıldığında ise etçil ağız yapısına ve antagonist vücut şekline rağmen tamamen sebzeyle beslenen bir topluluk görmemiz de olası. İnsan’ın sindirim sistemine baktığımız zaman ise otçulluktan kopma diye tanımlayabileceğimiz ve yok olmak üzere olduğu aşikar bir sindirim organı, apandisit ile karşılaşmaktayız. İnsanın et yeme alışkanlığının kültürel normlara göre şekillenmekle birlikte içgüdüsel olduğunu düşünmekteyim. Bunu da vücudunun ihtiyaç duyduğu aşırı protein tüketiminden ileri geldiğini savunmaktayım. İnsanın kendi yaşam çizgisindeki, olası ileri konumunda ise hiçbir şekilde tüketmeyen mekanik bir sisteme evrilmesi gerekliliğine inanmaktayım. Yani sonuç olarak canlılar arasında bir takım ayrımlar yaparak eti yenen ya da yenmeyen şeklinde kalıplara ayırmanın vahşice olduğunu fakat bundan şu anda kaçılamayacağını düşünmekteyim. Bu da sanırım biraz iki yüzlülük oluyor.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Herhangi bir “siyasi” düşünceye sahip değilim. Bunun siyasi bir tutum değil vicdani bir durum olduğunu düşünüyorum.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Büyük bir erdem göstergesi olduğunu düşünüyorum. Hayatını bu şekilde idame ettiren insanların sadece vicdanen değil aklen de pek çok kişiden daha üstün olduklarına inanıyorum. Hayvan haklarının olmayışının ideolojik olabileceği üzerinden tartışma yapılabilir fakat kendi içerisinde ideolojisi olsa da hiçbir zaman bir hak olarak “ideoloji” çerçevesi içerisinde toplumca kabul edilemeyeceğini, bunun ancak etik değerlere nüfus ettirilerek insanlara kabul ettirilebileceğini düşünmekteyim. Çünkü ötekinin ideolojisini muktedir kılmak mümkün değildir. Ayrıca ideoloji dendiği zaman diyalektik materyalizme göre şunu da peşinen kabul etmiş olmaktayız. Politzer’in de dediği gibi “Bir olgu, zıttını doğurur.” Aynen bugün hayvan hakları savunucularının, hayvan katliamları neticesinde var olması gibi.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Et yemekten rahatsız olduğum zamanlar oluyor fakat et yemenin önüne geçemiyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan hakları mücadelesi ilgimi çekiyor. Arkadaşım vasıtasıyla bu konu hakkında daha derin ve ciddi bilgiler edindim. Diğer yandan benim çevremde bulunan ve kendini vegan ya da vejetaryen olarak tanımlayan hemen hemen diğer tüm arkadaşlarımın ise bu kararlarından utanarak da olsa vazgeçtiklerine şahit oldum. O yüzden bu mücadele şu anki politikalarla var edilememektedir. Sosyal medya üzerinden takip edebildiğimiz ve çiftlik hayvanlarının ne iğrenç koşullar altında ölümü beklediklerini gösteren belgesel niteliğindeki görseller maalesef insanların et yemesinin önüne geçememektedir. 10 dakika önce bir vahşet videosu izleyen insan, karnı acıkınca yine günlük rutin diyetine devam etmekte, belki vicdanının sesini birazcık dinleyerek “nugget” yemekten vazgeçmektedir. Mücadelenin çocuklarla birlikte olması gerektiğine ve onlara erken yaşta bu erdemli duyguları benimsemelerini sağlayacak bir takım yöntemlerin geliştirilmesinin yollarının aranması gerekliliğine inanıyorum.

aysen-ekmekci

İSİMSİZ  

(54 yaşında, iki çocuk annesi, çevirmen. İstanbul’da yaşıyor.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla aram iyi sayılır, çocukluğum bahçeli bir evde geçmişti, etrafta, inekler, tavuklar, horozlar, hindiler vardı. Bahçelerde onlarla birlikte oynardık. Evimde kedi, köpek yok.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan haklarının savunulması gerektiğine inanıyorum. Öncelikle hayvanlara eziyet yapılarak elde edilen tüm hayvansal ürünlerin (kaz tüyü, kürk vs.) imalatının, tüketiminin durdurulması gerektiğine inanıyorum. Tüm hayvanat bahçelerinin kapatılması gerektiğini düşünüyorum. Hayvanların kendi ekolojik çevrelerinde yaşamaları gerektiğini, hiçbir gerekçeyle bu çevreden alınıp başka çevrelerde bakılıp, beslenmemeleri gerektiğine inanıyorum. Sanayi tipi besi işletmelerinin yasaklanması gerektiğini düşünüyorum.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Beslenme konusunu doğadaki mevcut dengelerin dışına taşmadığı sürece makul buluyorum. Sonuçta doğada da birtakım canlılar diğerlerini avlayarak besleniyorlar. Kedilerin kuş, kertenkele, fare peşinde olması gibi…. İnek, keçi, koyun besleyip bunun sütünden yararlanmakta bir mahsur görmüyorum. Ama sanayi tipi hayvan besiciliğini, bu hayvanların maruz bırakıldığı yaşama koşullarını “hayvanlık dışı” buluyorum.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Sol düşünceye yakın olduğumu söyleyebilirim ama açıkçası solun hayvan hakları konusunda ne dediğini bilmiyorum.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Kurban bayramında sevdiğim, günlerce oyun oynadığım ineğin, koyunun gözlerimizin önünde kesilip biçilmesi bir çocukluk travması olarak duruyor. Bir de çok severek besleyip büyüttüğüm tavuklarımın kümesine girip onlara yemek verirken horozun fırlayıp göğsümü gagalaması vardı ki o da tüm tavukların ve horozun kesilip yenmesine ve kümesin kapatılmasına yol açmıştı.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Bunun vicdani bir seçim olduğunu düşünüyorum. Vejetaryenliği anlayabiliyorum ama veganlığa çok sıcak bakmıyorum. Yukarıda da belirttiğim gibi doğal ortamda hayvan besleyip sütünden yumurtasından faydalanmakta bir sakınca görmüyorum.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Vejetaryen/vegan olmayı hiç düşünmedim. Et yemekten rahatsız olmuyorum. Doğadaki döngünün bir parçası olarak et tüketmekte bir mahsur görmüyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan hakları mücadelesini mümkün olduğu kadar takip ediyorum. Radikal eylemleri çok beğeniyorum. Ama hayvanseverliğin bir kural olarak dayatılmasına itirazım var. Hayvanseverlerin zaman zaman aşırı noktalara savrulabildiklerini düşünüyorum. Özellikle tüm mekanların (lokantalar, kahveler) hayvanlarla paylaşılmasını doğru bulmuyorum.

kenan-ataseven

KENAN ATASEVEN

(M.S.Ü. Güzel Sanatlar mezunu. Kreatif Direktörlük yaptığı reklam sektöründen emekli. Sanatla ilgileniyor.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Tüm hayvanlarla aram çok iyi diyebilirim.(sivrisinekler hariç J). Çocukluğumda ki o zamanın şartları içinde oldukça haşır neşirdik hayvanlarla. 6, 7 yaşlarımda sağdan soldan toparladığım kedi ve köpek yavrularını eve taşımakla ünlüydüm. Başı boş eşeklere binip o nereye giderse gittiğim nice maceralarım olmuştu ( kaybolmalar dahil). Yakın zaman kadar kedim ve köpeğim vardı şimdilerde yok ne yazık ki. Şu an içinde bulunduğum şartlar izin vermiyor.Ama ilk fırsatta olacak.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Bu dünya üstünde hayvanlar insansız yaşayabilir ama insanlar hayvansız yaşayamaz. Bu nedenle hayvan haklarını çok önemli bulurum.En temel ve önemli hakları yaşam ve doğal çevre haklarıdır.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Kapitalist sistemin dayattığı ihtiyaçtan fazlasını üret ve ürettiklerin için talep yarat sarmalından kurtulmalıyız. İnsanın bireysel olarak bir denge yaratabileceğini düşünenlerdenim.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Sahip olduğum sol düşünce hayvan hakları konusunda olduça duyarlıdır. Hayvan haklarını savunan insanlara baktığımda ise sol düşüncenin ve yelpazesinin ezici ağırlıkta olduğunu gözlemledim. Fakat genlerimize işlemiş olan örgütlenememe hastalığı bu konuda da en büyük zaafımız.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • En son arkadaşım olan köpeğim le ilgili anılarım hala taptaze. Kendisini kaybedeli 6 yıl oldu.  Onunla bağım çok derindi. Ölümüne doğru giden süreçte yaşananlar beni çok etkiledi.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Hayvan hakları başlı başına bir ideoloji olamaz, olmaz da. Uluslararası örgütlülükte çevreci ideolojisi olur. Veganlığın veya vejetaryenliğin vicdani veya sağlık sebepelerinden dolayı tercihi konusunda gidip geliyorum. Bu konu tamamen kişisel bir tarafta değerlendirilmesi gerekir. Keskin sınırlar  çizilmemeli.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Değilim. Düşünmedim ve denemedim. Beslenme profilim ağırlıklı klasik sebze ve hububat yemekleri.  Ama et yemekten rahatsız olmadığım gibi mutlu da oluyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Elbette ilgimi çekiyor  Fakat İnsanlık dramlarının yaşandığı, açlık, hukuksuzluk ve eşitşizlik çığ gibi insanlığın üstüne geldiği bu çağda salt hayvan hakları mücadelesine dayanarak insanlık ve dünya için politikalar belirleyemeyiz. Doğru politikaları, etkin çözümleri içeren ve dört dörtlük örgütlenebilen siyasal sistemin bünyesinde olmalıdır Hayvan hakları mücadelesi. Hayvan hakları savunucularını veya mücadelesini sürdüren kişi ve kurumların haklı davalarını destekliyorum. İnsan ve çevre haklarınıdan ayrı ve bağımsız bir yol izlenmemesi gerektiğini düşünüyorum.

mesut-sener

MESUT ŞENER

(Emekli diş hekimi. 67 yaşında.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Pek hayvansever olduğum söylenemez , zararlı olanları da var ; bit /sivrisinek / parazitler, vs. Çocukluğumda birkaç defa sokak köpeklerinin kovaladığını ve kedi tırmıklamalarına maruz kaldığımı hatırlıyorum. Evde bir ara eski eşime hediye olarak gelen bir ufak pinçır köpeğimiz vardı ; bakamadık bir arkadaşa verdik. Başka da olmadı; anca kendime bakabiliyorum.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Evrensel hayvan hakları bildirgesini okumuştum bir ara .. Aynen katılıyorum ; yeterli bence…

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Hayvan haklarına saygım var ; lâkin bazılarının etinden/sütünden yararlanılmasını ‘ikiyüzlülük’ olarak değerlendirilmesine rağmen doğal varoluş / milyonlarca yıllık evrimin sonucu ve DEĞİŞTİRİLEMEZ olduğunu düşünüyorum.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Devrimci Marksist ( Troçkistim ) ..Evrensel hayvan hakları bildirgesine saygımız var, katılıyoruz.. Açık , Eleştirel , dolayısıyla bilimsel bir anlayışımız var; ileride nasıl evrilir bilinmez..

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Yukarıda bahsettiğim köpeği gezdirirken bir sokak kedisi bizim köpeğe saldırmıştı ; onu koruyacağım derken benim paçama yapıştı , parçaladı ve bayağı ısırmıştı, aşı yaptırmak zorunda kaldım. Yavrular hariç , o günden beri kedilere dokunmam.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Değilim ve hiç düşünmedim. Et yemekten rahatsız olmuyorum; aslanlar (!) gibiyim et yerken..

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Vicdani bir seçim olarak görüyorum. İdeoloji ya da politik bir akım ASLA olamaz..

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Özel olarak bir mücadele örgütlenmesini gereksiz buluyorum. Bildirge yeterli ; toplum özellikle çocuklar eğitsel olarak uyarılmalı, fazla abartıya kaçmadan.

yaman-akalin

YAMAN AKALIN    

1953 Alanya doğumlu. ODTÜ’de okudu. Kimya yüksek mühendisi. 20 yıl süreyle pazarlama araştırmaları sektöründe görev yaptı. Yedi yıldır da kan grubuna ve epigenetik özelliklere göre beslenme ve sağlıklı yaşam alanında danışmanlık hizmeti veriyor.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Alanya’da dedemin av köpeği ilk hayvan arkadaşımdı, daha sonra Antalya’daki evimizin bahçesinde 20 civarında kedi beslemiştik. Çocuklarımız büyürken evimizde kedi besledik. Halen Burgazada’daki evimizin bahçesinde 5 kedimiz var, Kış aylarında bu sayı daha da artıyor. Hepsinin karınlarını doyurmasını sağlıyoruz. Hatta onların mamalarını yemek isteyen martı ve kargalara da ayrıca yiyecek sağlıyoruz.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvanların haklarına saygı göstermek gerektiğini düşünüyorum. Hayvanlara her türlü eziyetin suç sayılması gerekir, buna kısırlaştırmalar da dahil.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Bu epeyce tartışma götürecek bir husus, etinden sütünden yararlanılmayan ve fakat sevilip kollanmayan ve hatta yokedilmek istenen hayvanları da tartışmanın içine çekmek gerekir. Sınırın nerede çizileceğine karar vermek kolay değil. Et-süt meselesine gelince, insanlığın tarihine bakacak olursak en başından beri hayvansal gıdaların beslenmede önemli bir yeri olduğunu görürüz.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Kendimi “çevresel hassasiyetleri de olan bir demokrat” olarak görüyorum ve evet, hayvanların çevre kavramının ayrılmaz bir parçası olduğunu kabul etmemiz gerektiğine inanıyorum.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Hayatımın bir döneminde vejetaryen olmayı denedim, ancak sağlığımı olumsuz etkilemeye başlayınca vazgeçtim.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Herkesin tercihine saygım var elbette. Ancak insanların kendi seçimlerinin (vicdani ve etik olarak) başkalarınınkinden daha üstün olduğunu düşünerek farklı seçimlere yönelik agresif tutum sergilemeleri riskini de barındırıyor. Öte yandan söz konusu tercihi yapanların çizgiyi nerede çektiklerini net olarak göremiyorum. Hayvanlara yönelik en büyük zararı organize tarımın verdiğini de gözönüne almalıyız. Sadece yaşam alanlarını daraltmakla/yoketmekle kalmayıp “zararlı” ilan ettiklerimizi öldürmeye devam ediyoruz, hem de beslenme amaçlı olmadan. Bir tarla faresi ya da buğday silosundaki bir fareyle bir kuzu arasındaki tercihi kim yapabilir diye de bakmamız gerek.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Hayır, et yemekten rahatsız değilim, yediğim etin her lokması için tıpkı “yerli”ler, “ilk insanlar” gibi sahibine şükran ve saygı duyuyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • İlgimi çekiyor tabii, ancak farklı düşündüğüm konular var, mesela hayvanların kısırlaştırılmalarına karşıyım, bu da tıpkı kuzuyu fareden üstün görmek gibi bir tür “tanrıyı oynamak” gibi geliyor bana. Hayvanlar da insanlar gibi doğar yaşar ve ölürler, bunu kabullenmemiz gerek.

guler-sertkaya

GÜLER SERTKAYA

(1961 doğumlu, yeryüzündeki diğer canlılar ile birlikte yaşamaya çalışan insan türünden bir canlı.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlar ile ilişkim bana göre iyi. Çocukluğum bahçeli bir evde ve mahallede geçtiğinden hep hayvanlarla birlikteydim .Ev halkına çaktırmadan soğuk havalarda odama kedi alıp saklardım ve yıllar sonra öğrendim ki annem meğerse görmezden gelirmiş, bense sakladığımı düşünürdüm. Evde 4 kedim var.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan Haklarının gerekli olduğunu düşünüyorum. Kobay olarak kullanılmalarına, hayvanların para karşılığında satılmasına, laboratuvarlarda şirin gösterilmek veya başka amaçlarla farklı cinslerin çiftleştirilmesine karşıyım. Hayvanların kendi ortamlarında yaşamalarının sağlanması gerektiğini ve avcılığın kesinlikle yasaklanmasını ve bunu spor olarak gören insanların ciddi hasta olduklarını ve tedavi edilmelerini düşünüyorum.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Kendimi hayvansever olarak görüyorum Etinden yararlanmak bana yanlış geliyor, sütü, yünü, yumurtası konusunda olabilir diye düşünüyorum.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Anarşist ve ekolojist düşünceye sahibim hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyorum

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • 5 yaşındayken benden bir yaş büyük kuzenim ile birlikte annem ve halamın kedi sevme isteğini yerine getirebilmek için bahçede dolaşan bir sarı kediyi yakalayıp eve getirmiştik ve zavallı kedi korkup nereye kaçacağını bilemeyince camı açıp atlamasını ve daha sonra bunu bize yaşatan annem ve halama küsmemi hiç unutamam.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Vejeteryanım. Çocukluğumda et yemeyi reddetmeme rağmen cebren ve hileyle yedim;  lise yıllarında ise et yemeği tamamen bıraktım ve kararım hiç değişmedi.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Vejeteryan/vegan olmak bana göre vicdani bir seçim

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan haklarının bir ideoloji olduğunu ve bu ideolojinin yayılması için çocukların üzerinde durulmasını ve mutlaka her çocuğun bir hayvanı beslemesi bakması gerektiğini düşünüyorum Hayvan hakları mücadelesini takip ediyorum ve öncelikle bu mücadele içinde olan insanların egolarını yanlarına almadan mücadeleye katılmaları gerektiğini savunuyorum.

baris-ozturk

BARIŞ ÖZTÜRK  

(Makine Mühendisi,bağımsız okur yazar, demokratik kitle örgütü çalışanı.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla gündelik şehir yaşantısının getirdiği kısıtlar içinde,sokak hayvanlarıyla “ne sevimli şeyler” ötesinde bir ilişki kuramadım.buna dair bir hafıza oluşturamayacak kadar dar ve kısıtlı bir ilişki bu. Ağabeyimin veteriner hekim olmasından sonra açmış olduğu pet klinikte bir 6 ay kadar çalışmam ve bir süre klinikle hayvanlarla haşır neşir olmam -zorunlu da olsa- bana eşsiz bir deneyim sağladı. Orada, derdini anlatamayan hayvanların klinik sorunlarının tespit edilmesinin ne kadar sancılı bir süreç olduğuna tanıklık ettim.Evcil hayvanların, insanların yalnızlığına ortak olmasının dışında, onların nasıl giderek bir “estetik obje”ye dönüştürüldüğüne de tanık oldum.Bu düzeyde en azından hayvanlarla bir empati gelişti.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan hakları denilince hak kavramının ,medeni hukukun bir konusu Birleşmiş Milletler “Hayvan Hakları Beyannamesi” aklıma geliyor. Her ne kadar bu tür bir hukuksal metnin gerekliliğini düşünsem de; bu uluslararası hukuk metni bile insan merkezli bir bakış açısından kendini kurtaramıyor.Hayvanları, insanlar tarafından korunması, kollanması gereken aciz yaratıklar olmak görmek sorunlu, oksimoron bir bakış açısı göze çarpıyor: Bir hak metninde hayvanların daha insani şartlarda öldürülmesi gereği konu ediliyor. Böylesine; hayvanları bakıma muhtaç ve öldürülme şartları kıstasa bağlı bir obje olarak nitelemek yerine onları kendi başına bir değer, ekosistemin özgün bir bileşeni olarak görmek gerektiğini düşünüyorum. Bunun koşullarını oluşturmak gene insanlara düşüyor elbette. Türkiye’de çağdaş, yaşanabilir planlı kentler oluşturma konusunda yerel yönetimlerin büyük eksiklikleri var. Kent planlaması yapılırken yerel yönetimlerce hayvanların yaşam,barınma ve beslenme şartları da göz önünde bulundurularak yeniden planlama yapılması gerekir.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Bu noktada gene oksimoron bir durum ortaya çıkıyor. Vejetaryen ve veganlar hariç hemen her insan gibi benim için de geçerli bir durum bu… Hayvansal gıdalar alırken yediğim şeyin bir zamanlar canlı bir organizma olduğu gerçeği aklıma çok fazla gelmiyor. Ortak bilinçdışı böyle çalışıyor herhalde… Sanki hayvanların bir kısmının böylesine bir görevi olduğu ideolojisi bir yerden zihnimize sızmış.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Kendimi sosyalist fikirlere sahip bir insan olarak tanımlarım.Sosyalist örgütlerin düşünsel dünyasına dair bir müktesebat oluşmuştur bu konuda fakat doğa insan ilişkilerini yeniden tanımlamada bir bir sorun olmuş olacak ki; hayvan hakları konusunu gündelik siyaset diline taşıyacak araçlar geliştiremediler. Bunda hayvan sevgisi ve dolayımı konularının orta-üst sınıflara içkin olduğu yönündeki ezberlerin de etken olduğunu düşünüyorum.Sınıf önceleyen bir bakış hakim…

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Arabaların ezdiği,can çekişen sokak hayvanları görüntüsü kötü anılar hatıratında hâlâ canlı bir yer edinir.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Türkiye’de hayvan hakları mücadelesi tekil bir sosyal hareket değil de; sosyal sorumluluk projelerinin bir yan etkinlik alanı olarak tezahür ettiğini düşünüyorum. Kendi başına kitlesel bir hareket oluşamadı. Olan varsa da bunun toplumsal karşılıkları çok etkili değil. Bunda yaşanabilir, planlı kentlerin oluşmamasının, meslekli insan sayısının ve mesleki niteliklerinin düşük olmasının önemli etkenler olduğunu düşünüyorum.Doğal hayat ekosistemiyle  insanların bağlarının zayıf olduğu da bir vakıa. Hayvan hakları konusunda, konuyla ilgili faaliyet gösteren aktivistler ve yapıların, yerel yönetimler ve meslek odalarıyla ortak gündemler geliştirecek kamuyu bilgilendirici toplantılar düzenleyerek, konunun daha bir görünür olmasını sağlama yolunda girişimlerde bulunması gereğini önemsiyorum.

metin-solmaz

METİN SOLMAZ  

(Şirket yöneticisi, yazar, yayıncı.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla aram iyi. Çocukluğumda mezalim anılarım da var. 6 tane birden yavru köpeği eve getirip perişan etmiştim. Neyse ki annem yırtınarak onlara bakmıştı bahçede. Laboratuvar kurup sümüklüböceklere eziyetimi hatırlıyorum. Kurbağaya eziyet teşebbüsüm de vardır. Neyse ki becerememiştim. Bi kere de bi arkadaşımın vurduğu kuştan bi lokma yemiştim, hala ağzımdadır tadı. Çok mahçup hissetmiştim kendimi, yıllarca açıklayamamıştım sebebini. Evimin içinde yok. Dışarıdakileri besliyorum. Uzun yıllar kedim oldu. Epey bir kedi-köpek misafir ettim ev bulana kadar. Ama düzenli hayvan beslemek bana göre değil. Bir hayvansever için evde hayvan bakmak zor bir iş. Hem uzun yaşıyorlar hem de derdini anlatamayan, her yerde kabul görmeyen, kımıldama zorluğu yaşatan filan filan bir yaratık hayvan. Benim gibi kıçının üzerinde duramayan birisi için çok zor.  Hayvanla gezmek de neredeyse imkansız. Peki nasıl oluyor da bu kadar insan hayvan bakıyor? Hayvan bakanların ciddi bir bölümünün latan birer hayvan düşmanı olması ile ilgili olabilir bu.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Yemek, giysi, tıp, kozmetik, ‘arkadaş’ yahut başka şekilde insana hizmetten çıkması gerekir.  İnsanla ilişkisinin eşit olmasa da adil olması gerekir. Geri kalanı için çocuk haklarından yola çıkılabilir. Tabii eğitim filan eksiğiyle.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Sahtekarlık tabii ki. Ama hayatımızın pek çok alanı sahtekarlık olduğu için bu konuda bağırırken dikkatli olmaktan yanayım. Doğru olmaktan daha önemli sonuç alıcı olmak. Kobane’de kanun bile çıktı ya “bazı hayvanlar için”. Şimdi bunun için o kanuna düşmanlık etmek saçma. Yanına öbür kanun için mücadele etmek lazım.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Hayvan hakları bütün bu düşüncelerde  yoruma bağlı olarak yer sahibidir yahut değildir. Zaten türcülük, tıpkı milliyetçilik gibi baştan karşı çıkılması, hoşgörülmemesi gereken bir nefret suçu olarak değerlendirilmeli.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Çok. Hindistan’da, Varanasi’de tatil günü kuyruğunda belli çocukların taktığı bir fiyonkla neşe içinde yürüyen bir köpek yavrusunun iki bacağının üzerinden bir limuzin geçmişti. Evinde bulduğumuz ve umutsuzca bir veterinerin ilk müdahalesi sonrasında tavsiyesiyle bir yere bırakmıştık hayvanı. Hergün biraz daha iyileşmiş hatta bir de emebileceği kabul gördüğü bir anne ile 7 kardeş bulmuştu kendine.  Topal ama mutlu bir köpek olmuştu. Müthiş bir başarı hikayesiydi.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • 1990 idi. Malum sahtekarlıklar canımı yaktığı için başladım. Kararımı hiç değiştirmedim. İlk aylar biraz zor oldu.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Vejetaryenlik yahut veganlık, doğrudan fayda sağlayan eylemler. Hayvanlar büyük oranda ihtiyaca göre yetiştirildiği için birisi her et yemediğinde o zincirde yemediği kadar et az üretiliyor. Yani insan et yemeyi bıraktığı an can kurtarmaya başlıyor.  İyilik de bulaşıcı olduğu için muhakkak çevresi de etkileniyor. Hayatını vejetaryen geçirmiş birisinin kaç can kurtardığı hesaplanabilir bir şey. Bu da müthiş.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Uzun hikaye. Ben sıradan bir insan olduğumu düşünüyorum. Sıradan bir insanın yolda araba çarpmış bir hayvanı alıp hastaneye götürmesi gerekir. Sıradan bir insanın faytona binmemesi ve binenlere binmemesi gerektiğini anlatmaya çalışması gerekir. Sıradan bir insanın sokaktaki aç susuz hayvanlara bakması gerekir. Ama bunları yapınca hayvan hakları mücadelesi otomatikman ilgini çekmiş oluyor. Ben şahsen bütün bunları büyük oranda bireysel olarak yaptım. Örgütlü halleri sevmedim. Hatta bireysel hayvan kurtarma operasyonlarımda sık sık bu hayvan hakları örgütlerinin uyandırdıkları önyargılar yüzünden ayağıma dolandığı oldu. Misal, yanımdan birisi örgütlü / meşhur birisini arıyor ve veterinerin yüzü değişiyor, sinirleniyor, hayvana bakmayı bırakıyor filan.

murat-onay

MURAT ONAY                    

(Yayıncı. 46 yaşında.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanları seviyorum. Küçüklüğümde abim sayesinde daha 9 yaşında evimizde kedimiz vardı. Hatırladığım çok anım var. Ancak bir tanesi; abim şehir dışında okurken yavru olarak eve getirdiği kedimizi ben okuldayken apartmandaki komşularımız yavruları ile alıp onu çuvala koyup ormana götürüp atmaları ciddi anlamda travma geçirmeme sebep olmuştu. Onları koruyamamıştım.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan Haklarını savunuyorum. Türcülüğe karşıyım. Hayvanların avlanması, kesilip et olarak satılması, gösterilerde kullanılması, öldürülmesi ve doğal ortamlarında uzaklaştırılıp yok edilmesine, deneylerde vb amaçlarla “insanlık” için kullanılmalarına karşı hakları olmalı.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Hayvan dostu olarak bu tür ayrımlara ve türcülük yapılmasına karşıyım.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Sol-ekolojist  düşünceye sahibim. Ancak maalesef Türkiye’de Sol, hayvan hakları konusunda statükocu ve bu hayvan hakları konusunda sınıfta kalmış vaziyette. Hayvan haklarını insan haklarının gerisinde görüyor ve maalesef hayvanların insanlar için yaratıldığı zihniyetine bir dindar kadar inanıyor.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Tabii ki yaşadığımız dünya da ve ülkemizde böyle bir olgu içinde acı ve tatlı çok anı var.  Yine küçüklüğümde hayvanlardan korktuğumu hatırlıyorum. Bunda da sanırım aile ve çevre etkisi şekillenmemizi sağlıyor. Yavru bir kuzuyu biberonla beslerken onun oyun oynamak istemesi ve bana koşması beni ürkütüyordu. Tam alıştığımda onun kesilip yenileceğinden habersizdim.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Maalesef değilim.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Etik ve vicdani bir seçim ama Bu kişisel bir tercihten öte politika olmalı.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Olmak için niyetliyim. Çevresel yargıları yıkmam gerekiyor. Et yemekten rahatsız oluyorum. Git gide azaltıyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • İlgimi çekiyor ve destekliyorum. Hayvan haklarında maalesef ülkemizde             türcülük hakim. Kedi köpek seven, et yemekten de haz duyuyor. Daha kapsamlı bir politika ile gençler bilinçlenmeli. Ama bu politika solun   yaptığı yanlışlar içinde olmamalı, itici değil insanları bilinçlendirme konusunda empati kurmak ve günümüz sosyal medyasını gençlerin vicdanllarına dokunarak ulaşmalı.

miray-yuzgec

MİRAY YÜZGEÇ                

(Yayıncılık sektöründen emekli.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla aram iyi.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • İnsanlarla eşdeğer olmalıdır.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Sol düşünceye sahibim, bunu düşünmedim.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Değilim.

arslan-karsli

ARSLAN KARSLI  

(Hayata doğa merkezli bakmaya çalışıyor.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla ve diğer canlılarla hep alakalı olmuşumdur. Çocukluğumdan başlayarak bu böyleydi.köpeğim de oldu, kedilerim de… hatta kuşlarım…ve çiçeklerim, ağaçlarım…her biriyle ilgilenirken ayrı birer haz ve sevinçler yaşamışımdır, güzel anılar biriktirmişimdir. Şu an kedi veya köpek barındıracak bir evde oturmuyorum maalesef. Daha doğrusu, uzun süren bir siyasi mapusluktan sonra hayatın bütününe dair çelişkilerimle cebelleşiyorum. Ama hayatımı stabil hale koyup temel ekonomik sorunlarımı da belli oranda çözdükten sonra doğadaki diğer canlı türleriyle daha özel ilgileneceğim

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • “Hayvan hakları” ana başlığı, altı birkaç cümleyle geçiştirilemeyecek denli önemli bir konu bence. Dünyadaki “insan”a dayalı “insan merkezli” her türlü çelişkinin çözülmesi durumunda, insanların genel olarak hayvanları (ve tabii ki doğayı!) kendine tabi bir anlayıştan, hayatı/gezegeni birlikte ve ortak yaşadıkları bir yaşam alanı olarak değerlendirmesi söz konusu olacaktır sanıyorum…

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Ben genel olarak bir “hayvansever”im… ama vejetaryen da değilim. İnsanın da doğadaki diğer bazı memeli türleri gibi (ayılar ve maymunlar ilk aklıma gelenler), hemobur olduklarını düşünüyorum… hayvanın endüstriyel vahşilikle eti sütü vb. gıdalarının da kullanıma sunulmasını doğru bulmuyorum ayrıca. Hayatın diyalektiğini, tüm canlı türlerinin bir birbirlerine olan ihtiyacı temelinde düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Hayata sosyalist bir pencereden bakıyorum ve günümüzde (ve geçmişte de) sosyalist insanların ve hareketlerin “hayvan hakları”na gereken önemi verdiklerini düşünmüyorum… Çünkü, Marksist olsun ya da anarşist olsun, hayata dair çelişkilerin “insan merkezli” ele alınması, hayvanlara ve doğadaki diğer canlılara dair duyarlılığı tali plana çekilmesine neden oluyor…

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Veganlığı vejeteryanlığı hayvan hakları savunucusu olarak ortodoks bir tavır olarak görüyorum.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Et yemenin, örneğin balık yemenin insanların temel gıda gereksinimlerinden olduğunu düşünüyorum

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan hakları hareketini ilgiyle izliyorum ve bu mücadeleyi kıymetli ve saygıdeğer buluyorum.

ufuk-bayraktar

UFUK BAYRAKTAR    

(1981 Antakya doğumlu. Tıp doktoru.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Kendimi bildim bileli sokak hayvanlarıyla haşır neşirimdir. Çocukluğumda çokça yavru köpek ve serçe getirmişliğim vardır eve. Köpekler her defasında kapı dışarı edildi gözyaşlarım eşliğinde, kuşlaraysa bakmama izin verilirdi ama onlar da çok yaşamazdı.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvanların en başta birer ‘birey’ oldukları kabul edilmelidir. İnsanlar için bireysel hak ve özgürlükten ne anlıyorsak, aynısını hayvanlar için de isterim.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Ben kendimi hiçbir zaman ‘hayvansever’ olarak tanımlamadım zira bu tanım daha çok hayvan sevmeyenlerin kullandığı bir benzetmedir. ‘Bazı hayvanların sevilip kollandığı’ fikrine asla katılmıyorum, bu dünyadaki bütün hayvanlar öteleniyorlar, varlık olarak kabul görmüyorlar geniş kitlelerce… Diğer hususa gelecek olursak vahşi doğanın gereği bu; bitkiler ve hayvanlar ekolojik denge içinde birbirlerini yiyebiliyorlar…

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Etiketlerden ve tanımlamalardan hiçbir zaman hoşlanmadım ya da şimdiye dek yapılan bu tür tanımlamaların hiçbiri beni tam olarak anlatmıyor sanırım. Hayvan haklarına değer veren bir siyasi görüşe ise şimdiye dek hiç tanık olmadım. Siyaset yazık ki insan odaklı bir kavram ama insan varlığının devamı için her meseleye geniş görüşle bakmak gerektiğini düşünüyorum. Doğal dengeyi korumaya yönelik olmayan hiçbir hareket sonsuz değildir.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Aslında çok var ama ders verici nitelikte olduğundan bu anımı anlatmak istiyorum : Bir gün Hatay Halk Sağlığı Müdürlüğü önünden geçen bir köpekle oynamaya başladım, ben o esnada 112 istasyonunda nöbetçiydim. Kapıdaki güvenlik bize çok da yaklaşmayarak ‘Hocam köpeği tanımıyorsunuz, dikkatli olun’ diye beni uyardı. ‘Biz onunla tanıştık, kaynaştık merak etme sen’ diye cevap verdim. O da ‘Aman hocam köpek bu, ne yapacağı belli mi olur’ deyince ben de ‘İnsan mı ki bu ne yapacağı belli olmasın’ diye cevap verdim. Sonrasında bir köpek kuyruk sallarsa ona yaklaşıp onunla oynayabileceğini anlattım ama insanların yüzüne gülüp arkandan iş çevirebileceğine dikkatini çektim.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • İnsanların ve hayvanların beslenme şekillerine ve tercihlerine asla müdahalede bulunmadım ve yargılayıp yadırgamadım ama bir dönem kişisel olarak kanlı canlı hayvanları yemeyi kendime yakıştıramadığımdan et yemeyi bırakıp vejetaryen beslendim. Yaklaşık 3 yıl sürdü bu durum, o 3 yıl boyunca kimseye ‘et yemeyin’ demedim ama çok kişiden aksi yönde telkin işittim. Fakat bir koşu esnasından baldır kasımda geniş bir yırtık oluştu ve iyileşmedi uzun süre, doktorumun yoğun tavsiyesi sonrasında et yemeye başlamak zorunda kaldım. İleride vegan olmayı düşünüyordum ama şu an yaşadığım kötü olaydan dolayı vejetaryen beslenmekten dahi çekiniyorum.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Tamamıyla kişisel tercih olarak görüyorum. Beslenme şekli nedeniyle kimse kimseyi aşağılamamalı, yadırgamamalı. Ben vejetaryen iken çok baskı gördüm et yemem için. Aynı şeyi özellikle veganlar da yapıyorlar, insanları zorluyorlar ve yeri gelince hakaret de ediyorlar. Belki kendileri et dahil hiçbir hayvansal ürün tüketmiyor ama kedilere ve köpeklere yedirdikleri etler de ağaçtan toplanmıyor. Kaldı ki bitkiler de birer canlı türü, seslerini duymuyoruz diye onların canlı ve acı çeken varlıklar olduğunu inkar edemeyiz. Daha önce de dediğim gibi; vahşi doğanın gereği olarak bitkiler ve hayvanlar birbirlerini yiyorlar.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Tüm söylemlerime rağmen hâlâ vicdan azabı çekiyorum et yerken…

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan Hakları mücadelesi veren bir örgütün, Anadolu Hayvan Hakları Federasyonu’nun başkanıyım. Bu soruya çok uzun cevap verebilirim ama içeriden biri olarak objektif yorumlamam zor olacak. Sadece şunu dilerdim, bu harekete değer veren herkes keşke hep beraber yürütebilseydik bu mücadeleyi…

seval-bostanci

SEVAL BOSTANCI    

(1960 doğumlu, ev kadını.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla aram ve iletişimim iyi. Evimizde köpeğimiz var.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Bu dünya bizim olduğu kadar onların da dünyası insanlardan daha çok hakları olmalı insanoğlu nankör, hayvanlar öyle mi bir lokma ekmek ve sevgi, doğada özgürce itilip kakılmadan yaşamalılar.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Bu düşüncelerin hiçbirinin hayvanlarla ilgili söylemlerini duymadım varsa bile sadece ağızlarında

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Olmaz mı bir sürü. Hemen aklıma gelen, minicik bir kuzuya biberonla süt içirdim o anki duygum neydi biliyor musun?Kkendi çocuklarımdan birini emziriyorum zannettim, başladım ağlamaya.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Çocukluktan beri zaten hiç sevmezdim annem tabağa doldurdukça ben kuzenimin tabağına koyardım, bu yüzden yıllarca anemi hastalığı çektim bir gün Pelin kucağında Maylomuzla geldi dünyamız değişti

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Kişiye göre değiştiğini düşünüyorum bizimkiler de hayvanları çok seviyorlar ama et Yemekten de vazgeçmiyorlar.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Evet çok rahatsız oluyorum hep aklıma o masum gözleri geliyor

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • İlgimi çekiyor izliyorum en çok da şu barınaklar içimi acıtıyor.

levent-emre-cicek

LEVENT EMRE ÇİÇEK  

(Avukat.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • İyidir, her zaman hayvanım olmuştur.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Evet. Hayvan hakkı değil, canlı hakkı diye genel bir bakış açısına sahibim.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Bu konuda canlı hakları olarak genel bir bakış açısına sahibim.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Hiçbir düşünce bunu yeterli derecede savunmuyor.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Evcil hayvanımın ölümü.

hasan-cevad-ozdil

HASAN CEVAD ÖZDİL        

(Heybeliadalı, 65 yaşında, İTÜ, emekli.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Fena değil, çocuklukta birçok tavuk, ördek ve iki koyunun olduğu bir bahçede hayatımın ilk 10 yılını yaşadım. Şu anda evde 5 bahçede 10+ civarında kedi var.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan haklarının insan haklarıyla aynı olması gerekir.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Kendimi hayvansever olarak görsem de bunu yerine getiremiyorum. Sütünden yumurtasından faydalanma meselesini ise, endüstriyel üretim olmadıkça bir aile fertlerinin birbirlerine yaptıkları katkı olarak değerlendiriyorum.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Komünistim. Hayvan ve bitki haklarına yeterince yer vermediğini düşünüyorum. Nedeni insan merkezli toplumsal bir sistem öngörmesidir. Tabiat merkezli bir toplumsal tasavvuru olması lazım.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Hayatımın ilk on yılındaki Karagöz adını verdiğim kuzumun, 2 yaşında bir koyunken bağlı olduğu ipe dolanarak boğulması ile elimde ölen kedilerimden çok ama çok etkilendim ve etkilenmeye devam ediyorum.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu? Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Hiçbirisi değilim. Çok az et yiyorum. Belki bırakırım, bilmiyorum.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Doğru olduğunu düşünüyorum. Hayvan hakları ideolojik bir meseledir. Yukarıda değindiğim gibi, tabiattaki her varlığın insan kadar değeri vardır. Toplumsal tasavvur, bunun tamamını gözönüne alarak yapılmalıdır.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Et yemekten rahatsız oluyorum. Fakat bazı hastalıklarım dolayısıyla doktorun ve eşimin baskısıyla limitte yiyorum. Yukarıda söz ettiğim gibi belki de ölmeden bırakırım.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan hakları mücadelesini izlemeye çalışıyorum. Genel olarak hala insan merkezli bir mücadele verildiğini, bunun ideolojik olarak yetersiz olduğunu görüyorum.

ozlem-aytek

ÖZLEM AYTEK    

(Yazar. 1969 İstanbul doğumlu. İki kız çocuğu var. Heybeliada’da yaşıyor.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlara sonsuz bir sevgiyle bağlıyım. Şu anda evimde 1 yaşında bir köpeğimiz  ve  9 yaşında bir de kedimiz var.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan haklarının detaylandırılmasını, gerçek hayatta uygulanmasını ve denetlenmesini istiyorum. Tanınmış mevcut hakları, uygulamada ne yazık ki yok. Örneğin toplu taşıma araçlarına, tanınmış hak olduğu halde bir petle binemiyorsun. Hayvanların çektiği acılardan, ölümünden sorumlu olanlar hakkında caydırıcı cezaların olmasını istiyorum. Sokaktaki hayvanlar kadar evlerdeki hayvanlar da acı çekiyor. Canı her isteyen bir evcil hayvan sahiplenebiliyor. Bir eşya gibi satın da alınabiliyorlar. Oysa bu da annelik babalık gibi bir eğitim gerektiriyor. Her hayvanın ihtiyaç duyduğu yaşam koşulları farklı. Artıklarla, yağlı, küflü yiyeceklerle, bozuk sütlerle besliyorlar hayvanları. Yanlış bakım sonucu evlerde ölen bir çok hayvan var. Su koymayı unuttukları için ölen kafes kuşlarının sayısı kaçtır acaba? Bir yiyeceğin tarihi geçmişse onu evdeki, sokaktaki hayvanlara layık görüyorlar. Maddelemek gerekirse:
  • Hayvan hakları konusunda toplum bilinçlendirilmeli. Toplu taşıma aracı sürücüsü bir petin araca binme hakkı olduğunu bilmeli.
  • Hayvanlara zarar verenlere caydırıcı cezalar verilmeli.
  • Hayvanların da insanlar gibi tek bir yaşam hakkına sahip olduğu bilinci henüz çocukken öğretilmeli. İkinci sınıf bir canlı olmadığı konusunda herkes bilinçlendirilmeli.
  • Hayvanlara tanınmış hakların uygulamaya geçmesi, takibinin yapılması ve denetlenmesi, uymayanlara gerekli cezaların verilmesi
  • Evlerde yaşayan petler için devletin bir takip kurumu olmalı. Yaşam koşulları, beslenmeleri, düzenli aralıklarla sağlık kontrollerinin yapılıp yapılmadığı, ortadan kaybolduklarında bunun nasıl olduğunun araştırılması ya da tıpkı insanlar gibi onların başlarına da kötü bir şey geldiğinde hesabının sorulması (biraz hayal gibi olsa da bence gerekli) Kedilerin ya da diğer evcil hayvanların evdeki çocuğun oyuncağı olmadığı bilinci yerleşmeli.
  • Evdeki hayvanlara eğitim ve disiplin verme adına, sahiplenmiş kişinin kendisini sahiplendiği hayvanın tanrısı gibi görüp bilinç ve bilgiden yoksun olduğu halde yaptığı uygulamaları ben işkence olarak kabul ediyorum. Pati vermeyi öğrenmesi için sınırsız tokat yiyen, kendi istediğini yapmadığı için hayvanı aç bırakan ve istediği şeyi yapana kadar yiyecek vermeyen kişileri görüyoruz, duyuyoruz. Bu nasıl önlenecek bilmiyorum ama evde hayvan beslemenin ciddi bir iş olduğu, bir canın emanet olarak alındığı bilinci ve sorumluluğunun benimsenmesinin ana sınıfından başlamak üzere eğitiminin verilmesi çok önemli. Kendini psikiyatrist, psikolog, hayvan eğiticisi ve hayvanın tanrısı olarak görüp egolarını hayvan üzerinde tatmin etmeye çalışanların ellerindeki hayvanlar alınmalı. (Bunu genellikle hayatta hiç bir olguyu ve kişiyi yönetememiş, hiçbir platformda söz ve yetki sahibi olamamış kişiler yapıyor.)
  • Halkın, sokak hayvanlarına doğru yiyecekleri doğru bir şekilde vermesi için belediyelerin bununla ilgili bilgi içeren yayınlar hazırlayıp sokaklara asması, kitapçık olarak halka dağıtması. Gazete ve dergilerde bununla ilgili sayfaların olması.
  • Belediyelerin sokak hayvanları için bütçe ayırması, onlara yiyecek dağıtması, sağlık kontrollerini yapması, üremelerinin engellemesi ve yaşayanların da en kaliteli şekilde bakılmasını sağlaması. Hayvanı bulunduğu ve alıştığı sokaktan almaması, ölene kadar ona orada en iyi şekilde bakması.
  • Daha maddelenecek çok şey vardır elbette. Çok uzun olmaması adına bu kadarını yazdım.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Diğerhayvanları sevip korurken, etinden, sütünden yararlanılan hayvanların kesilip yenmesini üzücü buluyorum. Bunun adaletsiz olduğuna inanıyorum. Bunun yanında sağlıklı kalabilmek için insanların et,süt gibi protein kaynakları tüketmeleri gerektiği daha küçük yaşlarda bizlere öğretildi. Bunun yanında gerçek doğru beslenmenin ne olduğu konusunda toplumdaki çoğunluk gibi ben de bilgi sahibi değilim. Hayvanların da beslenebilmek için birbirlerini yedikleri bir gerçek. Süt, yumurta gibi ürünlerin yenmesinin doğal olduğuna inanıyorum. Eğer et, süt tüketmemiz gerekiyorsa da, Hayvanların kesimhanelerde acımasızca itilip dövülerek kesilmelerini, diri diri öğütücülere atılmasını vahşice buluyorum. İnsanın ne denli vahşi olabileceğini kesimhanelerden yansıyan görüntülerde üzülerek izliyoruz. En azından onlara herkesin bir teşekkür ve saygı borcu olduğunu düşünüyorum. Et, süt tüketmeyen bir çocuğun sağlıklı büyüyüp büyüyemeyeceği hakkında bilgim yok.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Ekolojist bir düşünceye sahibim. İnsanın doğadaki hiçbir varlıktan üstün olmadığını düşünüyorum. Her varlığın kendine özgü üstün yanları ve önemi olduğuna inanıyor, doğaya ve tüm canlılara ayrıca saygı duyuyorum. Yazdığım kitaplarda bu konuya geniş yer vererek kendi payıma düşeni yapmaya çalışıyorum.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • İlk evcil hayvanım 5 yaşımdayken babamın bir fabrikadan kobay olmaktan kurtardığı beyaz bir tavşandı. Geldiğinde çok küçüktü ve iki senede dev bir tavşana dönüşmüştü. Ne yazık ki komşular şikayette bulunduğu için bahçesi ve kümesi olan bir tanıdığımızın evine yolladılar. Tavşanımın gidişiyle, o çocuk yüreğimde duyduğum büyük acının tarifi yoktur. İki ay boyunca bitmez tükenmez yalvarmalarım sonucunda ailem tavşanımı görmem için beni o tanıdığımızın evine götürdüler. Heyecanla bahçedeki kümese koştum. Tavşanım orada yoktu. Ona ne olduğunu bana söylemediler. Babam biraz sinirliydi. Tavşan kaçmış, dedi bana. Ormana, ailesinin yanına gitmiş dedi. O zaman buna inanmıştım, kendim için üzülsem de tavşanım için mutluydum. Ama büyüdüğümde gerçeğin farklı olduğun anladım. Bu tanıdıklar sözünde durmamış tavşanıma iyi bakmamışlardı. Etini daha lezzetli bulmuş, vahşi iştahlarını küçük bir çocuğun emanetinden ve sevgisinden üstün tutmuşlardı. Ailem, o aileyle bir daha hiç görüşmedi. Ben bir yetişkin olana kadar akvaryumdaki balıklar dışında hiç  evcil hayvanım olmadı. Ne kadar istesem de ailem almadı. Tavşanımın üzüntüsünü hiçbirimiz unutamamıştık. Ne zaman bir kedi ya da köpek istesem, babam komşuların yine şikayet edeceğini, belediye görevlilerinin yine geleceğini ve beslediğimiz hayvanın sonunun yine tavşan gibi olacağını söylerdi.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Vejetaryen/vegan olanlara farklı canlılara duydukları derin sevgi nedeniyle yaptıkları fedakarlıklardan dolayı büyük saygı duyuyorum. Onları, hayvanseverliğin en gerçek hali olarak görüyorum. Bu uğurda sağlığını kaybetmeyi göze alanlar bile var. Bunun daha çok vicdani bir seçim olduğuna inanıyorum. Gerçekten etik buluyorum.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Vejetaryen değilim, sebze ve meyve, baklagil tüketemeyen bir kişi olarak pek fazla seçeneğim yok. 30 yaşından sonraki dönemde et yemekten de rahatsız olmaya başladım. Mezbahalarda vahşice kesilen hayvanları görünce özelikle de. Çözüm olarak eti en az şekilde tüketiyorum. Proteini daha çok süt, yumurta gibi ürünlerden almaya çalışıyorum. Bu üretimin de hiç sağlıklı yapılmadığını düşündüğüm için hayvansal ürünleri en az tüketmeye çalışıyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan hakları mücadelesi ilgimi çekiyor. Evcil, yabani, vahşi tüm hayvanların yaşam standartlarının kalitesinin korunması en büyük dileğim. Bununla ilgili yapılan çalışmaları takip ediyorum. Hayvanları sevmeyen ve kötü davranan insanlara saygı duymadığımı da söylemek durumundayım. Hayvan hakları mücadelesi yapanların sayısını ve olanaklarını yetersiz buluyorum. Toplum da bilinçlenip bu mücadeleye katılırsa güzel sonuçlar olacağına inanıyorum. Örneğin su faturalarına hayvanların yararına 1 TL eklenirse hiçbirimiz yoksullaşmayız. Fakat bu 1 TL tüm ülkeden toplandığında, hayvanlar için güzel işler yapacak bir bütçe oluşur. En azından beş sene uygulansa içler acıtan barınak görüntüleri ortadan kalkabilir. Bu bütçeyle hayvanların ihtiyaçları en iyi şekilde karşılanabilir. Devletin gerçekten bu işlere gönül vermiş insanlardan oluşan bir kurumu olsa, ya da bir dernek, ya da bir vakıf.  Gerçek amaçlar, gerçek uygulama, gerçek denetim yapılsa… Bu ülke, hayvanlar için çok mutlu bir yer olsa…

isimsiz

İSİMSİZ                  

(İngilizce öğretmeni, idareci. Evli, bir kedisi var.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Çocuklardan sonra anlaştığım tek canlı türü herhalde. Çocukluğumda haftalık periyodlarla ölen civcivlerimin yarattığı travmayı saymazsak, en aşırı uç olarak görülebilecek yılan dahil hayvanların çoğunu besleme ya da onların çoğuyla uzunca vakit geçirme şansım oldu. (Arka balkonu komple toprakla doldurup tavşan beslemişliğim ve anneden dayak yemişiliğim vardır.) (Not:Tavşan balkondan atlamıştı, bulamadım. Köpeğim bulablir düşüncesiyle köpekle aramaya çıktım. Köpek buldu ama tavşanımı hunharca yedi, bu da başka bir travmam. Yaş sekiz.)

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Olaya canlı hakları olarak bakıyorum. ( Evet bitkiler de dahil.) Anız yakıldığında dahi yüreğim sızlar. Hem fauna hem de habitat için. Kısırlaştırma operasyonlarına ağırlık verilmeli. Derslere canlıları koruma bilinci müfredat olarak girmeli. Cezalar caydırıcı olmalı. Seri üretimdeki entegre tesislerin koşulları iyileştirilmeli.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • İkiyüzlüyüm, etsiz yaşayamam. Bu paradoksu “doğal denge, doğal seleksiyon, insan evriminin hayvan ürünleri tüketme zorunluluğu ile yürüdüğü inancı, besin zinciri” gibi kendimce rasyonel nedenlerle bastırmaya çalışıyorum.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • (İslamcı değilim, Müslümanım) “Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semâda bulunanlar da size rahmet etsinler. Rahim (akrabalık bağı) Rahmân’dan bir bağdır. Kim bunu korursa Allah onunla (rahmet bağı) kurar, kim de koparırsa, Allah da ondan (rahmet bağını) koparır.” (Ebû Dâvûd, Edeb 58; Tirmizî, Birr 16)

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • İkinci soruda bahsetmiştim. Bir daha hatırlamak istemiyorum. Yeseydi keşke boğdu attı.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Kesinlikle ama kesinlikle bu yaşam tarzını benimseyen insanlara inanılmaz saygım var. İmreniyorum da diyebilirim. Hayvan haklarını savunan insanlar her daim olmalı, hatta daha da çoğalmalı.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Düşündüm, denemedim. 50 çeşit et tarifi biliyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  •  Türkiye’deki her türlü azınlığın ( LGBT, etnik gruplar, ideolojiler, feministler (benim için feminazidir) vs çoğu zaman eylem ve söylevlerinin karşı tarafı faşizmle suçlarken alt metinlerinde daha da faşist ifadeler içerdiğine çoğu zaman şahit oldum.  Heteroseksüel hakkı nasıl olmuyorsa, eşcinsel hakkı diye de bir şey olmamalı bence. Evet bahsettiğim şey insan hakkı. Bu grupların şu ya da bu şekilde konuşabilme imkanları var. Ama hayvanlar için böyle bir durum yok. Bu durumda onların sesi biz olmak zorundayız. Çabaların çoğunu doğru bulmakla birlikte, “ben hayvanları daha çok seviyorum, siz benim kadar sevemezsiniz bu yüzden hepiniz ölün” tavrındaki hayvanseverler mide bulandırıcı geliyor bana. (Keşke hepimiz ölsek her yerde otlar çıksa hayvanlar mutlu mutlu yaşasa düşüncesi benim de ütopyamdır.)

cemil-aksu

CEMİL AKSU

(1977 doğumlu. Kamu Yönetimi okudu. İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde felsefe bölümünde yüksek lisans yaptı. Siyasi nedenlerden dolayı 8 yıl hapiste kaldı. 2005’ten beri Artvin        Hopa’da yaşıyor. Felsefe, tarih, yerel tarih ve kültür çalışmaları yapıyor.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • İyi sayılır. Çocukluğum köyde geçtiği için hayvanlarla iç içe idi. Ama tabi evcil hayvanlar. Kedi, köpek, kümes hayvanları, küçük ve büyük baş hayvanları. Çocukluk anılarımda elbette bolca çobanlık hikayeleri var. Bu çobanlık hikayelerinin birkaçı hayvanlara eziyet ettiğim anlara da dair. Ama bunlar taşra öykülerinde olduğu gibi eğlence amacıyla yapılan eziyetlerden değildir. Şimdi kaldığım evde kedi veya köpek yok. Bakacak durumumuz yok. Köyde ise hâlâ kedilerimiz var, ama artık köpek yok. Diğer hayvanlar da.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • İnsan merkezli zihniyet dünyası her şeyi yiyip yok ediyor. Doğadaki bütün varlıkların varolma, varlığını sürdürme hakkı var elbette. Bu doğadaki doğal beslenme döngüsünce sürdürülmesi gerekir. İnsan türünün beslenme ihtiyacından kat be kat uzaklaşmış endüstri hayvan ve bitki katliamına neden oluyor. Aynı zamanda insanlar arasında yarattığı sınıfsal, ulusal, cinsel vb. eşitsizliklerle her şeyi kendi canlı varlığı için araçsallaştırmayı ilke edinen öznellikler de –homo ekonomicus- üretiyor. Ve bu insan türü belli tüketim kalıplarını gerçekleştirmek üzere hayvanlara ve doğaya saldırıyor. Hayvan hakları, bu insan türünün varlığına karşı hayvanların yaşam alanlarını ve yaşama imkanlarının hukuk, devlet vb. aracılığıyla korunabildiği kadar korunması açısından elbette gerekli. Fakat bu endüstri çağında bu “haklar”ın gerçek bir etki yapması bana göre imkansız.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Bu konuda ben de çelişkideyim. Et, süt, yumurta benim de soframda oluyor. Veganların eleştirilerini biliyorum. İnsanların hem kuzularla fotoğraf çekip sosyal ortamlarda paylaşıp hem de kuzu kebabı, döneri vb yemek için müthiş hevesli olması… Et ile kuzu’yu bir arada düşünmemeyi tercih ediyoruz. Bir taraftan endüstriyel et vb. üretiminin yanlış ve derhal son bulması gerektiğini düşünüyorum. Diğer taraftan en ucuz besin maddelerinden biri olduğu için haftada belki de iki üç kez tavuk eti alıyorum. Fakat besin zincirimiz tamamen endüstriyel hale geldi. Bitkiler de sera ürünü. Bu noktada sadece endüstriyel üretime (yani insanların gerçek ihtiyaçlarını değil de, farazi bir piyasanın ihtiyaçlarını esas alan üretim) mi karşı çıkmak lazım, yoksa bütün hayvansal ürünlere perhiz mi uygulamalı konusunda kararsızım. Veganların hayvanlar ile bitkiler arasında nasıl ayrım (canlı-cansız, vb.) yaptığını bilmiyorum. Bunu araştırma şansım olmadı.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Kendimi komünist, ekolojist olarak tanımlamaya çalışıyorum. Solun, genel bir kapitalizm karşıtlığı ve her türlü sorunu “devrimden sonra” çözme vaadini esas alması,  bugün ve şimdi yapılması gereken şeyler konusuna ilgilenmesini engellediğini düşünüyorum. Bu nedenle, ekoloji, hayvan hakları gibi konular ancak büyük boyutlarda bir olay olduğunda solun gündemine girebiliyor. Türkiye’deki çevre hareketinin de gerçek bir ekolojist felsefeyle mayalanmadığı için sorunlara bütünsel bir ekoloji penceresinden bakma durumundan oldukça uzak buluyorum. Türkiye’de ekolojistler olduğunu düşünüyorum ama bir ekoloji hareketi olduğunu düşünmüyorum. Bir yerde orman katliamına karşı direnenler kurban bayramında mangal keyfi yapabiliyor.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • İyi ve kötü birçok anım var. En kötüsünü ve sonuncusunu aktarayım. 5-6 yıl önce annem-babam kurban bayramında aldıkları koyun kesildikten sonra gebe olduğu anlaşıldı. Ötekiler rahim torbasındaki cenini teşhir etmesinler diye ben alıp doğaya bıraktım. Cenini avcumda taşırken sırt kemiklerini hissettim ve oğlumun sırt kemiklerini elliyormuşum gibi oldum. Annem babam bu olaydan sonra kurban kesmekten vazgeçtiler. Ben de kuzu eti falan yememeye dikkat ediyorum. (Ama maalesef et yemeye devam ediyorum)

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Vejeteryan/vegan değilim. Beslenme kültürümü değiştirmek konusunu düşünüyorum ama bir karar verecek kadar değil.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Vicdani mi etik mi, bilemiyorum, kararsızım. Ama en azından endüstriyel can pazarına karşı bireysel bir tavır alma olarak bile değerli bir davranış. Elbette ki, yetmez. Kapitalizmin tamamıyla yok edilmesi için çalışmayan bir vegan, sadece vegan beslenme pazarının bir tüketicisi olmaktan kaçamayacaktır. Bir organik, ekolojik tarım kapitalizmi mümkün mü, sermaye ekolojik tarımı da endüstriyel hale getirerek diğer –gdo’lu, ilaçlı tarımı vb- bırakır mı? Bu mümkünse bile bildiğimiz kapitalizmin bu aşamaya gelene kadar doğanın alacağı halin bugünkünden de kara bir tablo olacağı daha kesin.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Vejetaryen/veganlığı düşünüyorum ama beceremeyeceğimi sanıyorum. Fırsat buldukça etli yemek yiyorum. Kurban kesmiyoruz, ama kurban eti yiyorum. Çelişkide hissediyorum kendimi. Ama yeterli beslenme açısından ara sıra et yeme gereği hissediyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Evet, hayvan hakları mücadelesini takip ediyorum. Ama çok yakından takip ettiğimi, diğer konular kadar bu konuda okuyup araştırdığımı söyleyemem. Dolayısıyla haklarında bir değerlendirme yapacak kadar bilgim yok. Fakat genel olarak Türkiye’de tek bir konuya odaklı mücadele edenlerin birbirleri arasındaki ağların zayıf olduğunu, dolayısıyla birbirlerinden öğrenme, birbirlerini besleme açısından geri olduklarını düşünüyorum. Kendimi yukarıda ekolojist olarak tanıtmayı tercih ettim ama şimdi görülüyor ki, ekolojinin temel bileşeni hayvanların yaşamı ile alakalı mücadele konusunda iki çift söz söyleyecek kadar bilgiden mahrumum. Yani gerçekte benim ekolojistim sözüm oldukça eksik.

eda-gureli

EDA GÜRELİ  

(33 yaşında, üniversite mezunu ve halı tasarımcısı. İki çocuğu var, büyük 4.5 yaşında sarman Portiş, küçük kendi doğurduğu, yakında 2 olacak Defne.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Canlıları çok seviyorum. Küçükken karınca yuvalarına küp şeker bıraktığım için mahallenin çocukları dışlamışlardı beni L ve ben o mahallenin çocuklarını ağaçtaki yavru kuşu sapanla vurdukları için dövmüştüm. Aileleri eve şikayete gelmişti. Serseriler… Evde tatlı bi sarman kedimiz ve 20-25 cm civarında bir kırmızı yanaklı su kaplumbağamız var.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvanların canı da insanların canı kadar önemli. İnsan öldürmenin darp etmenin tecavüz etmenin cezası neyse hayvanlar için de birebir aynı cezalar uygulanmalı. Doğal ortamlarını ellerinden aldığımız canların yaşamlarının sürdürülebilirliği adına tedbirler alınmalı.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Çok üzülüp çok düşündüğüm bir konu maalesef. En katlanamadığım endüstriyel hayvancılık. Güneş ışığı görmeden yitip giden canlar. Fakat nasıl bir tezat ki kızım ayda ortalama 20 öğün hayvansal protein tüketiyor.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • 13 yaşındaki tekir kızımın maalesef meme kanseri olarak kötü bir şekilde aramızdan ayrılması. İnanamıyorum ama yaklaşık 10 yıl olmak üzere.. bir de o mahalledeki çocukların o yuvadaki yavru kuşları öldürmesi. Aslında onlarca iyi kötü anım var. Bunlar tazeliğini koruyanlar

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Saygı duyuyorum. Destekliyorum fakat hayvan hakları için tabii ki yeterli değil.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Denemedim, hayvansal ürünleri tüketiyorum. Kek yaparken yumurta da kullanıyorum köfte de yiyorum . çiğ ete bakamam hele balığa hiç bakamam. Çiğ halde görmüşsem asla

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

Hayvan hakları konusu devlet eliyle düzeltilmesi gereken bir konu. Sivil toplum yetersiz kalıyor. Ailelerin çocuklarına küçük yaşta hayvanara saygı duymayı öğretmesi gerekiyor. Zavallı güvercinler mama kapma yarışındayken onların üzerine koşarak korkutan çocuklarının videolarını çekmek yerine bunun doğru olmadığını anlatmalılar. Anlatmalıyız. Merhamet ve vicdan diliyorum herkese..

gunay-usta

GÜNAY USTA

(1969 doğumlu, Artvinli. İzmit’te büyüdü. İTÜ Elektronik mezunu. Üniversitede aktif solculuk yaptı, bir süre cezaevinde de kaldı. 2002 yılından beri Danimarka’da yaşıyor. Evli, 7 yaşında bir oğlu var.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla aram genel olarak iyi, ama hayatımda maalesef fazla hayvan yok. Evimde, etrafımda kişisel ilişki kurduğum bir hayvan bulunmuyor.  Hayvanlarla ilgili çocukluk anılarımın neredeyse tamamı, yaz tatillerimizi geçirdiğimiz anne ve babamın köyündeki hayvanlarla ilgili. Orada evinde kaldığımız amcamların, dayımların ve tüm komşularının öküzleri ve inekleri vardı, bizimle iç içe yaşıyorlardı (örneğin amcamın evinin alt katı ahırdı, benim yattığım odanın tam altında hayvanlar yatıyordu), hepsinin birer ismi vardı, onlarla vakit geçirmek, onları otlatmak, onlarla oynamak, bazen onları çalıştırmak vs bütün yaz boyunca günümüzü dolduran işlerdendi. Her biri ile de, diğer tüm çocuklar gibi ismini de bilerek kişisel bir ilişki kurmuş olurdum. Köpeklerden korkardım, zamanla korktuğumu belli etmemenin önemli olduğunu öğrendim, ama onlarla ilişkim hep mesafeli idi. Kedileri de ilginç ve sevimli buluyordum ama pek öyle merkezi bir yer işgal etmezlerdi hayatımızda. Fare avlamakla görevli zararsız hayvanlardı daha çok köyde. Artvin’de yaşadığımız eve sokakta bulduğum bir yavru kediyi getirmiştim bir gün, evde bakalım diye. Annem kızdı, “evde kedi falan bakamayız, bir de onun işiyle uğraşamam” diye. Çok üzülmüştüm. Yıllar sonra üniversite öğrencisi olarak eve çıktığımda kedim oldu, içimdeki kedi “ukdesi” o zaman tatmin oldu. Danimarka’ya taşınana aradaki zorunlu bir aralık dışında hep kedim oldu ve kedilerim hayatımda çok önemli yer kapladı. Danimarka’ya taşındığımdan bu yana evimde, hayatımda bir hayvan olmadı. (Sık sık ziyaret ettiğimiz, eşimin anne babasının köpekleri hariç.
  • Tabii şunları da belirtmeliyim:
  • Çocuklar hayvanlara karşı gaddar olabiliyorlar. Sapanla kuş avlamak, kedilerin kuyruğuna teneke bağlamak vs çocukluğumda çok rastladığım davranışlardı. Ben bu tip şeyleri hiç yapmadım. Annem ve babam, hayvanlardan hep çok sevgi ile bahseder, onların da can taşıdığını hep vurgularlardı. Bu mesajlar hep “günah” korkusu ile beraber verilirdi bir yandan ama hayvanlara karşı merhamet duygumun temelinin anne ve babamın hayvanlarla kurduğu ilişki olduğunu düşünüyorum.
  • Yine de bütünüyle günahsız değilim. Bir kez köydeki çocuklarla birlikte bulduğumuz bir kirpiyle oynarken, oyun çığrından çıktı, bir lince dönüştü ve hayvancağız sıkıştığı bir kovukta üstüne düşen taşın altında ezilerek öldü
  • Bir başka kez de solucanların üzerine tuz ektiğimizde nasıl deri değiştirdiklerini gösteren bir abinin gazına gelip bir solucanı üzerine tuz eke eke öldürmüştük.
  • Köyde iç içe yaşadığımız hayvanlar dışında, yakında yaşamakta olan hayvanların varlıkları da bilincimin bir köşesinde önemli yer edinmiştir. Kurtlar, ayılar, domuzlar ve porsuklar, hiç karşı karşıya gelmesem de izlerini gördüğüm, haklarında çok şey duyduğum, bu anlamda varlıklarını hep hissettiğim ve vahşi hayata saygı duymamı ve onu ciddiye almamı sağlayan hayvanlardı. Amcamın evinin balkonunda, hemen evin yanındaki tarlanın ortasına uzanan ve uzunda bir korkuluk ve kocaman bir çıngırak olan bir telli düzenek vardı. Akşamları belirli aralıklarla balkona çıkıp o tele asılmak ve tarladan gelen çıngırak sesini duymak en büyük zevklerimdendi. Böylece tarlaya dalmaya niyetlenen ayıları, domuzları korkutuyordum.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Bu konuda derli toplu bir liste yapacak kadar düşünmüş değilim ama ilk aklıma gelenleri sıralarsam; asgari yaşam koşullarının standardlarının belirlenmesi, yaşama alanlarının temel ihtiyaçlarını koruyacak şekilde korunması, seyahat sırasında eziyet görmelerinin engellenmesi, dövüşmeye zorlanmamaları, sokağa atılmalarının, zevk için öldürülmelerinin engellenmesi gibi başlıklarda hakları olmalıdır.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Kendimi hayvansever olarak görüyorum. Bahsettiğin durumu da elbette problemli buluyorum. Ama bu üzerinde sonradan düşünmeye başladığım bir konu. Çocukluğumda içinde büyüdüğüm ortamda insanların hayvanlarla kurduğu ilişki bu şekilde tanımlanamaz. Bazıları sevilip, kollanıp diğerleri ile sadece faydaya dair bir ilişki kuruluyor değildi. İnsanlar, köyde iç içe yaşadığımız hayvanların hepsinden faydalanıyorlardı, tüm hayvanların insanlar için bir işlevi vardı, hiç bir hayvan sadece beslenmiş olmak için, sevimli, tatlı olduğu için beslenip kollanıyor değildi.  Kimisi süt, kimisi yumurta, kimisi et, kimisi yün veriyordu, kimisi yük taşıyor, kimisi tarla sürüp, boyunduruk çekiyordu, kimisi fareleri yakalıyor, kimisi de evi ya da sürüyü koruyordu. Bu anlamda hayvanlar arasında bir “ayrımcılık” yoktu. Bu “bilinçle” büyüdüğüm için bakışımın da temelde böyle şekillenmiş  olduğunu söyleyebiliriz. Ama elbette bu tarif ettiğim ilişki, merkezinde insan olan, tüm hayvanların değişik şekillerde insana hizmet etmek ve fayda sağlamak üzerinden işlev sahibi oldukları bir ilişkiydi. Bu da elbette sorun edilmesi  gereken bir ilişki türü.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Solcuyum, kendimi sosyalist olarak tanımlıyorum. Hayvan hakları sosyalist düşüncenin yeni yeni sorun etmeye başladığı bir alan. Bunun temel nedeni de sanırım, çağdaşı diğer ideolojiler gibi sosyalizmin de “insan merkezli” bir ideoloji olması, sorun ettiği şeylerin insanlara ve insanların oluşturduğu topluma dair sorular olması hatta onunla sınırlı olması.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Beni en çok etkilemiş olan anılarım sanıyorum kurban kesme anlarına dair olanlardır. Anne ve babamın dini inançları güçlü idi. “Laik” bir yaşam tarzları vardı, CHP’ye oy verirlerdi ama kurban kesmeyi ihmal etmezlerdi. Babam da, çocukluğunda gerektiğinde hayvan kesmeyi öğrenmiş olduğu için kurbanlarını hep kendi keserdi. Bu bazen bir koyun, bazen bir koç bazen de başkalarıyla ortak kestiği bir dana olabilirdi.
  • Kurban kesme çok karmaşık bir ritüeldi ve beni çok etkilemiştir. Öncelikle kurban edilecek hayvan birkaç günlüğüne hayatımıza girerdi ve babam da annem de ona büyük bir saygıyla davranırlardı. Ondan “mübarek hayvan” diye bahsederler, adeta seçilmiş, belli bir kutsallığı olan biri gibi davranırlar, ona iyi davranmamı, onu iyi beslememi, onunla oynamamı vs özellikle tembih ederlerdi.
  • Kurbanın kesilmesi de zaten ayrı bir törendi. Gözlerine bir bez bağlanır, dualar eşliğinde bir çeşit bir ayin eşliğinde yapılırdı her şey. Babam bütün  ayrıntılara dikkat eder ve olaya bir kutsallık, bir yücelik örtüsü örtmeyi başarırdı.
  • Bu nedenle olacak, bu kurban törenleri beni hiç rahatsız etmedi çocukluğum boyunca. Bu, o hayvanın işlevi ya da ona düşmüş olan roldü ve babam da bunun gereğini, hayvana saygıda kusur etmeden yapıyordu. Hatta kesildikten sonra, etini yerken biler hayvandan sevgi ile bahsedilidi, “mübareğin nasıl bereketli eti olduğuna” değinilirdi. İhtiyaçlı konu komşuya giden etlerden bahsederken de “mübareğin” onları da sevindirdiği vurgulanırdı falan…
  • Birkaç günlüğüne birlikte olduğum, beslediğim, sevdiğim hayvanın boğazının kesilmesi bu sebeplerle beni rahatsız etmiyordu. Ama elbette sonuçta  her yıl tekrar tekrar şahit olduğum şey bir öldürme işlemiydi. Kurbanlık hayvanın, neler döndüğünü anladığında nasıl karşı koyduğunu, nasıl bağırdığını, bağlanmamış olan tek bacağının nasıl çırpındığını, boğazından nasıl kan fışkırdığını, boğazı kesildikten sonra bile, vücudunun değişik yerlerinin nasıl dakikalarca ürperdiğini, sonra nasıl yavaş yavaş soğuduğunu yakından izlemiş oluyordum. Bu görüntüler beynime kazınmış durumda.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Vejetaryen ya da vegan değilim. Ama et tüketimimi elimden geldiğince azaltmaya çalışıyorum. Dışarıda yemek yiyeceğim zaman fırsatım varsa vejetaryen yemeyi tercih ediyorum. Bunda temel sebep, endüstriyel et üretiminden duyduğum rahatsızlık.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Saygı duyuyorum, bu gidişle bir noktada ben de bir gün bütünüyle vejetaryen besleniyor duruma gelebilirim. Bu tercihi yapan kişi için çıkış noktası farklılık gösterebilir ama sonuçta bu etik bir tercih. Bu yeterli değil. Hayvanlarla ilgili tartışılması gereken tek şey onları yemek ya da yememek değil. Hayvanların yaşama koşulları ve doğal ortamlarının korunması başta olmak üzere çok sayıda başka tartışma başlıkları var sorun edilmesi gereken. Kendi başına hayvan haklarının bir ideoloji ya da bir politika olduğunu söylemek doğru olur mu emin değilim. Genel olarak ekoloji ve doğaya dair duyarlılığın, artmasını ve daha çok konuşulmasını umduğum veçhelerinden biri olarak görüyorum

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Yukarıda bunun cevabını vermeye çalıştım. Et yemekten giderek daha fazla rahatsız oluyorum ve et tüketimim de buna paralel olarak azalıyor. Özellikle endüstriyel et üretimi beni rahatsız ediyor. Beni asıl rahatsız eden; hayvanlarla gerçek temasın ortadan kalkması,  hayvan öldürme ve parçalamanın fabrikasyon bir işlem haline gelmesi. Örneğin mezbahalarla ilgili videolar bu rahatsızlığımın önemli kaynaklarından biri.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru, yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • İlgimi çekiyor, önemli buluyorum ama çok yakından izleyebildiğimi söyleyemeyeceğim. O yüzden yanlış ya da eksik bir nokta belirtemeyeceğim.

evrengul

EVRENGÜL PARLAR

(İstanbul’da yaşıyor. Görsel sanatlar alanında çalışıyor.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanları severim. Küçük bir kasaba’da büyüdüğüm için onlarla arkadaşlığım, dünyalarına ilişkin şahitliğim çok olmuştur. İç içe büyüdüm diyebilirim. Bahçede hep köpeğim, kedim oldu. Üniversite için İstanbul’a geldiğimde de evde köpeğim oldu 19 yıl birlikte yaşadık. Onu kaybettikten sonra da sorumluluk nedeniyle sahiplenmedim. Ama emekliliğimde mutlaka bir yol arkadaşı edineceğim.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Pozitif ayırımcıyım. Kadın, çocuk, lgbti bireyler ve hayvan haklarının evrensel normlarda olmasını, yaptırımlarının çok güçlü, tedbirlerinin net, her zeminde eşit, adil olan kanunların işler olmasını savunuyorum.

Eğer kendini hayvan sever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Var olan sistemde büyük haksızlık olarak görüyorum. Canlının meta haline gelmesi insanlık dışı bir durumdur.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Eşit adil ve özgür bir dünya istiyorum. Hayvanlara ilişkin yeterli duyarlılığa sahip olduğumuzu düşünmüyorum

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Çok üzgün bir anımda köpek arkadaşımın patisini dizime koyarak beni teselli etmeye çalışması.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • İnsanın var oluşundan bu yana sürdürdüğü beslenme alışkanlığını bırakmasının bir farkındalık gerektirdiğini düşünüyorum. Hala et tüketen biri olarak, vejetaryenler hele veganların bu konuda ilerimizde olduklarını düşünüyor ve takdir ediyorum.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Hiç denemedim. Son yıllarda tüketimim çok azaldı ve yerken rahatsız olmaya başladım.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Çok anlamlı buluyor ve saygı duyuyorum. Elimden geldiğince desteklemeye çalışıyorum. Her canlının var olma hakkı savunulmalıdır.

TANIL BORA

TANIL BORA              .

(54 yaşında. İstanbul Erkek Lisesi ve Ankara SBF’yi bitirdi. Hayatının büyük bir bölümünde Ankara’da  yaşadı. Otuz beş yılı aşkın zamandır yazı işleriyle uğraşıyor; redaksiyon, çeviri, yazı yazmak, dergi çıkartmak… Otuz yıla yakın zamandır evli, yirmi yaşında bir oğlu var.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Anne baba evimde hayvan hiç olmadı. Babam subay olduğu için at severdi – hatta basbayağı “sayardı” onları, asil görürdü. At yarışlarına merakı, sadece bahisçilik uğruna değil, aynı zamanda atları izlemek içindi. Kedi köpeği ise pis görür, eve yakıştırmazdı. Annem ilaveten hayvandan korkardı. Kedileri tekinsiz görürdü. On iki yaşıma kadar bütün yazları geçirdiğim anneannemin evinin bahçesinde kedi köpek gezerdi ama onlarla da sakınmak dışında bir temasım olmadı. Annemin korkusu kısmen bana da geçmiş olabilir. Otuzlu yaşlarımızın başlarında eşimle eve bir kara kedi aldık (“Cemil”), ilk hayvan tecrübem öyle oldu. Tuvalet eğitimiyle filan sabırla uğraştım. Fakat sonra ikimize de zor geldi, hem azgınlık zamanıydı, sık sık hovardalığa çıkıp geliyordu. Altı ay sonra, onu daha rahat ettirecek bir tanıdığımıza verdik. Kısacası, hayvanlarla ilişki tecrübem çok zayıf. Onları “bilmiyorum” öncelikle. Okşama, sevme alışkanlığım yok. Köpeklere daha fazla sempati duyuyorum. Bunda biraz köpek sahibi ve tutkunu olan bazı arkadaşlarımdan aldığım ilhamın da payı var. Birkaç yıl sonra taşrada bir yere, bahçeli bir ev yaptırıp taşınmayı düşünüyoruz. Orada köpeğimiz olsun diye kuruyoruz. İkimizin de tecrübesi yok ama öğreniriz diye düşünüyoruz.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan hakları kavramı bana ters geliyor. Eski moda bulunabilecek bir fikirle, bir varlığın “hak öznesi” olabilmesi için, özgür iradesi, kendini sorgulama kapasitesi ve sorumluluğu olması gerektiğini düşünüyorum. Hayvanların da bu dünyada, bu hayatta bir yeri olduğu, bunun insan ırkının keyfine tabi olmaması gerektiği fikrine ise eyvallahım vardır. “Hak” demektense, böyle demeyi tercih ederim. Hayvanların durumu, hayvan ırklarına yaptıklarımız, insanların kendileri üzerine düşünmelerinin, kendi hırtlıklarını anlamalarının, kendilerini gemlemelerinin bir vesilesi olmalı. İnsanın hayvanlığı veya hayvan yanı üzerine daha fazla düşünmemiz gerekiyor. Esasen bunu (insanın hayvanlığını), insanın (büyük harfle) İnsan olmak için aşması gereken yanı olarak gören akıma bağlıyım. (İnsan-merkezciyim ben!) Fakat bunun öyle dümdüz ilerleyen bir süreç olmadığını da fark ediyorum. “Hayvan kalan” bir yan olduğunu kabulleniyor, bunun aşılması gereken (daha önemlisi aşılabilecek) bir karanlık taraf olarak düşünmekle yetinemeyebileceğimizi fark ediyorum.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Kendime hayvansever diyemem. Hayvanlardan “nefret ediyor” da değilim elbette. Ama hem özel olarak korumacı bir tutumum yok, hem doğrusu sevme ilişkim de olsa olsa platonik ve çok uzaktan.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Sol fikirlere bağlıyım. Geniş mezhepli ufkuyla sol düşünce, son onyıllarda, -hayvan hakları demeyeyim de yine-, hayvanların “durumu” hakkında, dünyada hayvanların varlığı hakkında belirli bir duyarlılık geliştirdi. Topyekun sol değil ama solun birçok mahallesine bu duyarlılık biraz olsun nüfuz etti zannederim. Hatta hayvan hakları sorunsalını benimseyenler de çoğunlukla sol muhitte olanlar gibi geliyor bana.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Hayvan hakları kavramını/sorunsalını benimseyenler açısından, zorunlu olmayabilir ama akla yakın, makul bir politik-ideolojik tercih olduğunu anlıyorum. Bu sorunsalı benimsemeyenler açısından da etik bir tercih olabiliyor; saldırganlığı, tüketimciliği, bencilliği gemlemeye, kendine hakim olmaya dönük bir tercih… Kimileri de –bunlarla bağdaştırarak veya bağdaştırmadan- doğrudan doğruya sağlık ve özbakım saikiyle vejateryen/vegan olabiliyorlar. Bu tercihlerle barışığım. O kalıbı kullanmayı sevmesem de, “saygı duyuyorum”, diyeyim. Fakat kimilerinde bu tercihin Amerika’daki evanjelistlere benzeyen bir püritanizme dönüşebildiğini gözlüyorum. Gözü başka bir şey görmeyen, adanmış bir fanatizm biçimi alabiliyor… Orta sınıf muhitlerde de, bunun bir “kaliteli yaşam” modası görünümü alabiliyor, bu da antipatik geliyor.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Düşünmedim, denemedim. Et yemekten rahatsız olmuyorum. Yaşın ilerlemesine bağlı olarak sınırladım, o başka.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Çok yakından değilse de göz ucuyla izliyorum. Daha önceki sorulara verdiğim cevaplar, iyi ve kötü bulduklarıma dair de bir fikir veriyor olmalı. En yanlış gelen yan, yine aynı benzetmeyi kullanacağım, “kıyamet yaklaşıyor” diye gezinen evanjelistler gibi veya “cehennemde yanacaksınız” diye parmak sağlayan yobazlar gibi göründükleri bir halleri var. Bir alarmizm… Topyekûn değil, her durumda değil, hepsi değil, belki de seçici algıdır ama böyle bir çehresi var gibi geliyor bana. İnsan-merkezci zihnimle, hayvan hakları hareketi beni en fazla, insanların hali/ruhu/ahlakı üzerine düşündürtmeyi başardığı zaman, bilhassa insanların gaddarlığı üzerine düşündürtmeyi başardığı zaman etkiliyor. Tabii, kapitalizmin kıyıcılığını teşhir ettiğinde, edişiyle de etkiliyor.

omer

ÖMER MIZRAK  

(28 yaşında. Fen bilimleri öğretmeni.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde

  • Küçükken çobanlık yaptım, sürü hayvanlarını severim. Ancak köpekler tarafından ısırıldım o yüzden onlardan korkarım. Kedi ve köpekleri evde besleyemem. Hem temizlik konusunda hassasım hem de evde ne yapacağını bilmediğim bir canlıyla yaşama fikri bana ürkütücü geliyor.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Elbette hayvanlara zulüm, işkence edilmesi, özgürlüklerinin alınmasını olumlayamam. Ancak türcülük yapmamak adına insani vasıfların hayvanlara atfedilmesini de doğru bulmuyorum. Her canlının fizyolojik yapısı gereği uygun bir doğası var, bunun dışına zorlanmasını bir hak ihlali olarak görüyorum, çoğu hayvan için evde beslemek de buna dâhil.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Bunu gayet normal buluyorum. Doğada belirli bir beslenme zinciri var, bu tarz olguların sadece kültürel müdahalelerle düzelebileceğini düşünmüyorum. Ancak bir hayvanın sadece et ve süt nesnesi olarak ele alınmasını, ilkel yöntemlerle öldürülmesini, küçük yaşlarda yaşam haklarının elinden alınmasını doğru bulmuyorum.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Genel olarak Marksist olduğumu ifade edebilirim. Marksizm direkt hayvan hakları konusunda bir şey belirtmez ancak endüstrileşmeye vurgu yapar. Endüstrileşmenin getirdiği hayvan ihlalleri ve tüketim kültürü benim de hayvan haklarına bakışımda belirleyici iki kıstas.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Bir öküzümüz vardı, biz küçükken onun yanında onu satacağımızı söylediğimizde nedense hüzünlenir gibi olduğunu hissederdik, o sahne beni hep etkiler. Bir de ineklerin öyle düşünceli ot yemeleri bana filozofları hatırlatıyor.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Bilimsel olarak tutarlı bulmasam da ahlaki olarak saygı duyuyorum. Hayvan hakları tek başına ancak türcülük eleştirisi bağlamında bir ideoloji olabilir gibi geliyor. Ancak genel olarak her ideolojinin bu konuya dair belirli politikaları var.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Et yemekten büyük keyif alıyorum. En sevdiğim şeylerden birisi olabilir. Bir öğünde et yemediğimde kendimi beslenmiş hissedemiyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Kapitalizm eleştirisini merkeze almayan mücadeleleri samimi bulmuyorum. Tatlı su hayvanseverliğini samimiyetsiz buluyorum. Aklıma Ajda Pekkan’ın hayvan hakları ile ilgili bir stand yerine yanlışlıkla Cumartesi Anneleri standına gittikten sonra büyük bir korkuyla gerisin geri dönmesi ve Roboski’de öldürülen katırlar için ses çıkaramayan hayvanseverler geliyor. Onları bu tatlı su hayvanseverliği sınıfına dahil ediyorum.

ali-senalp

ALİ ŞENALP    

(1956  İstanbul doğumlu. İşletmecilik eğitimi aldı. Çeşitli üretim sektörlerinde faaliyet gösterdikten sonra emekli oldu. Artık Ayvalık’ta yaşıyor.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Çocukluğumdan beri hayvanlarla aram gayet iyi. Çocukluğumda da evimizde kedimiz vardı ve halen de var. Evdeki hariç kapı önünde de kedi ve köpek arkadaşlarımız hiç eksik olmadı.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Bu hakların insanlarınkinden pek de farklı olduğunu sanmıyorum. Bir farkla ki bu hakların teslim edilmesinde tüm mükellefiyet insanların boynundadır. Tabii ki, sağlıklı, güvenli ve mutlu bir yaşamı olanaklı kılan her şey olmalıdır.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Evet, kritik soru bu galiba… Bunun doğal olduğunu düşünüyorum; aynen doğada olduğu gibi. Burada önemli olan “etinden sütünden yararlanılan hayvanların” yaşam ve yaşamlarının sonlandırılmasının koşullarıdır. Birçok örnekten biliyoruz ki bu koşullar çoğunlukla hiç de insani/hayvani değildir…  Bu soru hakkında bir düşüncemi daha belirtmeliyim. Hayvan hakları konusunda hassasiyet gösteren, bu konuda kendi çevresinde çaba gösteren veya daha ileri düzeyde soruna sahip çıkma istidadı gösteren insanlara böylesi bir soru yönelterek ve biraz daha ileri gidip “hayvanseverlik/et süt tüketiciliği” konusunda tercihe zorlamanın pek doğru olmadığını düşünüyorum.  Bana “sol sekter” bir tavır olarak gözüküyor; “et yiyorsan samimi bir hayvansever olamazsın”…

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Epeyce bir süredir bir “ideoloji” sahibi olarak görmüyorum kendimi. Senin sıraladığın düşünceler/ideolojilerin hemen hiçbiri özellikle hayvan haklarına yer vermemiştir. Aynen kadın, engelli ve diğer sosyal azınlıkların haklarına yer vermedikleri gibi…

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Evet, kedinin ağzından alıp saldığım küçük bir kuşun teşekkürünü unutmuyorum.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Kişisel bir tercih meselesi, ne diyebilirim ki. Temel insan hakları da, hayvan hakları da “ideoloji” olarak tanımlanamaz. Tüm politik tercihleri ve ideolojileri enine kesen, herkesin sahiplenmesine, savunmasına açık bir alan. Hayvan hakları konusunu bir politik akıma veya ideolojiye mal etmek, potansiyel savunucu desteğini daraltmak anlamına gelir…

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Yukarıda söylediğim gibi bunun doğal olduğunu düşünüyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Evet, tabii ki ilgimi çekiyor. Destek toplantılarına, imza kampanyalarına katılıyorum Şimdilik oldukça dağınık gözüküyor. Hemen her sosyal alanda olduğu gibi bu alanda da küçük iktidar odakları oluşmuş gözüküyor. Ve yine başka alanlarda da olduğu gibi kırıcı bir rekabet sürüyor. Kapsayıcı, eşitlikçi, demokratik bir iç işleyişi olan bir yönetişim anlayışına sahip bir organizasyona ihtiyaç var. Hayvanların sessiz çığlıkları o kadar şiddetli ki bir an evvel şu “insanlığı” bırakıp bir şeyler yapmak gerek….

faruk-mugurtay

FARUK MUĞURTAY  

(45  yaşında, evli. Heybeliada’da yaşıyor.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde

  • Hayvanları seviyorum. Aslında tüm canlıları seviyorum. Yakın olması gerekenleri yakınımda, uzak olması gerekenleri uzağımda tutmaya gayret ediyorum. Çocukluğumda da yakınımda ve uzağımda olan canlılar oldu. Evimizde Şermin ve Hobbit adında iki kedimiz, bahçemizde de bir köpeğimiz var adı Cudi

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Kavramsal olarak ayırdığımız her canlının yaşam hakkı olduğunu vurgulamak istiyorum. Sadece insan değil, yalnız hayvan değil, “yalnız”  bitki değil.

Eğer kendini hayvan sever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Yaşamsal döngü içerisinde değerlendirmek lazım… Tüm canlılar beslenirler ama insanlar besinini üretmeyi ve yetiştirmeyi öğrendi.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Galiba önceki soruyu cevaplarken açıkladım.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan hakları mücadelesini yaşam hakkı olarak görüyor ve destekliyorum.

isimsiz2

İSİMSİZ      

(Medya ve iletişim çalışmaları alanında öğretim üyesi. 49 yaşında, evli çocuksuz kadın.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayır yok, çocukken de kedi ya da köpeğin olduğu bir evde büyümedim. Sadece bir kez iki yıllığına bir kedim oldu.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Tanınmasının elzem olduğunu düşünüyorum. Hayvanlar insanlığın sömürüsü için değil doğal-ekolojik yaşamın dengesi içinde kendileri için varlık ve hak sahibi olan canlılardır. Özgürce, kendilerine en uygun yaşam alanlarında yaşama, barınma, beslenme ve çoğalma hakları vardır. Mutlu olma hakları vardır.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Evimde  herhangi bir hayvan beslemiyor olmakla birlikte hayvanları korumaya dönük faaliyetlere destek olmaya, zarar ve zulüm görmelerini engellemeye çalışan biriyim. Evet bazı hayvanları korurken diğerlerini besin kaynağı/besin olarak kullanıyor olmamızı çok problemli buluyorum. Fakat maalesef kendim de vejetaryen değilim. Bu problemli durumu üretenlerden biriyim…

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Kendimi solda tanımlarım ve sol’un hayvan haklarına özellikle son yıllarda giderek daha fazla yer açtığını düşünüyorum. Çevrecilik, doğal/ekolojik yaşamın korunması da giderek daha fazla solun gündeminde yer buluyor. Bununla birlikte bu yeterli değil. Solun genellikle ekonomik, sosyal, ve kültürel olarak toplumun ezilen katmanlarıyla ilişkili gündemlere yoğunlaşıyor olması hayvan hakları ve çevreciliğin bir ölçüde ikincilleştirilmesini getiriyor diye düşünüyorum. Bir tür lüks gibi…  Ancak bu aşılmaya çalışılıyor.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • İki yıl baktığım bir kediyi terk etmek zorunda kalışım. Ona en uygun yeri bulmuş olsam bile bıraktığım günkü halini unutamıyorum.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Etik ve vicdani bir karar olarak görüyorum ve özellikle vejetaryenliğe çok saygı duyuyorum. Özeniyorum. Bir gün vejetaryen olabilirim

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Rahatsız oluyorum. Et yemeği bırakmayı düşünüyorum sık sık. Ama vegan olmayı  hiç düşünmüyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • İlgimi çekiyor, çok değerli buluyorum.  Hayvan hak savunuculuğunda yeterince aktif olmadığımdan eksik belirtebilecek bir konumda hissetmiyorum kendimi.

isimsiz5

İSİMSİZ      

(32 yaşında bir sosyal bilimci. Evli ve bir çocuk annesi. Politik olarak sosyal demokrat sayılır ve dinsiz.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla aram hep iyi oldu. Çocukluğumda 12 yıl bir köpeğim, öncesinde bir kuşum, son 5 yıldır da bir kedim vardı.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan haklarının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hayatta kalmak, eziyete ya da sömürüye uğramamak, türleri dolayısıyla ayırımcılığa uğramamak ilk olarak aklıma gelenler.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Kabul edilemez olduğunu düşünüyorum.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Sosyal demokrasi savunduğu temel düşünceler üzerinden düşündüğümüzde hayvan haklarına en yakın olacak siyasi görüşlerden biri olsa gerek. Belki ekolojistlerden sonra da olabilir. Farklı ülkelerde bu ilişkinin dinamikleri hakkında kafa yoran insanlar var ama Türkiye’de sanırım bu önemli bir tartışma alanı olarak görülmüyor. Gerçi sanırım CHPli belediyelerin bu alanda yaptıkları işler AKPli belediyelerden daha fazladır. Ama karşılaştırmadım da, bu sadece bir tahmin.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Var kuşumun ve köpeğimin olum sahnelerini hiç unutmadım. İkisi de elimde can verdiler çünkü.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Hamile kalmadan önce 3 yıl sureyle vejetaryendim. Hamile kaldığımda tekrar ara sıra et yemeye başladım. Şimdi tekrar vejetaryenliğe dönmeye çalışıyorum.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Çok saygı duyuyorum böyle bir tercih yapmış ve bu doğrultuda yasayan insanlara. Herkes bunun nedenini kendi kişisel tercihleri ile açıklayabilir. Benim için bu bir etik sorun iken başkası için bir ideolojik tercih olabilir.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Evet rahatsız oluyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayır çok ilgimi çekmiyor. İzlemiyorum. İnsan hakları mücadelesini izlemekten vaktim kalmıyor sanırım.

isimsiz4

İSİMSİZ

(Film sektöründe çalışıyor, 44 yaşında kadın.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Evimde hem kedi hem de köpek var. Küçükken hep beslemek istedim evdekiler izin vermedi. En sonunda 14 yaşındayken Belgrad ormanında bir köpek buldum. Yavru, zayıf ve güçsüzdü. Eve götürdüm. Yalvar yakar, ilk defa ağlayarak babamdan bir şey rica ediyordum. Bahçede bakmak şartıyla kabul ettirdim. Ergenlik. Köpekle pek ilgilenemediğim için hep vicdan azabı çektim. Sonra hep “bir gün kendi evimde besleyeceğim artık” diye bekledim. Nitekim kendi evime geçtikten 4 ay sonra D…’yi evlat edindim.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Bu soruyu her açıdan yanıtlamak biraz zor çünkü hep eksik kalacak bir cevap olacak. Öncelikle, insan hakları için konuşamadığımız bir dünyada, hayvan haklarını konuşmak zor. Ben D..’yi evlat edindiğimde, evsiz ve aç insanların yanından geçerken hep utandım. Sonra kendi kendime şöyle bir savunma geliştirdim, “onları besleyecek olsam, asla bir tabak mamayla yetinmezler” … Sonra bir baktım ki, bir canın hayatını kurtarmışım, sonra bir can daha, sahiplendirmişim, yaşatmaya çalış falan derken kendimi hayvan hakları aktivisti olarak buldum. Ben daha çok olabilecek anarşist yapılandırmalarda yer almak isterdim. Hayvan satan petshoplardan, hayvan kaçırmak. İyi davranılmayan köpekleri sahiplerinden almak vs… Bize bağımlı olan hayvanların haklarını savunmak, insanların haklarını savunmaktan daha kolaydı benim için.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Vegan olarak yaşamak istemiyorum. Bunu, ben Hıristiyan olduğum için hem biraz teokratik buluyorum hem de yaşamak için bazı ürünlere vücudumun ve zihnimin ihtiyaç duyduğunu düşünüyorum. Ancak, ürün seçimlerimde dikkatli olmaya çalışıyorum. Yumurta ve süttü, hayvanların eziyet çektirilmediği doğal çiftliklerden almaya gayret ediyorum. Bazı hayvanların sevilip bazıların ürünlerinden faydalanma konusuna gelince; maalesef ben kendim müdahale edebileceğim canlara yaşam vermeye çalışıyorum. Dünyada çocuklar da ölüyor. Dünyayı değiştirmeye gücüm yok maalesef.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Sol kaldı mı ki artık? Anarko-ekolojist sol olabilir mi? Sınıflandırmasak… Anladın sen herhalde.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Onlarla her an öyle özel ki… Bir anı değil, pek çok anım var… Biri ve ilki ilk köpeğim İ.. ile ilgili.  İç kanama ve beyin kanaması geçiren hayvanı buradaki veterinerler tedavi edemeyince ve artık çok sancı çektiğini görünce apar topar o zaman yeni açılan Animalia ya götürdük. Teşhis orada kondu. Uyutmak gerekiyordu. Kurtulma ihtimali yoktu ve acı çekiyordu. Kendinden geçmiş olan İ.., son iğneyi vurmadan önce üzüntüden odayı terk etmekte olan o zamanki erkek arkadaşıma, kendine gelerek kafayı kaldırıp bakması… “Nereye gidiyorsun?” der gibiydi J .

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Vegan asla olmadım. Zaman zaman daha küçükken oruç tutuğum olmuştur. Ortodoks orucu da vegandır bilirsin. Dönem dönem et yemem. En son yine uzunca bir süre et yemediğimde, kaslarımda ağrılar hissetmiştim. Protein barlarlar aldığımda acılarım geçiyordu. O zaman bende et yemeğe ancak mümkün mertebe de az tüketmeye karar verdim. Keza doğada da canlılar hayatta kalabilmek için birbirini yerler. Ancak hayatta kalabilecek kadar tüketirler. Köpeklerime de kemik vermiyor muyum?

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Veganlığı dini bir vecibe olarak görüyorum. Vegan arkadaşlarımla konuştuğumda, onların bu tercihlerin altında da böyle bir inanç seziyorum. Örneğin, midye yemeği kesen vegan arkadaşlarım var. Sırf bununla ilgili bir yorum duydukları için… Ancak, veganlara da korkunç bir saygı duyduğumu ve kendilerinden biraz utandığımı da belirtmek isterim. Onların çok büyük bir fedakârlık yaptıklarını ve hatta bir nevi kendilerini kurban ettiklerini düşünüyorum. Hayvan hakları savunucusu olmak  ideolojik bir duruş.  Ancak savunuyoruz diye de çoğu zaman zarar verdiğimizi de gözlemliyorum. Politik bir seçim diyebilir miyiz bilemem. Kaçımız bilinçliyiz (ben dahil olmak üzere).

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Evet rahatsız oluyorum. Ama yiyorum. Açıklama için bakınız üstteki cevabım.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hangi hayvan hakları mücadelesini? Dünya bazında mı? Türkiye bazında mı? Soru bence biraz daha aydınlatıcı olmalı. Ancak hak mücadelelerinde, hep karşıt fikirler vardır. Her zaman da asla yeterli değildir. Yeterli olsalar hak mücadelesine gerek kalmaz. Neler eksik olduğunu tartışmak, bu kapitalist dünyada ne mümkün; Tavukhaneleri bombalayabiliyor muyuz?

gonul

GÖNÜL TÜFEKÇİ  

(1958 Bursa doğumlu, Kadın, Mesleği gereği Ankara-Çorum-Kayseri de bulundu.30 yıldır İstanbulda. 37 yıllık hukukçu, boşanmış, çocuksuz.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Çocukken etrafımda büyüklerimin ilgilendiği kedi,köpek,at, inek, kümes hayvanları vardı ancak zarar vermezdim ama doğrudan bir muhabbet ilişkim de yoktu. Yağmurda yumurtalar ıslanmasın diye armut ağacındaki kuş yuvasının üzerine yerleştirdiğim kevgirin rüzgarın etkisiyle mi yoksa yuvasına girmek isteyen kuşun devirmesiyle mi tüm yumurtaları kırdığını görüp nasıl da üzüldüğüme dair kötü bir anım var. Bu müdahaleci tavrım yetişkinliğimde de devam etmiştir.Zamanla azalttım. Evimde çok sayıda kedi ve bir köpek var.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvanların da yeryüzünde Tanrı’nın onlara tahsis ettiği doğal alanlarında yaşama ve soyunu devam ettirme hakları olduğuna, bu haklarını koruma ve kollama görevinin insanlara ait olduğuna inanıyorum.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Öldürmemek, incitmemek ve aşırıya kaçmamak kaydıyla süt, yumurta, yün gibi ürünlerden faydalanabilinir.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Şu anda kesin sınırları olan bir inanç ve ideolojim olmamakla birlikte beslendiğim kaynaklardan biri olan İslam dini ve bu dinin bana en yakın yorumu olan Risale-i Nurlar’da hayvan hakları konusunda çok ilginç önermeler var. Örneğin; “Meselâ bir çocuk, eline aldığı bir kuşu veya bir sineği öldürse, şeriat-ı fıtriye düsturlarından şefkat hissine muhalefet ettiğinden ceza olarak düşüp başının kırılması hak olur. Bu musîbet o muhalefete cezadır. Veya bir dişi kaplan, öz evlâtlarına karşı beslediği şiddetli şefkat ve himaye hissini nazara almayarak, zavallı bir ceylanın yavrucuğunu parçalayıp yavrularına rızık yaparsa, kendisi de bir avcı tarafından öldürülmeyi hak eder. Şefkat ve himaye hissine muhalif davrandığı için aynı musîbete maruz kalır. Nitekim Bediüzzaman’a göre, kaplan gibi hayvanların helâl rızkları, ölü hayvanlardır. Sağ hayvanları öldürüp rızk yapmak, şeriat-ı fıtriyece haramdır.” Osmanlı zamanında inşa edilen kuş evleri, gurabahane-i laklakanlar, sırf kedi ve köpek gibi hayvanlar için kurulmuş vakıflar, hayvan haklarına yönelik ilk düzenleme Sultan III. Murad zamânında 1587 yılında yapılmıştır. Hayvan haklarına ilişkin padişah fermanları, Annemarie Schimmel’in Şark Kedisi kitabında topluca bulabileceğimiz İslam kültür coğrafyasından derlenmiş Hadis, menkıbe, hikâye ve masallar.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Bir gün kapımın önünde beyaz mavi gözlü, yaralı ve hayata küsmüş bir kedi buldum bu halinden dolayı sonradan adını Berduş koymuştum. Önce veterinere götürdüm. Sonra da Evden kaçmış veya atılmış olabileceğini düşünerek sahipllenmeye karar verdim ve evim müsait olmadığı için işyerimdeki (Belediye) odama aldım. O sümsük hayat küsmüş kedi geldiğinin haftasında bir canavara dönüştü. Masamın üzerine tüneyip odama giren evrak memuru, çaycı, kim yaklaşırsa saldırdı, pençesiyle tepsiye vurdu, çaylar döküldü, memurlar evrakları bir metre öteden uzatır oldu. Bu şekilde ben ve bütün belediye 7 sene bu kedinin kahrını çektik. Beni üç kere ciddi şekilde ısırarak hastanelik etti ayrıca belediyenin fotoğrafçısı, bir ravukat ve bir misafiri de yaraladı. Bütün bu hırçınlığına rağmen çok güzel ve heybetli bir kedi olduğu için kimse ondan kurtulmak istemedi. Hep birlikte katlandık. Tam kadroya alıp memur yapacaktık ki Ada’ya taşınınca belki doğada yaşamak hırçınlığını giderir deyip onu da götürdüm. 1 ay kaldı sonra bir gün gitti ve dönmedi.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Fikren evet, fiilen henüz değil.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Vicdani bir seçim olarak düşünüyorum.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Eti severek değil mecburiyetten tüketiyorum vejetaryen beslenme külfetli ve yetersiz olduğu için.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • İlgiyle ve kalben destekleyerek izliyorum.

isimsiz8

TAYLAN BAYRAM

(1989 Van/Erciş doğumlu. 1994 yılından bu yana ailesiyle İstanbul Pendik’te yaşıyor. Lise terk.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Çok çok iyi. Bir altı yaşında dişi, diğeri iki yaşında erkek iki kedi ile birlikte yaşıyoruz. Hiçbir eksikleri yok; belki biraz aşırı sevgiden şikâyet edebilirler, o kadar. Çocukluğumda hayvanlara karşı büyük oranda nötr durumdaydım. Askere kadar da sokakta gördüğümde herhangi bir hayvanın başını okşamaktan ibaretti bütün ilgim; sonrasında evimize gelen kedi ile birlikte bilinçli ve yoğun bir hayvan sevgisi baş gösterdi ve artarak da devam ediyor şu an.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Kesinlikle gerekli olduğunu düşünüyorum; hiç tartışmasız hem de. Şu ana kadar aklıma takılan maddeler şöyle; meselâ hiçbir hayvan öncelikle yeme/içme hakkından mahrum edilmemeli. Doğal ortamlardaki hayvanlar zaten başlarının çaresine bakıyor ama virüs gibi çoğalıp hayatın her alanına yayılarak yoğun bir şehirleşmeye sebep olduk. Dolayısı ile belirli türler için doğal ortam söz konusu değil artık. Çöplük karıştırarak karınlarını doyurmaya çalışmaları kabul edilebilir değil. Kamusal alan onları da doyursun bir zahmet. Bunun dışında Hayvanlara yönelik şiddet ile insana yönelik şiddet arasında herhangi fark görülmemeli. Norveç’te uygulamaya konduğu gibi, evde bakılan hayvanların bakım koşullarına dair yasal düzenlemelere de gidilmeli. Şimdilik aklıma bunlar geliyor.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Çok zor bir soru. Elbette ki çelişkili buluyorum ama evrimsel bir takım süreçlerin neticesinde bu noktaya geldik ve hayvansal gıda tüketimi neredeyse insanlığın tamamının ortak kültürü haline geldi. Bu duruma nasıl bir son verilir bilmiyorum. Açıkçası son verilmeli mi… maalesef ondan da emin değilim. Dediğim gibi; çok zor bir alan burası.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Kendimi “acemi bir Marksist” olarak görüyorum. Yalnız üstadın hayvanlardan bahsettiği tek cümlesi var ve o da şu: “Hayvan olmak istiyorsan olabilirsin elbette. Bunun için insanlığın acılarına sırt çevirmen ve yalnız kendi postuna özen göstermen yeterlidir.” Gayet problemli bir tabir bu açıdan ama bilinçli edilmiş bir söz değil en nihayetinde. Marksizm bu konuda bir şey söyler mi? Emin değilim. Bir imâda bulunur mu; yahut biz bir takım çıkarsamalar yapabilir miyiz? Bana olabilir gibi geliyor. Yani bir şekilde kılıfına uydurup “hayvan sömürüsü ile insan sömürüsü aynı şeydir” dersem, beni bu konuda engelleyecek ne var Marksizm’de bilmiyorum. Dolayısı ile benimsediğim ideolojinin hayvan hakları açısından olumlu gelişmelere teşne olduğunu söyleyebilirim. Tabii her Marksist konuya böyle mi yaklaşıyor? Kesinlikle hayır.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • 5-6 yaşlarımdaydım sanırım. Okula dahi gitmiyordum. Şu an hatırlamak dahi istemediğim bir şey yapmıştım arkadaşlarımla. Anlatmak istemiyorum. Hâlâ ezilir dururum o yükün altında.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Vicdani bir seçim olarak görüyor ve büyük saygı duyuyorum. İstesek de, istemesek de; hepimiz en nihayetinde birer hayvanız ve şu ya da bu şekilde vahşi doğanın, bu acımasız döngünün birer parçasıyız. Bu doğal akış içerisinde “neden hayvan eti yememeliyiz” sorusuna herhangi bir mantıki yahut bilimsel yanıt bulamıyorum. Zaten gözlemlediğim kadarıyla da -tek tük istisnalar dışında- vegan&vejetaryenlerin de büyük oranda vicdani argümanlara dayandıklarını görüyorum. Haksız değiller. Yerken bir tabak tavuk eti ile bir tabak salata arasında herhangi bir fark göremiyorum normalde. Ama bir saniye dahi gözlerine baktığım bir hayvanı -açlıktan ölmenin eşiğine gelmedikçe ki ondan bile emin değilim- kesip yemem mümkün değil.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Denemedim ama düşündüm; özellikle son zamanlarda. Earthlings adlı bir belgesel sonrası -yarım saatten fazla tahammül edememiştim- kendimden ve bütün insanlıktan tiksinmiştim. Öyle ki; bırakın veganlığı düşünmeyi; direkt varoluşun özündeki acımasızlığa lanet edip, “yaşamın” bizzat kendisini sorunlu bulmaya başlamıştım; o derece sarsmıştı bu belgesel beni. Herhangi bir mezbaha görüntüsü bir yana, bir köpeğe tekme atan herhangi birine denk geldiğim zaman bile dizlerim titremeye başlıyor sinirden. Ama evet; buna rağmen hâlâ hayvansal gıda tüketiyorum ne yazık ki. Çünkü bir önceki soruya verdiğim yanıtta olduğu gibi; hayatın akışı ve başka sorunlar bu tür görüntüleri öyle ya da böyle unutturuyor ve bir süre sonra yarım ekmek döner ile dalından koparılmış bir avuç zeytin arasında benim ve benim gibi başka birçok insan için herhangi bir fark kalmıyor. Et yemeli miyiz? Bilmiyorum. Keşke aksi mümkün olabilse ve tek bir hayvanın dahi canı yanmasa…

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • İlgimi çekiyor kesinlikle. Kendimce katkı sunmaya çalıştığım anlar da oluyor. Ama hayvan hakları savunucularının kahir ekseriyetinin orta sınıf/üst orta sınıf olmaları, insanın yaşadığı maddi/manevi sorunlar karşısındaki umursamaz ve hatta kimi zaman bu durumu yeniden üretmeye yönelik tavırları benin için sıkıntılı bir durum. Hayvan derisi ile kıyafet üretilmemesi için gösterilen çaba, o kıyafeti fecaat şartlar altında ve üç kuruşa üretmeye mecbur bırakılan insanlardan esirgenince, ortaya dünyanın daha iyi bir yer olması adına biraz eksik bir görüntü çıkıyor gibi geliyor bana. Ama tabi, yine de “bırakın bu işleri samimiyetsiz küçük burjuvalar” diyecek halim yok hiçbirine. Bu kadarına da şükür.

ufuk-uras

UFUK URAS    

(23. dönem İstanbul milletvekili, Yeşil Sol Partisi kurucularından.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla aram hep iyi oldu, küçüklüğümden beri ipek kozası yetiştiriciliğinden, kuş, kedi köpek beslemeye değin bir ilişkim oldu. Köpeğimin civcivlerimi ortadan kaldırması gibi tatsız anılarım da var. Kısacası Tolstoy’un “ Kuzuların yaşaması, kurtların doyması” temennisi kolay olmuyor.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Türcülüğe karşı olduğum için canlılara bakışta hiyerarşik bir yaklaşımı benimsemiyorum. Doğayla barışık bir dünyada hayvanların da bağımsız bir hukuki özne olarak kabul edilmesi gerekiyor. Arkası buna paralel olarak geliyor zaten, deney hayvanı olarak kullanılmamalarından, bedenlerine müdahaleye, kısırlaştırma dahil, sirklerde eziyet edilmeleri, kapatılmaları vs., Doğalcılıktan natüralizmden yanayım.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • İnsanı merkeze koyarak hayvanların araçsallaştırılması kabul edilebilir değil. İnsan ihtiyaçlarına tabi tutulması diğer canlıların, ahlaki değil.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Üyesi olduğum Yeşil Sol Parti programında bu konuya özel bir duyarlılık gösterdiği için memnunum.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Köpeğimin marketten alındığı için kaptığı virüsü fark etmememiz ve erken ölümü.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Son 10 yılda karar verdim. Gözü olan varlıkların cesedini yemek yanlış geldi. Alışkanlıktan kaynaklanan gel gitlerim oldu, ama artık benim için bir temel ilke konusu bu tercihim.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Hem vicdani, hem etik, hem de politik bir tercih olduğunu düşünüyorum. Hayvan hakları aynı zamanda ideolojik ve politik bir yönelim olduğu için Hollanda’daki kardeş parti olan Hayvan Partisi’nin etkinliklerine katıldım. Aynı zamanda siyaset bilimi derslerinde Zoopolis üzerine yayınları da kullanarak akademik dünyaya da yansıtmaya çalışıyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan hakları mücadelesini önemsiyor ama yetersiz buluyorum. Özellikle yerel yönetim çalışmalarında olumlu örnekler çoğaltılabilir. Bir orta sınıf duyarlılığı olmaktan çıkarıp, konunun kitleselleşmesi için önceliklerimizi değiştirmemiz gerekiyor.

isimsiz9

İSİMSİZ     

(Bir kültür sanat kurumunun yöneticisi. Siyaset bilimi, sosyoloji eğitimi gördü. 43 yaşında, kadın.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla en çok köyde birarada olmuşumdur. Dedemin her zaman atı veya katırı olurdu, evde kümes vardı ve tavuklarla kediler avluda dolaşırdı. Evde hiçbir zaman kedi köpek olmadı. Köy kökenli ailem için hayvan sadece doğrudan faydası üzerinden değerlendirildi. Çocukken kedi istediğimizde itirazla karşılaşmıştık. Benim evimde de hiç olmadı.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan haklarının da temel haklardan olduğunu düşünüyorum. Hayvanların zulüm görmemeleri, sırf insanların işleri veya zevkleri için kullanılmamaları gerektiğini düşünüyorum.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Burada ciddi bir çelişki var. Zaten evinde hayvan besleyen insanlar et yeme konusunda daha isteksiz oluyorlar.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Solcuyum ve feministim. Her ikisi içinde de bu düşüncelerin, tanımları gereği, hayvan hakları savunuculuğunu da içermesi gerektiğini savunan yaklaşımlar var.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Çocukken köyde kurban bayramlarında koyunlar önceden alınır ve bir süre avluda beslenirdi. Biz de onlara isim takar, yakınlık kurardık. Kesildiklerinde üzülürdük. Birkaç kere de kesilen koyunlar hamile çıkmıştı ve karınlarındaki kuzuları kuzenlerimle gömmüştük. Onları hiç unutmuyorum.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Maalesef değilim.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Hem vicdani bir seçim hem de politik bir tavır olarak görüyorum. Çok önemli ama tek başına yeterli değil. Hayvanların farklı şekillerde maruz kaldıkları baskılara karşı bir aktivizm gerekiyor. Ama vejetaryen bile olmayan biri olarak benim söz söylemem doğru olmaz.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Düşündüm ve denedim fakat sadece iki hafta sürdürebildim. Peter Singer’ın Hayvan Özgürleşmesi‘ni okumuş ve çok etkilenmiştim. Acı çekmeleri kadar basit bir açıklama bile yemememiz için yeterli aslında. Beceremedim.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Yakın arkadaşlarım üzerinden biraz izliyorum. Birikim’de çıkan yazıları takip ediyorum. Eksik ve yanlışını değerlendirecek pozisyonda değilim.

irfan-kuzu

İRFAN KUZU  

(MSÜ Güzel Sanatlar’da önce Fotoğraf Bölümü’nde, sonra Sinema/Tv eğitimi gördü. Amaca yönelik fotoğraf çalışmaları var. Belgesel film ve sinema/Tv sektörüne (senaryo/film vb) yönelik üretimlerde bulunuyor.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla aram iyidir. Çocukluk anılarımda çok fazla bir şey yok hayvanlarla ilgili “özel” anım olarak. Çünkü çocukluğum/ergenliğim Balıkesir merkezde geçti. 70’li yılların sonu. O yıllarda insanların hayvanlarla “özel” ilişkisi hem bu kadar yaygın değildi. Hem de Balıkesir kültürel iklim olarak muhafazakar bir yerdi. Evinde kedisi olan hiç kimse hatırlamıyorum mesela. Kedi evin dışında ilişki kurulan bir hayvandı. O da yakın ve özekleşmiş daim bir ilişki değil. Köpeği olan insanlar hatırlıyorum ama o da “av köğeği”ydi. Komşu amcayı bu av köpeği ile birlikte arada bir çiftesi ile ava giderken görürdüm. Yine çok küçük yaşlarda çocukluğumdan travma olarak kalan iki anım var. O yaşlarda başka birçok şeyi hatırlamıyorum ama bu iki anıyı hatırlıyorum. Küçüklüğümde köyde kurban bayramında, kurban olarak deve kesilmişti. Kurban kesilirken ben izlemedim ama, olduğum yerin neredeyse diğer ucunda kesilen devenin acı dolu bağırtılarını hatırlıyorum… Kestikten sonra da baltalarla parçalamışlar deveyi! Genel/egemen olarak böyle “hayvan haksızlıkları” olan bir toplumsal kültür içinde “hayvan” algısı insana tabi, ikincil sırada yer alıyor!  Toplumsal kültür içinde de her şey “ideolojik” olarak böyle ve “doğal”laşarak yer alıyor.. Yalnız “hayvan algısı” ile ilgili şöyle önemli bir anım var. Ortaokul öğrencisiyken Almanca hocamız solcu bir kadındı. Ben de de SOL sempatisi gelişiyor o sıralar… (Hatta okulun yeni yetme faşistleri tehdit ediyorlar “yeni yetme” üslubuyla!) Hocamız derste bildiğimiz “ağustos böceği ile karınca hikayesi”ni, o zamana kadar edindiğimiz ideolojik anlamı ters yüz eden bir şekilde anlattı!  Hayvanların doğaları üzerinden açıklamıştı. Yani “karıncaya çok çalışıyor diye düşünmeyin, ağustos böceği de kendince çalışıyor, güzel güzel ötüyor o da. Doğal yapıları farklı hayvanlar” gibilerinden bir açıklamaydı. Yani toplumsal kültürün hayvanlar üzerinden ürettiği “ayrımcılık”, “ideolojik” olarak yüklemesini ters yüz eden bir yorumdu… Şu an, evim de bir hayvan yok ama, iki kumru ile karşılıklı bağımlı bir ilişkimiz var. Günlük beslenmelerinden, yumurtlayacakları dönemlerde yuva arayışlarında onlara evin kapalı balkonunda ya da isterlerse evin salonunda (bu yıl kütüphane üzerine kurdular yuvalarını) olanak tanıyoruz.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Türkiye’de “Hayvan Hakları” konusunda toplumsal duyarlılığın gelişmeye başlaması çok eski değil. 10 yıldır gelişmeye ve yaygınlaşmaya başladı denilebilir. Hayvan Hakları tabii ki gerekli, “İnsan hakları” kadar gerekli ve önemlidir. Nasıl ki, insanlar için temel “olmazsa olmaz” haklar (barınma, beslenme, sağlık, “yaşam hakkı” vb) söz konusu ise hayvanlar içinde aynen o haklar olmalıdır. Bu hakların hayvanların doğalarını gözeterek yaşamda koşulları sağlanmalıdır.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Bu yaklaşım, “türcü”, ayrımcı bir yaklaşımdır! Ayrımcı yaklaşım, hayatın içinde yer alan canlılardan olan hayvanlara eşit olmayan bir yaklaşımda bulunmak demektir. Ben şahsen geleneksel/toplumsal kültürün bu genlerinden/etkilerinden/alışkanlıklarından fark ettikçe, elimden geldiğince zaman içinde kurtulmaya çalışıyorum.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Parantez içindeki (sol, sağ vb) kategorik tanımlamalar, her ne kadar evrensel-miş duran kategorik tanımlamalar olsa da “Türkiye’ye özgü” yanı dikkate alınarak tanımlanması gerektiğini düşünüyorum, O sebeple, kendimi bir kategoriden değil de “SOL+Ekolojist” gibi bir şekilde tanımlamayı daha doğru buluyorum… Son yıllarda genel olarak “hayvan hakları”nın, düşünce yapı/disiplinlerinde “farklı oranlarda” da olsa artarak yer aldığını söyleyebilirim… Tabii “hayvan” ve “hak” olgularının (ve ilgi olguları) algılamasına göre de yer alma oranları değişiyor. Nedeni için genel olarak şunu diyebilirim. Son yıllarda Türkiye’de yaygınlaşan ekolojist düşünce disiplinini dışında tutarak diğer disiplinler için genel olarak ve Türkiye özeli olarak, bütün düşünce yapı/disiplinlerinin Türkiye’ye özgü çarpık bir düşünce sistematiği yapılanması olduğunu düşünüyorum. Birbirini/karşıtını belirleyen yanının da olduğunu söylemeliyim. Yani atıyorum 1970-80’li yıllarda Balıkesir’de evinde kedi olan bir aile “modern” bir aile olarak, “Batı” özentisi olarak tanımlanır ve diyelim ki, bu ailenin komşusu olan geleneksel ailenin mahallenin bir kedisi ile (ailenin yiyecek artıklarını verdiği) ilişkisi evin içine biraz da “modern komşu” yüzünden taşmazdı. Çünkü “geleneksel aile” kendi varlığını böyle tanımlama ve “modernlikle” arasındaki bu farklılığı, kendi kimliği de olduğu için koruma gereği duyardı… (“Hayvan Hakları” açısından) Son 15-20 yıl öncesine kadar, siyasi/düşünce disiplinleri, kendilerini daha çok önemli gördükleri “ekonomik/demokratik/siyasi mücadele” çerçevelerinden tanımladıkları için, bu çerçevenin dışında kalan ve hayatın içindeki diğer olgulardan olan “hayvanlar” ve “hakları” algılanmazdı bile. 80’lerde üniversitede öğrenciyken evimizde kedi vardı, biz ne yersek o da onu yerdi, mümkün mertebe (bir öğrenci evi şartlarında yani) eşit yaşardık ama ben de hayvanları, o yıllarda eşit canlılar olarak, yani “hayvan hakları” çerçevesinden algılamazdım doğrusu.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Var evet. Ben kediseverdim ama köpek sevmezdim. Hatta “Muhlis”tim diyebilirim. Daha sonra birlikte yaşadığım sevgilim Ortaköy’ün namlı bir “Arap” isminde bir köpeği vardı. Onun minik yavrusunu getirdi eve. Yavrunun henüz gözleri açılmamıştı. Ben “Muhlis”liğimi o yavru ile attım. Artık ağzında diş olmayınca “egemen Tür” olarak “hak” görüp elini sokabiliyorsun bir köpeğin ağzına. Daha sonra yavru ile alıştık birbirimize, o büyüdükçe bende “Muhlis”liğimi attım o süreçte. Ayrıca da yine o süreçte bir canlı olarak “hayvan”ı yakından algılamaya başladım. Tünel’de oturuyorduk. Ben köpeği dışarıya tur atmaya dahi çıkarır olmuştum. Tabii ancak Galatasaray’a kadar götürüyordum! Şimdilerde hemen hergün evin pencere pervazına gelen, orada kendilerine ait su kabının olduğu, yemeklerini pencere pervazında yedikleri ve bu süreçte artık tanış olduğumuz ve uzun süreli tanış olduğumuz için de evin içerisine salona kadar girebilen kumrular var. Kitaplığa yuva yapmayı seçebiliyorlar…

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Sadece vicdani bir seçim demek yeterli değil bana göre. “Hayvan Hakları” evet bir ideolojidir diyebiliriz evet ama burada insanın doğa ile olan “egemen” ilişkisini aslında tersten hayvanlara yönelik “insan haksızlıkları” diye de tanımlayabiliriz. (Bu da netice de ideolojik bir durumdur) İnsan dışında diğer tüm canlı ve “tür”ler arasında doğanın kendi içinde “doğal” eşitliği ya da eşitsizliği söz konusu olabilir ancak “insan” hayata/doğaya egemenliği ile, doğadaki diğer bütün canlı türlerine karşı en egemen canlıdır, “tür”dür… Burada hayvanlarında içinde olduğu doğadaki tüm canlıların hayatını da “eşitlikçi” çerçeveden bir hayat ideolojisi (ve tabii beraberinde kesinlikle politika geliştirilmeli) geliştirmeli diye düşünüyorum. Bu çerçevede “hayvan hakları” ideoloji/politikası geliştirilebilir diye düşünüyorum.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Vegan/vejetaryen değilim. Soruyu okuyunca şimdi düşündüm de “neden rahatsız olmuyorum” diye… Kendi adıma “etobur gen/alışkanlıktan dolayı” olabilir diye düşünüyorum. Ancak şunu da söylemeliyim ki, et yerken yediğim etin bir hayvana ait olduğu bilgisi, (“egemen insan” ideolojisi çerçevesinden muhtemelen) “’zayıf bilgi’ olarak yer etmiş durumda, kopuk kalıyor sanki” diye düşünüyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Yaklaşık 8-9 yıl önce, o zamanın popüler sosyal medyası “mail grupları” vardı, “Hayvan Hakları” mail grubu da vardı. Ben de o guruplara üyeydim ve Türkiye’de “hayvan hakları” mücadelesine çaba gösteren insanlarla orada tanıştım. Daha çok “hayvansever” bir yaklaşım vardı. Doğal bir yaklaşım, bu yaklaşım ancak, doğa, hayat ve “eşitlikçi” saiklerle hareket eksikliği nedeniyle, “özne” (hayvanlar) gündelik sorunları üzerine yoğunlaşıyordu. Bu “yoğunlaşma”da “hayvan hakları” çerçevesinin genelini oluşturuyor, onun dışında da bir çerçeve, yer bulamıyordu. Hayvanlar için belediyelerin barınak oluşturmaları talebi varken, ben hayvan doğasına uygun olmayan hayvan barınaklarının  toplama kampları olduğunu söyledim. Ama etkili olamadı sanırım, zayıf kaldı. Çünkü hayvanseverler “o an” acil yardıma ihtiyacı olan bir hayvanın o anki durumunu gidermek konusunda çaba içine giriyorlar ve bu çabanın dışındaki her şeyi de önemsemiyorlardı. Tam zamanını hatırlamıyorum ama sanırım 7-8 yıl önceydi. Türkiye’den kaçırılarak Avrupa ülkelerine hava yolu ile çıkarılan cins hayvan (kedi/köpek) kaçakçılığı söz konusuydu. Türkiye (birkaç il) ve Avrupa bağlantılı arkadaşlarla Uluslararası bir dayanışma ile bu kaçakçılığı . savcılık, dernekler masası, havaalanı polisi vb kurumlarla iletişim kurularak “cins hayvan” kaçakçılığı durdurulmuştu. Bu çabayı gösteren Türkiye ve yurt dışından toplam 6-7 kişiydik. Yine hayvan hakları savunucularında (genel anlayış) örneğin “hayvanların kısırlaştırılması” çok doğal görülürken, ben hayvanların kısırlaştırmanın bir anlamda “soykırım” olduğunu söylüyordum… Ancak bu da dikkate alınmıyordu vs… Söylemek istediğim temel nokta, hayvan hakları mücadelesi verenlerin genel anlamda konumlandığı yer, “hayvanın doğası” olmalı diye düşünüyorum. Tabii ki günümüzün hayvanların gündelik sorunlarını, çözmek gerekir tabii ki ama, diğer yandan da kesinlikle göz ardı edilmemesi gereken; “hayvanın doğasına uygun yaşam koşullarının oluşturulması için bir hayvan hakları mücadelesi” olmalı, diye düşünüyorum. Bu nokta içinde tabi ki, politikalar, söylemler üretilmeli ki, bunlar algılanılabilsin. Yoksa somut olmayan ve hayata geçmeyen “-meli, -malı” söylemleri doğal olarak hiçbir işe yaramıyor ne yazık ki…

nezaket

NEZAKET ERTUNÇ              

(53 yaşında, hemşire.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Genel olarak iyi. Evde hayvanım olmadı olmasını da istemedim. Doğal ortamlarının sokaklar olduğunu düşündüğüm için. Çocukluğum ve gençliğim köyde geçtiği için hem kedimiz hem de köpeklerimiz oldu. Hatta atımız ve ineklerimiz vardı.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan hakları değil tüm canlı hakları herkes için. Hayvan ayrımı yapmak anlamsız.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Süt, yumurta kısmı güzel. Üretimde oldukları sürece daha eşitiz onlarla sanki. Et kısmını açıklamak zor. Etin yerine geçecek bir sürü ürün var aslında. Kısaca et yemek hayvan katliamı.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Sol kesim hayvan hakları konusunda hiç de fena değil. Daha iyi olamamasının nedeni insanların kendi hak ihlalleriyle uğraşmaları. İnsanlar mutlu olursa ancak o zaman etrafının farkına varabilir ve mutlu edebilir.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Vicdani , etik, siyasi hepsi olabilir.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Bize sunulan hatta dayatılan bir dünyada yaşıyoruz. Nasıl mama sektörü insanları kedi ve köpek sever yaptıysa, bir gün birileri de!! Tüm hayvanları koruyup kollayacağımız, beraber özgürce yaşayacağımız ortam yapar mı ki?

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • İlgimi çekiyor ama özel olarak takip ettiğim söylenemez.

firat-deniz

FIRAT DENİZ  

(23 yaşında, İletişim Yayınları’nda çalışıyor, İstanbul’da yaşıyor.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde

  • Hayvanları çok severim ama şu an müsait yerim yok. Köydeki evimizde kedi besliyorduk.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Bizim ülkemiz bu konuda ne yazık ki çok geride ben her türlü canlıyı severim ama hayvanları özellikle köpekleri çok ama çok severim. Hayvanları koruma kanunu var ama çok çok yetersiz millet olarak hayvanları sevmiyoruz ve onları korumuyoruz. Avrupa’da tüm hayvanlarda çip var ve çok güzel korunuyorlar kaybolduklarında hemen çip sayesinde bulunuyor. Yapılan kanunlar kadar uygulanmasında çok önemlidir ve yapılan kanunlar hayvanlar için ise tam anlamıyla koruması gerek.

isimsiz12a

İSİMSİZ

(52 yaşında, kamu kurumunda memur, bir çocuk annesi.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Çok iyi. Kedimiz var. Hayvanlarla (kedi, köpek, inek, koyun, keçi, eşek, at) aram hep iyi olmuştur.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Gerekli olduğunu düşünüyorum. Hayvanları sevmek zorunda olmasalar da zarar vermemeli insanlar, cezası olmalı.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Sütünden doğal yaşam koşullarında yaşayan; etinden sadece insanların beslenmesi amacıyla yetiştirilmeyen, çok yaşlandığı için kesilebilecek hayvanlardan yararlanılabilir. Tavuk çiftlikleri, kanüllü inekler gibi uygulamaların korkunç olduğuna inanıyorum.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Düşünüyorum ama uygulama yok.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Kurban bayramlarında ağladığım zamanlar.

Vejetaryen /veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Vicdani bir seçim bence. Daha çocukları koruyamazken hayvan haklarının ideolojisi veya politikasını düşünemiyorum.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Düşündüm ama denemedim. Kızım vejetaryen olduğu için eti sadece işyerinde tüketiyorum. Evde rahatsız oluyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Sosyal medyadan, arkadaşlarım aracılığı ile takip ediyorum. Barınak yardımları, sahiplendirmeler, hayvanlara zarar verenlerin sosyal medyada yayınlanması-cezalandırılması için kampanyaları, tavukların, ineklerin insanları doyurmak için ne kadar korkunç yetiştirildiği, kaz tüyleri, kürk kullanılmaması ile ilgili yayınları yararlı ve yetersiz buluyorum. Kedim öldü melek oldu gibi şeyleri de saçma ve gereksiz buluyorum

isimsiz13

İSİMSİZ

(48 yaşında, kadın, tıp doktoru.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Daha çok koyun, inek, at, eşek gibi hayvanları severim. Çocukken köye gider babaannemin ve dedemin hayvanları ile zaman geçirirdik, o yüzden inekler, koyunlar vb. bana daha yakın, korunmasız ve duygusal gelmişlerdir. Babaannemin bir de dışarıda yaşayan köpeği vardı, adı Arap’tı. Bazen yaralı kuşlar bulup evde onları iyileştirmeye çalışırdık. Şu an evimizde kedi ya da köpek yok ama yeğenimin köpeklerini çok seviyorum, onlar da beni çok sever.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Dünya bize ait değil tabii ki hayvanların ve bitkilerin de hakları var. Belki de bizden daha fazla hakları var hatta.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Hayvansal ürünleri tükettiğim için tam bir hayvansever değilim sanırım ama yine de onlara işkence edilmesi, dar alanlarda beslenmeleri üzüyor beni.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Et yemeyi çok sevmiyorum ama sağlıkçı olarak hayvansal kaynaklı besin ögelerini başka yolla almanın çok mümkün olmadığını biliyorum.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Bu konuyu çok derin düşündüğümü söyleyemeyeceğim.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan haklarının savunulması önemli, özellikle eti, sütü vs için beslemediğimiz hayvanların keyif için, spor adı altında öldürülmelerine kesinlikle karşıyım.

isimsiz16

İSİMSİZ                              

(55 yaşında, erkek. Öğretim üyesi.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • At, inek, koyun ve kuş gibi hayvanları daha çok severim. Kedilerden pek hoşlanmam. Köpekleri de severim ancak bazı sokak köpeklerinin saldırabileceğini düşündüğümden yaklaşmaktan çekinirim. İlkokula başlayıncaya kadar doğmuş olduğum köyde büyüdüm. Köydeyken Mandamız vardı bundan olsa gerek büyükbaş hayvanları daha çok severim. Evimde kedi ya da köpek yok.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Doğada bulunan her canlının hakları olduğunu düşünüyorum. Gereken saygının gösterilmesi gerektiğini düşünüyorum. En başta da yaşam hakkının çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Hayvansever olduğumu düşünmüyorum çünkü hayvansal ürünler tüketiyorum ama hayvanlara işkence edilmesine çok üzülüyorum.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Düşünüyorum ama güncel yaşamda uygulaması yok sadece teoride/ söylemde kalıyor

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Çok emin değilim ama vicdani olduğunu düşünüyorum.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Et yemeklerini pek sevmem ama hiç denemedim.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Sosyal medyadaki paylaşımlardan ve arkadaşlarımın çalışmaları aracılığı ile takip etmeye çalışıyorum. Hayvan haklarının savunulması önemli, özellikle hayvanların keyif için, spor adı altında öldürülmelerine kesinlikle karşıyım.

isimsiz-15

İSİMSİZ                                               

(Mimar Sinan Üniversitesi mezunu. İstanbul’da yaşıyor, bir reklam ajansında yaratıcı yazar.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanları çok seviyorum. Çocukluğumdan beri evimde her zaman kedi ya da köpek olmuştur. Şu anda da bir kedim var. Sokak hayvanlarına da elimden geldiğince yardım ediyorum. Çocukken hayatı paylaştığım farklı kediler oldu. Net olarak hatırladığım şey en sevdiğim kedim Topsi’yi kaybetmem, 3 gün sonra ise bir apartmanın zemin katında onu bulmamdı. Ne kadar mutlu olduğumu hâlâ hatırlıyorum.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan haklarının, en az insan hakları kadar gerekli olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu gezegen sadece bize ait değil. Hayvanların kendi doğal şartlarında, iyi bir yaşam sürmelerinin sağlanması önceliğimiz olmalı. Bunun haricinde hayvanları ticari meta olarak kullanılan petshop, sirk gibi mekanların kapatılması, hayvan sahiplendirilmenin etkili şekilde denetlenmesi, sokak hayvanlarının iyi koşullarda yaşamasının sağlanması, hayvanlara karşı suç işleyen insanların caydırıcı cezalarla karşı karşıya bırakılması gerekiyor bence.

Eğer kendini hayvan sever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • İnsanlar, duygusal bağ kurabildikleri ve evde bakabildikleri hayvanları koruyor sadece. Bunda ciddi bir çelişki olduğunu ve aslında besi hayvanlarının da evcil hayvanlar kadar duygusal zekaya sahip olduğunu düşünüyorum. Bu konuda farkındalık yaratmak için ekstra çabaya ve duyarlılığa ihtiyaç var bence.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Ben sol sempatizanıyım. Ama herkes için eşitlik düsturuyla yola çıkmış bu ideolojik harekette bile hayvan haklarının yeteri kadar önemsenmediğini düşünüyorum. Bunun nedeni ise dünyaya türcü ve emperyalist bir gözlükten bakıyor oluşumuz ne olursa olsun. Önce insanların yaşam standardı, sonra hayvanlar olarak bakılıyor konuya.

 Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Onlarca var. Yakın tarihte sitenin parkında yeni doğmuş bir fare buldum. Ve onu yoldan alarak çimlerin içinde güvenli bir yere koydum. Yaşadı mı? Hiçbir fikrim yok. Ama dünyaya karşı bu kadar çaresiz oluşu bayağı etkiledi beni.

 Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Çok et yemiyorum ama vejetaryen de değilim. Aslında istiyorum ama hızlı yaşam tempom kendime alternatifi bol ve sağlıklı yemek sistemi kurmama çok da izin vermiyor.

 Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Vicdani bir seçim bence. Güzel bir söz vardı. “Hayvanlar benim dostumdur ve ben dostlarımı yemem.” Belki de diyorum hayvanları dost olarak göremeyişimizin sonucu bu. Bir de insanlar bu kesim vahşetiyle yüzleşmedikçe olanları yadsıyor. Marine edilmiş bir et önüne geldiğinde, onun canlı bir hayvandan elde edildiğini çoğu zaman realize edemiyorsun. Kurban bayramında bu konunun tartışılıp diğer günlerde es geçilmesinin sebebi de bu. Gerçekte olanlar gün yüzüne çıkınca insanlar rahatsız olmaya başlıyor. İnsanların doğaya ve hayvanlara olan yaklaşımının binlerce yıllık süreçte nasıl evrildiğini görmek için önerim Yuval Noah Harari’nin Homo Sapiens kitabını okumak. Kendi türümüzün tarım devrimiyle birlikte nasıl ekolojik bir katile dönüştüğünü anlatıyor.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Et yemekten vicdani olarak rahatsız oluyorum. Fiziksel olarak da çok iyi hissettirdiğini söyleyemem. Vejetaryenlere saygı duyuyor ve en kısa zamanda olmayı düşünüyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan hakları mücadelesinin daha agresif ve sürdürülebilir bir hale gelmesi gerektiğini düşünüyorum. Mevcut dernek ve oluşumlar, eski yüzlü ve herkesi kucaklamaktan uzak. WOM etkisi yaratacak kampanyalar yapılmıyor. Hayvan haklarının gündem olması, tartışılması ve daha büyük kitlelerce sahiplenilmesi gerek.

zehra-erkus

ZEHRA ERKUŞ                                        

(Yaratıcı Drama ve Tiyatro ile ilgileniyor.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla aram iyi, evimde kedilerim var. Çocukken civcivden bile korkardım. Ama onları hep uzaktan çok severdim. Kedi ve köpek yavrularına bayılırdım ama onlara dokunamazdım bile. Korkumu yenmek için çok çabaladım ve sonunda oldu.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan Haklarının yeryüzünün en elzem meselesi olduğunu düşünüyorum. Bütün canlıların yaşama hakkını, özgürlüğü, eşitliği gerçek anlamda kavramak, hayvanlara tanıdığımız haklardan başlar, diye düşünüyorum.

Eğer kendini hayvan sever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Kendimi hayvansever olarak görüyorum ama çok eksik görüyorum. Bunu üzülerek söylüyorum. Hayvanları yemeyi bir katliam olarak görürken, onların sütünden faydalanıyor olmayı da aslında daha uzun vadede bir sömürüye ortak olmak olarak görüyor olmama rağmen süt ve süt ürünlerini tüketiyorum. Hayatımda büyük bir çelişki olarak görüyorum bunu. Eskiden hayvanları yerken de bunun büyük bir çelişki olduğunu düşünürdüm hep. Bu çelişkili olma hali artık bana gerçekten acı vermeye başladığında komple çıkardım hayatımdan hayvanları yemeyi. Hâlâ hayvanları çok severken hâlâ hayvanları yiyebilenlerin de büyük çelişki içinde olduğunu düşünüyorum. Ya da bazılarımız sadece kedi ve köpek sever. Bilemiyorum…

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Hayvan haklarına yer vermeyen hiçbir düşünceye sahip değilim ve o düşünceyi savunmuyorum da.

 Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • 16 sene evvel babamı ve üstüne kedimi kaybettiğimde ilk kez vejetaryen olmak istedim. Ama bu çok kısa sürdü. 4-5 ay kadar en fazla. Sonra bilmiyorum neden tekrar başladım hayvan yemeye. Çevremde herkes yiyor, bi ben mi kurtarıcam bu hayvanları, dedim belki, tam emin değilim hangi dürtünün tekrar beni yemeye sevk ettiğine. Ara ara yine denedim vejetaryenliği ama her seferinde yine başladım. Etin tadını özlüyordum belki, o damak keyfinden vazgeçemiyordum belki. Eskiden çevrem hayvan yemeyi red ettiğimde bu kararıma saygı duymuyorlardı. Neden red ettiğimi kendime de inandıramadığım için belki onlara da inandırıcı gelmiyordum. Son 6 yıldır kesin bir şekilde vejetaryen oldum. İzlediğim aslında izleyemediğim bir sürü belgesel film, videoların da bunda etkisi oldu. Çok ilginç çevrem şimdi bana bu konuda saygı duyuyor, dalga geçmiyorlar artık. Onlar yemeye devam etse bile.

 Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Kesinlikle vidani olarak başladım vejetaryenliğe. Ama işte bu vicdan denilen şey başladı mı insanda hiçbir zaman yeterli olmuyor bence. Biri demişti unuttum şimdi. 500 ya da 1000 yıl sonraki nesil, dönüp bizim nesle baktığında sadece ve sadece hayvanları yediğimiz ve her türlü sömürdüğümüz için ne kadar vahşi ve barbar olduğumuzu düşünecek. Buna inanmak istiyorum. Bu yıllarımız için umutsuzum. Hz. Muhammed’in koyun tüccarı olduğu bir dönemde gökten inen koyunun kutsallığına ne kadar inanıyorsa insanlar, bütün dünyadaki hayvan endüstrisi de hayvan yemenin ne kadar ‘kutsal’ bir sebep olduğuna inandırıyor bugünün müşterisini. Hayvanlar zaten biz onu yiyelim diye tanrı tarafından yaratılmış! Bu tanrıya hizmet eden üretim çiftlikleri. Ateist çevremden hayvan yemeyi her türlü olumlayan düşünce ise, insanın daha üstün varlıklar olduğu bu sebeple doğadaki kendinden güçsüz olan her şeyi ilerlemek adına daha üstün insan olmak adına, insanlığın devamı için yemeyi kendinde hak görmesi.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Vejetaryen olduğumu söyledim bir önceki soruda ama şu küçük notu buraya düşeyim. Bazı zamanlarda komşu mutfakların penceresinden gelen köfte kokularını alınca canım acayip köfte çekiyor. Sonuçta yıllardır bildiğim bir damak tadı köfte. Her türlü yemem artık et onu çok iyi biliyorum ama bazen canımın çok çektiğini itiraf etmek istedim 🙂

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Gerçekten hayvan hakları için mücadele olsun da, hayvanların her türlü refahı kurtuluşu için mücadele olsun da nasıl olursa olsun, diyerek anketi sonlandırıyorum. Teşekkür ederim 🙂

nuran-alkan2

NURAN ALKAN                          

(27 Yaşında. Ankara Üniversitesi Sosyoloji bölümü mezunu. AÜ İletişim Fakültesi’nde yüksek lisansımı sürdürmekte.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla ilişkimi yakın bir zamana kadar nötr olarak tanımlayabilirim. Özel bir ilgim olmadığı gibi, herhangi bir olumsuz bakışım da yoktu. Üç yıl önce vejetaryen olma kararı aldıktan sonra bu ilişki daha olumlu bir bakış açısına evrildi diyebilirim. Artık her konuda daha dikkatli davranmaya, düşünmeye başladım. Bu süreçte bir de üç tane kedi sahiplendim. Şu an biraz aşırıya kaçabilecek derecede düşkünüm diyebilirim.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan haklarından ziyade daha genelde “canlı hakları” tanımlamasını ve her canlının yaşama hakkına sahip çıkılmasını destekliyorum. Hayvanlar ile ilgili özel olarak ise; kendilerini savunma ve ifade etme yeteneğine sahip olmamalarından ötürü insanların hayvan haklarına sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum. Hayvan hakları konusu bireysel girişimler ile önemli bir aşama kaydetse de bu konunun devlet düzeyinde ele alınması gerektiği görüşündeyim. Toplumsal olarak hayvan haklarına dair bilincin geliştirilmesi üzerine çalışmalar yapılması, hayvanların yaşam koşullarını iyileştirici adımlar atılması gerektiği görüşündeyim. Aklıma gelen bazı örnekleri sıralamam gerekirse; Her ilde hayvanların barınacağı, yeme içme ihtiyaçlarını gidereceği yaşam alanları oluşturulmalı. Her il ve ilçede belediyeye ait ücretsiz veteriner hizmeti bulunmalı, ilçelerde sağlık ocağına benzer biçimde veteriner kliniği bulunmalı. Okullarda hayvan hakları üzerine doğa bilinci üzerine, genel olarak yaşam hakkı üzerine dersler konmalı. Hayvanlara ilişkin her türlü şiddet olayına cezai yaptırımlar arttırılmalı. (Örneğin bu anket sırasında haberlerde tanık olduğum Çanakkale’de bir kediye işkence yapan iki kişi gözaltına alınıp, cüzi bir para miktarı ile serbest bırakıldı. Bu haberde en dikkat çeken şey benim için kişilerin gözaltına alınırken ki rahat tavırları, bu aslında toplumsal halin yansıması gibi, oradaki kişilerin iç sesi olarak benim hissettiğim: “Ne yani beni kediden ötürü içeri mi atacaklar” düşüncesinin dışavurumu.)

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Bu durumun da tamamen öğrenilmiş ve çelişkili bir durum olduğunu düşünüyorum. Örneğin kedi ve köpekleri çok seven ama tavuk, inek vb. hayvanları yiyen arkadaşlarımın durumunun tamamen öğrenilmişlik, alışkanlık, kabullenme olduğunu düşünüyorum. Bir acıyı, bir dramı, bir hak ihlalini düşünmediğimiz sürece farkında olmayız. Örneğin bunu insan hakları üzerinden de okuyabiliriz. Kendisini vicdanlı, merhametli olarak tanımlayan insanlar ülkenin bir başka yerinde yaşanan hak ihlallerini düşünmezler, hissetmezler ve böylece sorumlu da hissetmezler kendilerini. Hayvanlarla ilgili durum da benzer biçimde; onları yemenin, onların yaşam hakkını elinden almanın, onların üzerinden ürünler elde ederek onları sömürmenin ne kadar etik olup olmadığını sorgulamazsak, düşünmezsek bir sorumluluk da yok gibi görünür. Bu bakımdan bazı hayvanların korunup, bazılarının kullanılmasını çelişkili, verileni sorgulamama olarak kabul ediyorum. Yanlış buluyorum.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Kendimi doğrudan bir ideoloji üzerinden tanımlamıyorum. Ama sol ve sosyalist görüşe yakın olduğumu söyleyebilirim. Herhangi bir ideolojinin toplumsal hayatı açıklama da başlı başına yeterli olduğunu düşünmediğimden ötürü olsa gerek kendimi bir ideoloji ile özdeşleştirmiyorum. Sosyalizmin insanca yaşama en uygun ideoloji olduğunu düşünmekle birlikte daha genel bir perspektiften hayvan haklarına, kadın haklarına vb. alanlara özel bir önem atfetmediğini düşünüyorum. Sosyalizm geldiğinde tüm bu sorunların son bulacağı görüşünü de çok gerçekçi bulmayıp, bununla birlikte sadece hayvan hakları üzerine, çevre üzerine ya da kadın hakları üzerine kurulu olan bir ideolojinin de toplumsalı açıklamada yeterli olmadığı kanaatindeyim.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Belirli bir anım şu anda aklıma gelmiyor. Ama bir şekilde temas kurduğum hayvanların yüzlerindeki o memnuniyet, sevinç ifadesi ve bana karşı olan yakınlaşma tavırları beni hep çok etkilemiştir.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Üç yıl önce vejetaryen olmaya karar verdim. Bunda yüksek lisans dersinde aldığım ideoloji dersinde çevrecilik üzerine yaptığım okumaların, hayvanlara yönelik işkencelere dair videoları izlememin çok büyük etkisi oldu diyebilirim. Vejetaryenlik kararını almamdaki asıl etken ise hiçbir canlının yaşam hakkına son verme hakkım olmadığı düşüncesi oldu. Bu düşünce gerçekten benim hayata bakışımın özeti gibiydi. Bu durumun tamamen bilinç ve düşünce ile alakalı olduğunu düşünüyorum. Bu kararı aldıktan sonra örneğin; yaz sıcaklarında beni bunaltan sivrisinekler üzerinde bile saatlerce düşünmeye başladım. O bir canlıydı, ona bir yaşam verilmişti ve onun yaşam döngüsünün benimki ile karşılaşması benim onu öldürmemi gerektirmiyordu. Bu durum zaman zaman uykusuz gecelerin siniri ile aşılmış olsa da hala hayata bakışımın merkezinde diyebilirim. Öte yandan vejetaryenlik ve veganlık arasındaki geçiş ise hala düşündüğüm ve bir sonuca varamadığım bir konu. Hayvanları sömürmeyi elbette doğru bulmuyorum. Kendi düşüncemle buna paylaşmak olarak bakıyorum. Örneğin hayvan ürünlerinden elde edilen giysi, çanta vb. eşyaları kullanmaya karşıyım. At ve eşek gibi gibi hayvanların bazı işlerde kullanılmasına da karşıyım. Veganlardan farklı olarak yaptığım tek şey aslında süt ürünleri ve yumurta tüketmek. Bu konuda da süt endüstrisi ve yumurta endüstrisine karşı olmakla birlikte, köyde yaşayan, kendi yavrusunu besleyip, ondan arta kalan sütünü benimle paylaşan ineklerin sütünü kullanıyorum. Yumurta da serbest gezen tavukların yumurtasını yiyorum. Bunları yemediğimde kendi beslenmemde sorunlar olacağı endişesi taşıdığım için tüketmeye devam ediyorum. Hazır satılan vegan ürünleri sürekli almak, ya da ilaç takviyesi kullanmak istemiyorum. Doğaya uygun, organik yaşamı savunurken ilaçla süren bir hayatı desteklemiyorum. Bu bakımdan vejetaryen beslenmeye devam etmekte olup, ilerde vegan beslenmeye geçme konusunda da açık kapı bırakıyorum.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Bu tercihi etik bir seçim olarak görüp, sadece et yememekle olmayacağını, hayvan hakları konusunda geniş bir politikanın olması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca yaşam hakkına saygılı ve eşit bir yaşam idealinin hayvan hakları ile birlikte canlı haklarını savunmaktan ve tüm türlere eşit mesafe almaktan geçtiğini düşünüyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan hakları mücadelesini birkaç yıldır izliyorum ve destekliyorum. Eksik bulduğum bir yanı toplumsallaşma ve kitleselleşme konusundaki yetersizliği olabilir. Toplumda hayvan hakları mücadelesinin yaygınlaştırılması gerektiğini düşünüyorum. Siyasi hayatta daha aktif bir konumda olması gerektiği kanaatindeyim. Bu eksiklikleri daha çok Türkiye üzerinden düşündüğümü belirtmeliyim.

selda-aydogan

SELDA AYDOĞAN                                

(Akdeniz Üniversitesi İşletme Fakültesi Mezunu, 49 yaşında, evli bir çocuk annesi.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla aram hep iyi oldu. Evimiz bahçeliydi, kedi, köpek, tavuk, civciv, balık vb.. evcil hayvanlar besledik.. Kızkardeşim doğduğunda anne sütü içmeyince doktor keçi sütü önermişti.Babam da bahçemize bir keçi satın alıp getirmişti. Bu keçinin sütünü kendi ellerimizle sağıp içmiştik ve de çok eğlenmiştik. Evimde 2 kedi, 1 köpek var.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvanların da insanlar kadar bu dünya üzerinde yaşam hakları olduğuna  inanıyorum. Yaşamları garanti altında olmalı ve hakları yasalarla korunmalı, suistimal edilmeleri ve kötü davranışlara maruz kalmaları durumunda mutlaka ciddi bir para veya hapis cezasıyla cezalandırılmalılar.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Bu da çok tartışılır bir konu ama tamamen Vejetaryen bir beslenmenin insan vücudunda bir takım problemler çıkaracağını düşünüyorum.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Evet tabii ki yer veriliyor ama yine de yetersiz olduğunu düşünüyorum.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Köpeğimiz Lucky’nin (Dalmaçyalı) arkadaşlarımızı ve bizi taşıyan, Denizli’ye dağ tırmanışına gittiğimiz, gece yolculuğu yaptığımız bir otobüste  şoförü uyutmamak için yanından hiç ayrılmayışını hatta arada kulaklarını yalamasını ve zorla yanımıza aldığımızı, birkaç saat sonra da şoförün uyuduğunu kaza geçirip; şarampole yuvarlanışımızı ve şoförün otobüsün altında kalıp öldüğünü unutamıyorum. Lucky  hissetmişti kazayı. Önlemeye çalışmıştı..

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Saygı duyuyorum .Bence bir yaşam biçimi..Yeterli değil. Sadece etini, sütünü yememek korunmalarına, yaşamalarına yetmiyor.. Korunmaları ve bakılmaları konusunda yeni yasalar çıkartılmalı , okullarda çocuklar eğitilmeli , hayvan sevgisi aşılanmalı, ailelerin çocukları büyürken mutlaka bir evcil hayvanla büyümeleri sağlanmalı hatta hayvan hakları üzerine dersler olmalı.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Bir süredir düşünüyorum. Ama yapıp yapamayacağımdan emin değilim.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Evet, takip ediyorum. Son zamanlarda hayvanseverlerin katkılarıyla bir kamuoyu oluştu gibi.. Daha çok insan eskiye göre daha duyarlı.. Sokak hayvanlarının korunması ve bakılması konusunda yardımcı. .Ben yakınımdaki barınaktan bir kez bir sokak kedisinin gözünün iyileştirilmesi konusunda yardım aldım. Kedi iyileştirilip bahçemize bırakıldı. Barınaklar arttırılmalı ama mutlaka denetlenmeli ve doğru amaca hizmet etmeli. Belediyeler tarafından kışın kedi evleri, sulukları ve  çevreye yiyecek makineleri  yerleştirmeli. Örnekleri yurtdışında var. Çünkü kış şartlarında yiyecek bulmada ve barınmada çok zorlanıyorlar.. Bizler de evimizin önündeki evcil dostlarımızı düşünerek onların yaşamalarını sağlamak için biraz daha fazla duyarlı olmalıyız. Bu dünya sadece bize ait değil.

can-oktemer

CAN ÖKTEMER                                

(1985 Ankara doğumlu . AÜ Radyo Televizyon ve Sinema bölümünde yüksek lisans yapıyor.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla aram hep iyi olmuştur. Sıkı bir kedici olarak tanımlayabilirim kendimi. Onlara karşı hiçbir zaman bir fobim ya da korkum olmadı. Bununla beraber kedi ve kuş tüyüne karşı alerjim olduğundan evde hayvan barındıramıyoruz.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan hakları konusunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Hayvanların barınma ve yaşama haklarının sağlanmasının hayvan haklarının en başında gelmesi taraftarıyım.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Kendimi sol ideolojiye yakın görmekteyim. Bununla beraber Türkiye’deki birçok sol partinin başta ekolojik sorunlar olmak üzere kafa yormadığını düşünüyorum. İklim değişikliği üzerine eğilen, bunu parti programına koyan bir parti olmadığı gibi aynı şekilde hayvan hakları meselesinde bir çok sol partinin geri kaldığını, bu konu üzerinde yeteri kadar çalışma yapılmadığını düşünüyorum. Sol partilerin bu konuda geri kalmasının sebebinin kanımca en büyük nedeni; başka önemli toplumsal meselelerin daha çok öne çıkması, hayvan hakları ya da diğer ekolojik meselelerin bu hiyerarşiden kendilerine yer bulamamasına bağlıyorum.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Vejetaryen ya da veganlık tercihlerinin vicdani ve etik bir seçim olduğunu düşünüyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan Hakları mücadelesini elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum. Hayvan Partisi’nin çalışmalarını sosyal medyadan takip etmeye çalışıyorum. Bununla beraber bu konuda biraz geri kaldığımı ve yeteri kadar okuma yapmadığımın özeleştirisini verebilirim.

duygu-hazaran

DUYGU HAYZARAN            

(25 yaşında. Sosyal hizmet uzmanı.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Çoğu insan gibi ben de türcü yetiştirilmiştim. Hayvanlarla aramın iyi olmamasının nedeni buydu. Çocukluğuma dair çok da güzel anılarım yok onlarla. Çünkü çevrem beni daha ben küçükken: “Kirli onlar, dokunma onlara, dokunursan seni ısırırlar ya da onlar bizim için varlar” şeklinde büyüttü. Daha sonra kendim sorguladım, anladım, fark ettim.Şu an onlarla aram çok iyi. Onlarla karşıdan karşıya geçiyorum, onlarla oyun oynuyorum, onlarla dertleşiyorum, onlarla konuşuyorum, onlara fısıldıyorum.Onlar benim huzurum, mutluğum, evladım, dostum, yaşam sevincim. Hayır evimde kedi ya da köpek yok. Maalesef sağlık problemlerim şu an için onları eve almama müsaade etmiyor.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hiçbir tür bir diğerinden üstün ya da altta değildir.Elbette ki insan hakları nelerse hayvan hakları da onlar olmalıdır.Lakin hakka gerek duyulan bir yere hak gelir mi, orası ayrı bir konu.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Kendimi hayvansever olarak nitelendirmiyorum çünkü bu kelime bana çok yanlış geliyor. Nasıl ki bir şeyleri savunduğumuzda ya da haksızlığı dile getirdiğimizde insansever demiyorsak hayvanlar için de bunu kullanmamalıyız. Bu da bir çeşit ayrım içeriyor ve onları ötekileştiriyor bana göre. Ben kendimi türcü olmayan bir birey olarak görüyorum. Bunun sevgiden öte; adalet, eşitlik, hak ve egodan arınma meselesi olarak görüyorum. Acı üzerinden ayrım olamaz. Böceğin kuştan, kuşun kediden, kedinin kuzudan, kuzunun danadan, dananın insanından farkı yok. Yani ben, sen, o diye bir şey yok. Hepimiz aslında aynı kişiyiz.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Hayvan haklarının bunlarla ilgisi yok bence.Bu olması gereken bir durum.Alice Warker’ın dediği gibi: Hayvanlar, insanlar için yaratılmamışlardır; siyahların beyazlar için, kadınların erkekler için yaratılmadığı gibi. Hepimiz hangi düşünceye sahip olursak olalım en başta insan olduğumuzu hatırlayıp onlardan özür dileyip onları rahat bırakmalıyız artık.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Beş yıldır hayvanlarla iç içeyim.Gördüklerim, göremediklerim, duyduklarım, duyamadıklarım beni çok etkiliyor zaten her gün. Her şey bir anı zaten bende. Ama sadece şunu söyleyebilirim ki: Onların gözlerine bakın. Onların gözleri zaten her şeyi anlatan en derin anılar.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Veganım.Vegan olmam okuduklarım, gördüklerim ve izlediklerim sayesinde oldu. Yıllar önce masaya oturduğumda önüme kızartılmış bir balık konmuştu. Tam o balığı ağzıma atacaktım ki: Birden bir ses “Hey Duygu, sen ne yapıyorsun” dedi. Sonra ses  devam etti: Bak, dedi bana: “Bu balığın tabağa konulmadan önceki hali ve tabağa geliş hali.” İlk önce delirdiğimi sandım.Çünkü bir ses benle ciddi ciddi konuşuyordu. Anlamıştım ki… O ses benim vicdanımın sesiydi. Kararım hiç değişmedi, değişmeyecek de. Çünkü onlar gözü olan, hisseden, acı karşısında tit tir titreyen bireyler. Tıpkı benim gibi, bizim gibi.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Veganım. Herkes zaten vegandır başta. Sonra aile, çevre, toplum bizi “biz olmayan her şeye” dönüştürür zamanla.Bu bir tercih değildir. Bu bir başa dönmedir; bebekliğe, çocukluğa, o en masum olan ana dönüp yeniden öze, kalbe dönmedir. Herkes bu nedenle o değiştirilmeden önceki haline dönüp etik olmak zorundadır. Evet yeterli görüyorum. Bir tek kalbimiz bize gerçeği gösterebilir çünkü.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvanlarla ilgili aslında her şey ilgimi çekiyor ve görüp fırsatını bulduğum her şeyi izliyorum.Yanlış bulduğum ya da doğru bulduğum çok şey var. Yazmaya başlasam sanırım çok uzun sürer. Ben sadece şunu söylemek istiyorum: Her şey birbiriyle bağlantılıdır, her şey bir bütündür. Kaos teorisine göre: Kelebeğin kanat çırpışı gibi küçücük bir şey dünyanın yarısını dolaşacak bir tayfuna neden olabilir. Kelimeler önemlidir ve kendimizden ötesini hissetmeliyiz.

mesut-arsalyan

MESUT ARSAL                                                 

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Dünyayı yeni yeni tanımaya başladığımda Boby isimli köpeğim vardı. Hayatımda ki ilk dostum, ilk sırdaşım, ilk yoldaşım, ilk özlediğim, ilk dudaklarından öptüğüm, annem izin verse koyun koyuna yatabileceğim ilk köpeğim olurdu herhalde. Hayatımın ilk belki de tek travmasını onu kaybedince yaşadım. Onu tüfekle vurduklarında 6 yaşında idim. Sanırım o travma ben ölünceye kadar yok olmayacak bende… Bildiğim bir şey var onu çok özlüyorum çok…

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • En önemlisi korunma haklarının olması. Nesillerinin devamı için her türlü tedbir alınmalı. İşkenceyi önleme konusunda katı yasalarımızın olması gerekir.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Bazıları sevilirken bazılarının yenmesi ben de hep çelişki doğurmuştur. Ama itiraf etmeliyim ki kendimi doğanın kanunu böyle diye ikna ediyorum. Et yesem de savunduğum şey, et için hayvan yetiştirmenin ve satışının yasaklanması. Kim yemek istiyorsa kendisi yetiştirmeli. Sektör haline gelmemeli, bu yasaklanmalı. Belki bu düşüncem de çelişkili ama et tüketimi böylece azalır diye düşünüyorum.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Bence bu tercih erdemli ve saygıyı hak eden bir şey. Duyarlı ve farkındalığı yüksek insanlar vegan olanlar. Umarım sayıları daha da çoğalır…

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Her et yediğimde “napıyorum ben, çok ilkelce bu yaptığım” vb. cümleler aklımda dolaşıyor. Özellikle evime et almıyorum, kasaba gitmiyorum bilinçli olarak. Ama işyeri menüsünde mecburen yiyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Çok yakından izlemesem de, sosyal medya paylaşımları ilgimi çekiyor. Mücadele edilerek, hiç gün yüzü görmemiş hayvanların doğaya salınması beni müthiş derecede etkiliyor, evet işte başarmışlar diye gurur duymama sebep oluyor. Sokaklarda hayvanlar için su kaplarını görmek dahi beni gülümsetiyor hatta travma geçirmiş ruhumu tedavi bile ediyor bu gibi şeyler. Sokak hayvanları için sokaklara ilgi çekici afişler asılabilir. Onlar her an bizle birlikteler bunu yazı ile görsellikle insanlara hatırlatmak gerekiyor. Çünkü çoğu insanın algısı, hayvanların bize sığındığı, biz istediğimiz için yanımızda oldukları şeklinde. Oysa biz onlarla yaşamaya mecburuz bu algıyı sağlamak gerek, sığıntı değil onlar.

turkuler-ozgul

TÜRKÜLER ÖZGÜL AKAD                    

(Senarist, 1984 doğumlu.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde

  • Çocukluğumdan beri kedi köpek olan bir evde büyüdüm. Hayvanlarla aram hep iyiydi. Şu anda da üç kediyle beraber yaşıyoruz.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan hakları, Türkiye’de siyasi partilerin gündemine alması gereken konulardan biri. Fayda yarar gözetmeden her türlü canlının yasalarca da denetlenen ve desteklenen yaşama, beslenme, barınma hakkının sağlanması ve korunması.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Kendim et ve süt ürünü kullandığım halde, haksızlık olarak görüyorum. Dünyadaki diğer haksızlıklarla arasında fark yok. İnsanoğlunun çıkarcı, bencil ve açgözlülüğüyle ilgili bir durum.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Düşünmüyorum. Gerekli bilinç ve toplu hareket etme kültürü eksikliği.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Kedim Kadiş’i ormanda bir ağaç altında bülbül dinlerken görmem.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Seçenlere saygı duyuyorum. Hayvan haklarının ileride seçmenleri etkileyecek bir politikaya dönüşmesini ümit ediyorum.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Düşündüm. Denemedim. Fazla et tüketen biri değilim; ama en azından seri üretimle yetiştirilen hayvanları tüketmemeye dikkat ediyorum. Pek çok tercihimde çelişkiler olduğu gibi bunda da olabilir.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Takip ediyorum. Çocukların eğitimi ve bilgilendirilmesi üzerinde durulması gerek. Zamana ihtiyaç var.

suleyman

UĞUR KORKMAZ                  

(29 yaşında. AÜ İletişim Fakültesi’nden mezun. Ankara’da bir kamu kurumunda uzman yardımcısı olarak çalışıyor.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Evimizde şu anda bir muhabbet kuşu var. Ondan önce 3 kedimiz vardı, geceleri evde gündüzleri dışarıda duruyorlardı. İkisini sahiplendirdik diğeri de kayboldu bir daha gelmedi. Onun dışında evimiz bahçe katı olduğu için sokak kedileri penceremizden ayrılmıyor yaz, kış başta annem olmak üzere besliyoruz. Hatıralarımın başından beri hayvanlara dair iyi şeyler beslediğimi hatırlıyorum. Hayatımın belli dönemlerinde bir arkadaşımın kediyi acımasızca tekmelemesi, bir kurban bayramında ineğin boğazının kesilmesi karşısında çıkardığı sesi ve küçük bir çocuğun sapanla vurduğu serçeyi vurduktan sonra kafasını koparıp atıp hiç bir şey olmamış gibi yürümesi olaylarını unutamıyorum. İnsanların içindeki şiddet hissinin  bazı insanlarda genetik bir miras olduğunu ve bunun eğitimle bastırılacağını düşünüyorum.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvanlara öncelikle yaşama, barınma ve beslenme hakkı tanınmalıdır. Bu haklar kanunla korunmalıdır ve “Hayvana yapan insanlara da yapar” korkusundan bağımsız olarak verilmelidir. Nasıl ki bir insanın birine işkence edip öldürdükten sonra serbest bırakılması normal karşılanmazsa hayvanlar için de böyle olmalıdır.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Öncelikle vejetaryen değilim. Ama son 3 yıldır hayvan eti yemenin bir hak olmadığını aksine katliam olduğunu biliyorum. Üzülerek de bunun parçası olduğumu ve bunun için bir şey yapmadığımı, hâlâ et yemeye devam ettiğimi biliyorum. Üstelik vejetaryenlik, veganlık konularında da ortalamanın üzerinde bilgiye sahibim. Tabaklarında pirzolalar, bonfileler varken Çinliler köpek yiyormuş bu nasıl vahşet gibi sohbetleri de yadırgayamıyorum artık. Algılar dünyasında neyin normal neyin anormal olduğunu seçebilme yetimizin giderek kaybolduğunu düşünüyorum. Hatta başka bir örnek vermek gerekirse bir arkadaşım çok pahalı ve “moda” olan küçük bir köpeği almayı çok istediğini anlatmıştı bana.  Bu istek üzerinden hayvan sevgisinin ne kadar büyük olduğunu göstermeye çalışıyordu. Ucuz olan, yada sokaklarda dolaşan kedi ve köpekler bu sevginin sınırlarında değildi.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Sol. Politik görüşlerin birçok düşünceye sınır koyduğunu ve bunların çoğunun değiştirilemeyeceğini düşünüyorum. Örneğin bir İslamcı olsam kesinlikle hayvanların insanların hizmetine verilmiş etler, sütler topluluğu olarak görecektim. Bunun aksi düşünceler taraftarlarınca kabul görmediğini iyi biliyorum. Ya muhafazakar olsam bunun gibi toplumun neredeyse tamamının kabullendiği yenilikçi görüşlere açık olmayacağını biliyorum. Bu söylediklerim daha çok vejetaryenlik ve veganlık üzerine. Elbette diğer konularda ortak noktada buluşma ihtimali yüksek.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Evde kedimiz varken kedimizle aynı odada uyuduğum günlerden biriydi. Sabaha doğru gün doğmadan önce kendiliğimden uyandığımda kedimizin kilime kustuğunu ve başında mahcup bir şekilde beklediğini gördüm. O zamana kadar onu hiç o kadar üzgün görmemiştim. Kalktım, temizledim ve yanıma alıp beraber uyudum. O günden sonraki aramızdaki güven duygusu çok farklıydı.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Aslında bu konuda bir film üzerinden etin erkeklik üzerindeki etkisi üzerine bir makale yazdıktan sonda ve yazma aşamasında çok düşündüm. O sıralarda vejetaryen olmaya kesin kararlıydım. O dönemde, en azından eti sadece yemeklerin içinde yiyerek bir adım attım fakat sonra başaramadım. Birçok insan gibi eti yerken onun bir hayvan olduğunu unutmayı seçiyorum galiba. Ama o dönemin sonrasında artık hayvan uzuvlarının direk olarak pişirildiği yemekleri yemekten kaçınıyorum.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Vejetaryenlik bir kanun olursa sonraki aşamada veganlık düşünülebilir. Vejetaryenlik öncelikle vicdani sonrasında etik bir seçim. Fakat bunu insanlara anlatmanın en iyi ihtimalle asırlar alacağını düşünüyorum. İnanç sistemi ve dev yemek zincirlerinin de bunun karşısında en büyük engel olduğunu düşünüyorum. Birçok alanda hakların kademe kademe alındığını düşündüğümdeyse hayvanların yaşama haklarının verilmesi konusunda bile mesafe alamadığımızı düşünüyorum.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Etin Cinsel Politikası’nı okuduğumda eti yemekten neden rahatsız olmadığımızı, ya da rahatsız olmamak için eti nasıl süslediğimizi nasıl görünümünü değiştirdiğimizi öğrendim. Hayvan eti yemenin ya da etinden sütünden yararlanmanın doğru olmadığını bilip de bunun vicdani yükümlülüğünden nasıl kurtulduğumuz da bu kitapta ya da birçok yerde yazıyor. Et yerken rahatsız olmamak için elimden geleni yapıyorum galiba. Ama sonrasında ileri bir tarihe erteliyorum bu kararımı.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hakları aramak ve onları kazanmak konusunda kendimi ve kendim gibileri suçlu buluyor ve bu yüzden başarısız görüyorum. Artık hakları kazanmanın da ötesinden sahip olduklarımızı korumakta bile yorgun olduğumuzu düşünüyorum. Diğer taraftan sosyal medyada bu konuda çok yol aldığımızı da biliyorum. Birçok insanın sosyal medya sayesinde hayvan sevgisini uzaktan değil onlara dokunarak onlara yardım ederek geliştirdiğini kendi çevremden gördüm. Ancak hayvanlara yapılan işkence sonrasındaki hukuki hayal kırıklıkları hayvan şiddetini meşrulaştırırken bunun karşısında çok az ve bilindik sesler çıkıyor. Bir de hayvan sevgisi ile ilgili gördüğüm video ve görsellerin hepsi çocuklarla ilgili. Bazı yetişkinler de bu konuda sanki hayvanlar çocukların oyuncağıymış gibi düşünüyor onlara sevgi göstermeleri küçük düşmelerine neden olacakmış gibi hissediyor. Ne kadar komşu, akraba ve tanıdık gözlemlediysem hemen hemen hepsinde özellikle erkeklerde bu görüş var diyebilirim.

ali-ihsan-aksamaz_20-eylul-2010-suleymaniye-camii-haziresi-kopya

ALİ İHSAN AKSAMAZ

(1959 doğumlu, emekli İngilizce öğretmeni. Evli, bir kız çocuğu var. İtalyanca ve Lazca biliyor. Kafkasya dil ve kültürleriyle ilgileniyor. Laz kültürü üzerine çalışmaları var.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla aram iyi. Onları severim iletişim kurmaya çalışırım. Çocukluğum Kocamustafapaşa’da geçti. Belgratkapı, Silivrikapı taraflarına yakın bir yerde. Ağaçkakan’da geçti çocukluğum. Yaşadığım yer bir kırsal kesim, köy görüntüsündeydi. İnsan ilişkileri de öyle. Komşular birbirleriyle akraba gibiydi. Herkes birbirinin yardımına koşardı. İnsanî ilişkiler üst düzeydeydi. Mahallenin köpekleri vardı. Gündüzleri kendi hallerindeydiler. Geceleri o civardan yabancıların geçmesine izin vermezlerdi. Kediler de öyle. Eski ahşap evlerde herkesin bir kedisi vardı. Ayrıca bahçede de kediler vardı. Sokakta da. Ancak onların arasında bir sınır vardı. Hiçbiri diğerinin sınırını aşmazdı. Biz insanlar, kedi ve köpeklerle uyum içinde yaşıyorduk. Ev kedileri de özgürdü. Çıkıp gezerler, sonra dönerlerdi. Şimdiki gibi kilit altında tutulmazlardı. Teyzemin, daha doğrusu annemin teyzesi Zişan Teyzem’in evde on kadar, bahçe ve sokakta da onlarca kedisi vardı. Onları beslerdi. Onların doğumundan ölümlerine kadar tanıklıklarım var. Kimileri, kedileri nankör olarak tanımlar. Ben öyle görmüyorum. Onlar özgür hayvanlar. İnsanlar, hayvanların özgür olmasını anlamadıkları için kedilere nankör demiş olmalılar. Besledikleri hayvanlara yiyecek verdikleri için, o hayvanın kendilerine tam itaatini istiyor olmalılar. Bu yanlış. Kedilerle yakın dostluklarım oldu. Benim de kedim oldu. Bahçede yanına gelir, kucağıma fırlar oturur. Mırıl mırıl şarkı söylerdi. Başını karnıma sürter, elimi yalardı. Sonra sırtıma tırmanır, omuzlarıma çıkarak suratımı yalardı. Kendisine gösterdiğim dostluğa böyle karşılık verdiğini düşünürdüm. Böyle birkaç kedim oldu. Bu yetmişli yıllardaydı. Yukarıda da dediğim gibi, bu kedileri sahiplenen vardı ama onların sahibi yoktu. Hiç köpeğim olmadı. Geçen yılın Mart’ında hastaneden çıktıktan sonra Eylül Sonuna kadar Silivri’de kaldım. Baldız ve bacanağın evinde misafir edildim. Oranın havası Fındıkzade’ye göre temiz olduğu için. Sessiz, sakin bir yerdi. İki arkadaşım vardı. Biri Sarp, diğeri Suzi. Sarp, saf kan bir kangal. Suzi ise, kurt-kangal melezi. Mayıs ile birlikte ben de ayağa kalkmaya başladım. Sabah ilk işim Sarp ve Suzi’nin mamalarını vermek ve sularını değiştirmek oluyordu. Gündüzleri evde kimse olmadığı için, akşama kadar Sarp ve Suzi ile arkadaşlık yaptım. Onlarla konuştum. Beni dinliyor ve hatta anlıyor gibiydiler. Eylül sonunda onlara veda ettim. Anladılar. Oradan ayrılırken Suzi’nin bana kızarak havladığını hatırlıyorum. Bir yirmi gün sonra Silivri’ye gittiğimde ne Suzi ne de Sarp bana yüz verdi. Ayrılırken de öyle. Kitap Fuarı zamanı tekrar Silivri’ye gittiğimde beni bu sefer sevinç ve coşkuyla karşıladıklarını söylemeliyim. Bu ayrılışların onları derin bir hüzüne sevk ettiğini biliyorum. Ben de üzülüyorum. Ancak elimden bir şey gelmiyor. Şu anda Bakırköy’de yaşıyorum. Kedim veya köpeğim yok. Ancak sokağımızda kediler için yapılmış, kartondan  ve naylonla kaplanmış kedi evleri var. Bunları mahalle sakinleri yapmış. Bu hayvanlara mama ve su veriliyor düzenli olarak. Sevimli hayvanlar. Ancak hiçbiriyle iletişim kuramadım. Yüz vermiyorlar.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Bütün canlılar gibi hayvanların da hakları var. Ancak bu haklar anayasa, yasalar ve yönetmeliklerle güvence altına alınmalı. Bu konuda Batı Ülkelerinde yürürlülükte olan ve hayvanları koruma altına alan yasalar var mı, bilemiyorum. Ancak insanların oralarda bu konuda duyarlı olduğunu düşünüyorum. 1980’de bir süre Roma’da kaldım. Orada insanların hayvanlara yemeklerini zamanında vermeyen sahiplerini polise şikâyet ettiklerini duymuştum. Çok şaşırmıştım. Ancak yasalar ve yönetmelikler hayvan haklarını güvence altına almalı. Ben 24. Dönemde İstanbul 2. Bölgeden Bağımsız milletvekili adayıydım. Tanıtım broşürümde bu konuyu sahiplendim. Söyle demiştim: “Sokaktaki sahipsiz kedi ve köpeklerin de yaşam haklarını savunacağım.” Hayvanların yaşam haklarının güvence alınması ve onlara karşı kötü muamelenin de önlenmesi için çaba gösterilmeli. Yasal güvenceler olmalı. Ancak mesele yalnızca yasa ve yönetmeliklerele bitmiyor. İnsanların ikiyüzlülüğü ve umursamazlığı da ayrı bir konu. Kentlerde yaşayan insanlardan söz ediyorum. Kent, insanı tektipleştiriyor, duygusuzlaştırıyor. Bu duygusuzluk hem insanlara hem de hayvanlara karşı oluyor. Kırsal kesimde, köylerde insan ilişkilerinin ve insanların hayvanlara karşı davranışlarının daha dürüstçe olduğunu düşünüyorum. Ancak hayvanların çeşitli maksatlarla katledilmesi ve avlanması da üzerinde durulması gereken bir konu. İnsanlar kötü değil, ancak bazen çirkinleşiyorlar. Bu çirkinlikler bazen kendilerine, bazen de hayvanlara karşı oluyor. Hayvanlara eziyet eden insan haber ve kliplerini basında sıklıkla görüyoruz. Tabii ben burada hayvan derken kedi ve köpekleri kastediyorsam da, hayvan hakları bütün hayvanları kapsamalı. Bir zamanlar ayıcılık, ayı oynatılıcığı vardı. Artık kalktı. Yasaklandı. Doğru olan bu. Bu hayvanların neler çektiğini düşünmek bile istemiyorum. Bir keresinde Yenikapı sahiline yakın bir yerde üç-beş ayı görmüştüm kayalar üstünde. Zamnederim yaşlı oldukları için oynatıcıları tarafından ölüme terkedilmişlerdi. Bolu/ Göynük İlçesinde öğretmen olarak çalıştım. Bir akşaüstü eve giderken çöp bidonunun içine atılmış bir eşek gördüm. Şaşırdım. O hayvanın o çöp bidonuna nasıl sokulduğunu bugün gibi bilemiyorum. İnsanlara haber verdim. İlgilenmelerini istedim. Eşeği görememişler. Ne oldu bilmiyorum. Bu vb. durumlar için, hayvanların yaşam haklarını korumak için, kötü muameleye karşı onları korumak için düzenlemelere ihtiyaç var. Ancak insan faktörü, eğitim şart. Hayvanlara kötü muamele edenlere ciddi yaptırımlar uygulanmalı.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Bu tam bir ikiyüzlülük. Burada bir anımı anlatmak isterim. Büyük bir ihtimalle 1963 yılıydı. O zamanlar Etiler, şimdiki gibi değildi. Babamlar sendikadan arkadaşlarıyla yapı kooperatifi kurmuşlar. Evler inşa edilmiş. Kur’a sonucunda biz de bir eve yerleştik, Akatlar’da. Küçük bir bahçemiz vardı. Babam ekip biçerdi. Patates, domates, mısır, soğan, biber vs. Bir de kümes yapmıştı. Tavuklarımız vardı. Tanıdığım ilk hayvan bu tavuklar oldu. Bazen birkaç gün kaybolurlardı. İlk kayboluşlarında çok üzülmüştük. Sonra geldiler. Meğerse yakınlarda bir mandıra varmış. Oraya gidiyorlarmış. Bu gidişler, gelişler devam etti. Yumurtlayacakları zaman geliyorlardı. Yeni yumurtladıkları yumurtayı teyzemin bana içirişini bugün gibi hatırlıyorum. Sonra bir gün babam tavuklardan birini kesti. Annem de pişirdi. O tavuk sofraya geldi. Ben yemedim. O günden bugüne tavuk yemem. Daha önce tavuk yedim mi, bilmiyorum. Ben şu anda değişik duygular içindeyim.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Ben hiçbir siyasî düşünceden insanın hayvan haklarını savunduğunu düşünmüyorum. Hepsi çok güzel lâflar söylüyorlar. Ancak hayvan haklarına değer vermediklerini düşünüyorum. Çünkü çifte standartları var. Böyle düşünüyorum. Ben bazı hayvanseverlerin de hayvansever olduğunu düşünmüyorum. Sadece kendi hayvanlarını seviyorlar. Karşılaştığım bir olayı anlatmak isterim. 1998 yılıydı. Bakırköy’de bir kursta çalışıyordum. Kocamustafapaşa’dan trenle geliyordum. Trenden indim kitapçılar köprüsü tarafından çıktım. Sokağın karşısına geçerken, bir adamın bir köpeği ayağıyla boğduğunu gördüm. Baktım adamın elinde tasmalı da bir köpek var. Olayı sonradan anladım. Meğerse sokak köpeği, adamın köpeğine verdiği kemiği kapmış. Adam kemiği kendi köpeği yesin istiyor. Çünkü kendi köpeğini seviyor. Aynı adam başka bir köpeği ise, ayağıyla boğmaya çalışıp ağzındaki kemiği almak istiyor. Burada hem hayvan sevgisi hem de hayvan düşmanlığı var.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Yukarıda birkaç anımı anlattım bahsedilen konularla ilgili olarak. Kırsal kesimde, köyde hayvanlara insan gibi muamele yapıldığını, şefkat gösterildiğini biliyorum. İnsanların hayvanlarının ardından Lazca ağıtlar yaktıklarını biliyorum. On yıl kadar önce Gürcistan’a gitmiştim. Zugdidi’de karşılaştığım bir manzarayı anlatmak isterim. Kedi, hemen evin giriş kapısının ortasına oturmuş. Geçecek yer yok. Adam, eline bir öpücük kondurdu. Sonra da parmaklarıyla o öpücüğü kediciğin başına kondurdu. Sonra kediyi yavaşca kucağına aldı ve kapının yanına koydu. Kucaktaki kedinin mutluluğunu anlatamam. Kırsal kesimde hayvanlar mutlu. Haklarına riayet ediliyor. Ancak onların kesilip, yenmesi başka.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Ben, ne yazık ki vejetaryen değilim. Koyun ve dana eti yiyorum. Bunu bir ikiyüzlülük olarak düşünüyorum. Hem hayvanları sev hem de onları ye. Ne diyeyim, bilemiyorum. Son zamanlarda vejetaryen olmayı düşündüğüm zamanlar olmadı değil. Abdullah adlı bir arkadaşımın feysbuk’taki faylaşımlarının etkili olduğunu söylemeliyim. Ancak tavuk, horoz, ördek, kaz yemiyorum.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Vejetaryanlara saygı duyuyorum. Ben olamadım. Onları anlıyorum. Askerdeyken, Tuzla Piyade Okulu’nda, Mahmut adlı bir arkadaşım vardı. Sürekli ağzı-burnu şişiyordu. Bir gün bana, “ben vejetaryenim, “dedi. Doğrusunu isterseniz, aklıma jartiyer geldi ilk olarak. Vejetaryen bana jartiyeri çağrıştırmıştı. İtiraf etmeliyim, o arkadaş söyleyene kadar vejetaryenin ne anlama geldiğini bilmiyordum. Arkadaşım vejetaryen olduğu için, yemeklerde etli olduğu için bu arkadaşın ağzı-burnu şişiyormuş. Tabii bireysel tavırlarla hayvanların haklarını savunmak ve onların kötü karşı işlenen suçları önlemek mümkün gözükmüyor. Kuşkusuz bu konu siyasî bir duruş gerektiriyor. Bu konunun çok yakın bir geçmişte gündeme gelebileceğini düşünmüyorum.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Ben vejetaryen olmayı hiç düşünmedim ve denemedim de. Hem hayvanları sevip hem de onları yemeyi nasıl açıklayabilirim, bilemiyorum. Böyle yetiştik, böyle yetiştirildik. Vejetaryen olur muyum? Kimbilir?

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvanların hakları mücadelesini anlamlı buluyorum. İnsanlar, hayvanlar, bitkiler birbirlerini tamamlıyor. Her birinin yaşam hakkı var. Bu alanda gösterilen çabaları anlamlı buluyorum. Aslında başlangıç olarak ihtiyaç için değil de spor maksatlı, para kazanma maksatlı avlanmalar denetim altına alınmalı ve engellenmeli. Bu her hayvanı kapsamalı. Hava, kara, deniz, tatlı su hayvanlarını. Esas olarak avcılık alanında hayvanların korunmasına başlanırsa, insanlara çocuklardan başlamak üzere bir iklim oluşturulabileceğini düşünüyorum.  Tabii hayvanların kobay olarak kullanılması konusu da var. Fareler, tavşanlar, kurbağalar. Stalin’in de maymunlar üzerinde deneyler yaptırdığını duydum, okudum, izledim. Sokhumi kentinde Stalin iktidarı döneminde bir laboratuvar oluşturulduğunu biliyorum.  Sokhum’da da bu çalışmaları kulağımla duymuştum.

yasin-bayrak-kopya

Y.B.

(1980 İstanbul. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi G.T.S bölümü mezunu. Müzisyen.)

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlarla aram iyidir diyebilirim. Evimde birlikte yaşadığım iki kedim var. Olcay 12 yaşında bir dişi,  Ufo da 5 yaşında bir erkek. Bahçemdeki sayı ise çok daha fazla. Ancak onlara daha çok yiyecek içecek ve kışın barınma konularında yardımcı olabiliyorum. Maddi gücüm el verdikçe hasta olanları veterinere götürüp tedavilerini yaptırıyorum.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan hakları konusu, bu soruya cevap vermek biraz zor diğer sorulara da şöyle bir bakınca. Hayvan hakları denilince ilk akla gelen kedi, köpek, at vb. Evcilleştirilmiş hayvanlar, yada nesli tükenmekte olan bazı hayvanlar, hayvanat bahçeleri, sirkler vs. geliyor genelde insanın aklına ama bu ‘tür’ bağlamında anlaşılması gereken bir konu. Yani yaşadığımız dünyada hakim ve egemen güç olan insan’ın kendi dışındaki türlere olan yaklaşımı ve bakış açısı mevzu bahis. Geçmişten günümüze bakıldığında da bu yaklaşım ve bakış açısının iyi algılanamayacağı aşikar. Kendini üstün gören ve biricik olan insanoğlu doğanın kurallarını çiğneyip kendi kurallarını dayatarak dünyayı yaşanmaz bir yer haline getirirken içinden çıkamadığı bir kaosa sürüklenmekten de kaçamıyor doğal olarak. Üstün tür olarak kurduğu bu düzende ise her anlamda en basit, en temel yaşam haklarını bile düzenleyememe acizliğinde. Hayvan hakları da bu bağlamda günümüzde hâlâ doğru düzgün bir şekilde ele alınıp düzenlenemiyor. Hak vermek, yasa yapmak,kanunlar koymak bunlar basit şeyler aslında bugüne kadar yapılmaması saçma.Ki son dönemde hayvan hakları savunucularının çalışmalarıyla hayvanlara uygulanan şiddet kabahatler kanunundan çıkarılıp suç kapsamına alınacak belki. Bu vb. pozitif anlamda birçok değişiklerin yasalaşacağına inanılıyor. Bu çok önemli bir gelişme ama mesele uygulanabilirliğinde, gerçek hayattaki karşılığında. Hep beraber yaşayıp göreceğiz. Bugün en çağdaş, ekonomik ve kültür bakımından en iyi ülkelerde bile ‘hayvan genelevleri’ varken ve bu turizm haline gelmişken yani insanlar Fransa’dan kalkıp Danimarka’ya sırf bir hayvanla ‘yasal’ olarak cinsel ilişkiye girmek için gidiyorsa bu konunun salt yasa ve kanunlar bakımından ele alınmasının çözüm olabileceğini düşünmüyorum. Sanırım insanoğlunun önce hayvanlar için ‘bizim dünyamızda yaşıyorlar ve salt bizim mutluluğumuz için bizim için varlar’ algısından uzaklaşması gerekiyor. Bunun için çocukluktan itibaren ailesi tarafından çocuğa hayvan sevgisi ve onlarında insanların sahip olduğu yaşam hakkına sahip olduğu, canlı bir varlık olduğu olgusu aşılanmalı. Şu an varsa böyle bir durum bilmiyorum ama İlkokul düzeyinde, okullarda hayvan sevgisi çevre ve doğa sevgisi bir bütün olarak ele alınıp bir ders kapsamında çocuklara öğretilmeye çalışılabilinir.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • İşte zor soru! Aklıma ilk varoluş geliyor. Yani insanın doğası gereği bunu içselleştirdiği. Tıpkı bir aslanın bir geyik gördüğündeki o içsel güdüsü gibi. İnsanın da vahşi bir tür olduğunu düşündüğümüzde kaçınılmaz bir sonuç olduğu görüyorum. Biz köpek yemiyoruz ama Kore’de yeniyor ya da biz inek yiyoruz ama Hindistan’da yenmiyor hatta kutsal vs.. örnekler çoğaltılabilir. İnsan türünün farklı coğrafya, kültür ve sosyal yapıları içerisinde değişen yaklaşımları olsa da sonuç pek değişmiyor. Kentli insanlar için kedi, köpek ya da at gibi evimizde çevremizde (at var çevremizde adadayız) birlikte yaşadığımız hayvanlar ile  bir duygusal bağımız , bir ilişkimiz var. Her ne kadar onlara da çoğu zaman haksızlık etsek ya da hakkını veremesek bile  binlerce yıldır süregelen bir kültür ve yaşam biçiminin etkisiyle sürmekte olan ve sürecek olan bir bağ bu. Kentli hayvansever insan için kedisi, kuşu yada köpeği vb…onun arkadaşı hatta can yoldaşı. Geçmişten günümüze gelen ilişki biçimi bu. Marketlerde paketlenmiş halde satılan et vb. hayvansal gıda ürünlerine olan algımız kuru fasulyeden ya da patatesten farklı değil gibi geliyor bana çünkü aramızda direkt bir duygusal bağ yok. ‘O pakette yiyebileceğimiz bir şey var’ sadece. (En azından vejetaryen olmayanlar için.) Ve ben karnımı doyurmalıyım. O anlardaki algımız sadece bu. Başka şeylerle de doyurabilir miyim karnımı, evet ama tercihlerimiz? Toplumların yeme-içme kültürüne de bakarsak et’in Türk mutfağında önemi malum. Köylü için ise bu durum biraz daha farklı sanki. Edindiğim tecrübeye göre köpek kedi vb. Hayvanlar sadece işe yarıyorlarsa bakılıyor. Köpek sürüyü koruyor, kedi evdeki fareleri yakalıyorsa, işe yararsa bir parça yemeği hak ediyorlar. Sürüde yaralanan ve iyileşemeyecek olan hayvan ise kesilip yeniyor. çoban ile koyunun arasındaki olması gerektiğini düşündüğüm duygusal bağa rağmen. ( Bu durum benim de kafamı karıştırıyor doğal olarak.) Ama yine de devam edeyim. Bir köpek bir yavru kedi ile birlikte yaşadıklarında bir ilişki bir bağ kurduklarında ona zarar vermiyor. Ama aynı köpek yolda gördüğü başka bir kediye saldırabiliyor. Ya da bir kedi bir kuşu öldürüp yediğinde bunu anlamlandırabiliyorum ama bir köpek kediyi öldürdüğünde yemiyor bunu anlamlandıramıyorum. Her canlının içinde olan bir güdü bu sanki. Yani hayvanlarla insanlar nitelik ve nicelik bakımlarından yer değiştirselerdi farklı bir dünyada yaşıyor oluyormuyduk bilemiyorum. Ama sanırım bu pek insanoğlunun lehine bir durum olmazdı. Ki yaşamı bir var olma mücadelesi olarak görürsek insanoğlu diğer tüm türlere üstün gelerek bugüne kadar varlığını sürdürebilmiş. Ama işte bu baskın tür geçmişten günümüze diğer türlere yaşam hakkı tanımıyor ve hunharca yok ediyor. Temelde sorun hızla artan ve 9 milyara yaklaşan insan nüfusu ve ihtiyacımız olandan fazlasını tüketmeye olan eğilimimiz. Son araştırmalar gösteriyor ki dünyada gıda üretiminin üçte biri israf ediliyor. Bu miktar, dünya genelinde yetersiz beslenen yaklaşık bir milyar insanı doyurmak için gereken gıdanın 4 katına eşit. Kimi bilim adamları ise kök hücrelerden yapay et üretiyorlar. Lezzet sorunu aşıldığında önümüzdeki yıllarda seri üretime geçilecekmiş.  Diğer taraftan hali hazırda 2 milyardan fazla insan 2000 e yakın böcek türünü gıda olarak tüketiyorken bu beslenme şeklinin diğer insanlara da alıştırılması planlanıyormuş. Böceklerin türleri ve sayıları çok ama sadece küçük oldukları için, kimilerine göre tiksinç, pis ve zararlı oldukları için hiç bir sebep olmaksızın bile yok ediliyorlar. Bunu insanın en saf en temiz en iyi olduğunu düşündüğümüz bu dünyada sadece birkaç yıl geçirmiş ve bilinçli tüm kötülüklerden uzak olduğunu düşündüğümüz çocuklarda çok rahat gözlemliyebiliyoruz. Bir karıncayı ayağıyla ezip ‘öldürdüm’ diyerek bundan keyfi almış bir çocuk suratından bahsediyorum. Böceklerin varlıkları yoklukları söz konusu değil bizim için oysa bir yandan da biliyoruz ki arıların yaşam döngüsündeki önemini bizler için. Sadece bu da değil, doğaya ve çevreye verdiğimiz zararlarla da diğer türlerin yaşam şartlarını zorlaştırıyor ve hatta yok ediyoruz. Bu konuda ele alınması gereken o kadar çok konu var ki hepsinden bahsedebilmek ciddi zaman ve emek istiyor. Ama özetle şunu söyleyebilirim sorun insan ve malesef çözümde insan.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Daha en temel insan hakları konusunda bile belli bir aşamaya gelememiş bizimki gibi toplumlarda sağ sol ya da islamcı vs…bu siyaset anlayışlarının hiçbirinin hayvan hakları konusunda gerçek ve kalıcı çözümler üretebileceğine inancım pek yok açıkcası. Uzlaşma kültüründen ve birlikte yaşama birlikte bir şeyler yapabilme kabiliyet ve duygusundan yoksun böylesi bir toplumda bence bireysel kazanımlar yapılmaya çalışılmalı. Herkesin kendi kapısının önünü temizlemesi sağlanmaya çalışılabilir yani. Zira ben öyle yapıyorum. Her yere yetişemiyorum belki ama kendi çevremde olan bitene duyarsız kalmıyor ve kendimce çözümler üretmeye çalışıyorum. Keşke bu daha toplumsal bir dayanışma içerisinde daha sistemli düzgün ve doğru bir şekilde yapılabilse ama dediğim gibi en azından yaşadığımız toplumda buna inancım pek yok. Bu edinilmiş bir tecrübedir. Aile hayatında ve daha önce dediğim gibi okullarda ders kapmasımda bilgilendirilip bazı kazanımlar sağlanmaya çalışılabilinir ama işte ama. Sokakta yaşayan, bakıma ve ilgiye muhtaç hayvanlar için çok basit bir çözüm var önümüzde. Bilinçli ve sistemli bir şekilde  sahiplendirme. Sokak hayvanlarının sayısı her ne kadar artarsa artsın bu sayının insan sayısının yanına bile yaklaşması imkansız. Herkes olmasa bile daha fazla insanın sokak hayvanlarını sahiplenmesi özendirilebilir. Hali hazırda yapılıyor belki ama daha etkili şekilde yapılabilmeli. Bunun yolları aranmalı. Sinema, reklam, müzik, edebiyat, sosyal medya vs. bu alanlarda yapılacak doğru çalışmaların etkili olacağını düşünüyorum. Evcil hayvan dükkanlarında cins denilen hayvanların satışı ve sahiplenme şartları ağırlaştırılmalı yada yasaklanmalı, insanların barınaklardan hayvan sahiplenmesine özendirilmeli. Devlet barınaklardan hayvan sahiplenen insanlara maddi yardım, binde 0.5 de olsa vergi indirimi, ne bileyim bazı sosyal haklar olabilir vs. bir takım olanaklar sağlarsa bu etkili olabilir. Yok yok Devlet bir vatandaşlık karnesi çıkarsın herkes için, bu karnede hayvan haklarından, hayvan sevgisinden, bakımından vs. tut çevrenin korunması konusunda duyarlılık ya da insanlar arasında bir arada İNSAN gibi yaşamadaki başarısı vb. gibi sorun olan ama aslında olmaması gereken konuları ele alıp ‘sosyal vatandaşlık karnesi’ adı altında bir değerlendirmeye tabii tutsun. Tabi bunu somut deliller ve denetlenebilirlik içerisinde yapacak. Ve her sene başarı oranına göre vergi indirimi yapsın ama şöyle yüzde on-yirmi gibi:) ya da nakit para yardımı yapsın. Bak neler oluyor o zaman seyret. Bir tane yere tüküren adam bile göremeyiz etrafımızda. Bir menfaat bir karşılık olmadan pek bir şey yapmıyor günümüzde insanoğlu çünkü. Ya da sosyal görevlendirilmeler yapılabilir. Ne bileyim, basit bir kavgaya karışmış 18 yaş altı gençler ‘ceza’ kapsamında hayvan barınaklarında bir süreliğine çalıştırılabilinir vb. İnsanlığımızı hatırlatacak benzeri uygulamalar. Sanırım bu tür uygulamalar Eyy ABD de yapılıyor. Kamu cezası adı altında. Ama gerçekçi olalım abi turizmle geçinen ve tek gerçek turistik değeri belkide sokak hayvanları olan adamızda veteriner yok!

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Var ama pek hoş değiller. Yine de anlatayım. 80’lerde sokaklarda def çalıp ayı oynatırlardı. 5 yaşındayken ilk kez gördüğümde çok korktuğumu hatırlıyorum. Ailemin anlatmasına göre sonrasında hasta olmuşum zaten. Bir de çok kötü hissediyorum şu an bunu anlatırken ama çocukken kuzenimin sapanla öldürdüğü bir güvercine küçük bir otopsi gibi bir şey yapmıştık. Sonrası daha kötü, yaparsın yapamazsın inatlaşması üzerine güvercinin kalbini çiğ çiğ yedim. Bu beni hasta bir ruh yapmadı ama ya da cani. Aksine bunu hatırladığımda güvercin kalbine sahip olduğumu düşünürüm hep. Belki de suçluluk duygumu böyle bastırıyorum kim bilir.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • 5-6 yıl boyunca hiç et yemedim ama kendimi vejetaryen olarak tanımladım. Benim durumum daha çok etin tadından ve kokusundan hoşlanmama hatta rahatsız olma haliydi. 19 yaşındaydım o zamanlar. Hatırladığım, o zamanlar için dışarıda yemek yemek büyük bir sorundu. Çünkü menüden et’i çıkardığınızda pek bir seçeneğiniz olmuyordu o zamanlar ülkemizde. Ayrıca bu durum aile ve sosyal hayatımdaki ilişkileri de zorlaştırıyor sınırlandırıyordu. Özellikle evde her akşam ne yemek yapılacak sorunu benim yeni durumumla beraber daha büyük bir sorun haline gelmişti. Benim için ayrı yemek yapılıyor ya da etsiz yemekler yapılıyordu ailem tercih etmediği halde. Ama ailemden bu anlamda bir baskı olmadı. Daha çok sağlığım konusunda endişeleniyorlardı. Kendimi güçsüz ve zayıf hissettiğimi hatırlıyorum ama ilginçtir 5-6 yıl boyunca grip olduğumu bile hatırlamıyorum. Yeniden et yemeye başlamamda ise Olcay (kedim) etkili oldu bir anlamda komik ama böyle. Çünkü onun için tavuk, et ve balık pişirmeye başladım. Bir zaman sonra önce koku rahatsız etmemeye başladı sonra da, işte oldu.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Açıkçası şu an et yemekten rahatsız olmuyorum. Ama çok tükettiğimi de söyleyemem.Bir parça tavuk varsa menüde üçte ikisini zaten kedilerle paylaşmak zorudayım.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan hakları ve vejetaryen olup olmama durumu. Zor, bu iki olguyu beraber değerlendirip tartışmak kendinle. Çelişkiler ve ikilemlerle dolu. Belki de senin bu soruları sormaktaki amacın bu. Bunu insanlara yaşatmak ve düşündürmek. Bence bu anlamda etkili de. Dünyada her şey bir denge içerisinde. Biz bu dengeyi bozuyoruz ve sorunlar da bu noktada başlıyor. Biraz daha hayvan gibi düşünmeye ve yaşamaya çalışmalıyız belki de bu dengeyi yakalayabilmek için. İnsan olarak yapamıyoruz çünkü.

muzaffer-ozciris

MUZAFFER ÖZÇİRİŞ                     40 yaşında,  arkeolog.

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Hayvanlara dair ürkek bir yapım var. Dokunamam ve de aynı ortamda kalamam yalnız hiçbir zaman hayvanlara karşı bir şiddet olgusu oluşmadı bende. Evimizde kedi veya köpek yok.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Hayvan hakları konusunda detaylı bir okuma yapmadım. Bu konuda çok bilgi sahibi değilim. Hayvan hakları konusunda tekrardan yeni manifestolar oluşturulmalı diye düşünüyorum.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Sol. Düşüncesine sahip olduğum siyasi görüşü paylaşan bazı insanların hayvan hakları konusunda fikir beyan etmelerine rağmen, tam anlamıyla hayvan haklarına yer verilmediğini düşünüyorum.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Kişilerin vejetaryen-vegan olmasına saygı duyuyorum ve de vicdani bir seçim olduğunu düşünüyorum. Hayvan hakları şu an için tam anlamıyla bir ideoloji mi yoksa bir politik düzlem mi hâlâ muallâkta bir konu olduğunu düşünmekteyim.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Değilim, tiksindiğim için bazen düşündüm ama denemedim. Et yemekten rahatsız olmuyorum.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • İlgimi çekiyor ve izliyorum. Olumlu bir adım olduğunu düşünüyorum.

ugur-korkmaz

İSİMSİZ                     Gıda sektöründe işletmeci. 46 yaşında.

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Kedi köpek hiç sevmezdim köpeklerden de çok korkardım. Çocukken köpek ısırığı yemiştim, sonradan köpek yavrularıyla karşılaşmıştım, şu anda iki köpeğe karınca kararınca bakıyoruz, ve sağa sola gözükmeden birçok yardımımız oluyor.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Balık avlarım, Allah’ın helal kıldıklarını yerim, yalnız sevdiğim bir hayvanı helal olsa da yiyemem. Vejetaryen da değilim. Hayvanlara işkenceyi doğru bulmuyorum, vesselam. Helal olana itiraz etseniz ne olur ki, kurban keseriz, vejetaryen düşüncenin gerçekliği yoktur yani. Yine de çok keskin konuşmamak lazımdır tabii ki. Sorunuz bozuktur, yine de etinden sütünden yararlanmamız Allah tarafından insanlara sunulmuş bir nimettir yani helaldir, sadece keserken eziyet edilmeden işlem yapılması elzem bir durumdur.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Önceleri bir siyasi düşünceye sahiptim, şimdi hepsinden bir parça almış vaziyetteyim, sıkıntı kimsenin kılıfına girmediğim için galiba. İnsan kendi vicdanı neyi kaldırıyorsa hayvan hakkı odur bence, kişiye göre de değişkenlik gösterebilir.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Baktığım bir martı beni etkilemiştir. Her gün dükkanın kapısına gelmesi ve mutfağa girmemesi ve mutfağın kapısında balık ver demesi komik, kuş dili bile öğrendik galiba. Ama martı avantacı oldu gibi, birisinin ona avlan be kardeşim demesi lazım!

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Değilim, ama bir şeyler öğreniyoruz; biz biraz etçiliz galiba.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Kişi kendi tercihinde bence özgür olmalı, canlı bir hayvanı yememek kişinin vicdani bir halidir, belki bir gün vejetaryen olma ihtimalim olur diye keskin konuşmamaya gayret gösteriyorum. Allah’ın helal kıldıkları yenir malum. Hayvan haklarını vejetaryenlar belirler demek yanlış olur bence. Çünkü azınlıktalar, hayvan haklarını vejetaryen olmayanlar da savunur yani. Burada vicdan öne çıkar.

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Bazen et yerken mezbaha paylaşımları aklıma geldiği olmuştur, mide bulantısı yapmıştır, et lezzetliydi ama genelde.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

Tabii ki çekiyor, her Müslümanın çektiği gibi. Bence vejetaryen yapıların çoğundaki paylaşımlar nefret söylemleri gibi algılanıyor.

metin-guclu

METİN GÜÇLÜ                                       Ressam. Uzun yıllar yayıncılık sektöründe çalıştı. Plastik                                                                     sanatlarla ilgileniyor.

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Çok iyidir.. 20 yıl köpek baktım.. onlar yaşlanıp ölünce artık evde hayvan yok.. Çocukluğumda yaşadığım büyük evde de dedemin atları bahçede ahır ve kedilerimiz vardı..

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Memlekette Hayvan hakkı diye bir şeyin yasal birkaç söylem dışında uygulamada olmadığını düşünüyorum.. kuşkusuz olmalıdır, hayvanların da insan hakları gibi hakları olmalıdır.. bu konuda en ileri uygulamaları yaşamakta olan ülkelerdeki gibi eğitim ve yasal düzenlemeler yapılmalıdır..

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • İnançlar ve sistemler açısından tartışmalı bir konudur.. Hayvanların endüstriyel amaçlarla vahşi şartlarda yetiştirilip kesilmesini, endüstriyel tüketilmesini onaylamıyorum..

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • İdeolojik baktığımı söyleyemem, haksızlık gören, ezilenden yana bir tavrım vardır.. Anılan ideolojilerin hayvan hakları konusunda hatırı sayılır bir yol katettiklerini düşünmüyorum.. Hatta bırakalım hayvan haklarını, kendi aralarında, birbirleriyle ilişkilerinde insan hakları ve demokratik saygıyı bile pek gözetebildiklerini de göremiyorum..

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Bu dar alanda uzun uzun sayılamayacak kadar çok anım var.. Çocukluğumda evimizdeki atlara binip dereye yıkamaya götürmek hoşuma giderdi.. 3 yıl önce köpeğimin yaşlılıktan ölümü çok etkilendiğim bir olaydır…

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Seçimlerine saygı duyuyorum… hassasiyetlerini biliyorum bu konuda duyarlıyım..

Değilsen, bunu düşündün veya denedin mi? Et yemekten rahatsız oluyor musun? Ya da nasıl açıklıyorsun?

  • Değilim fakat öyle etobur da değilim.. endüstriyel ürün almam vs..

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Tüm doğa ve canlı hakları mücadelesi esas olarak insan olmanın gereğidir.. Bu konuda az da olsa canla başla onurlu mücadeleler duyuyor, görüyorum.. Yürekten destekliyorum… İnsan haklarında eksikliğin tonla olduğu, insana saygının bulunmadığı, savaşların kol gezdiği bir coğrafyada hayvan haklarının yok denecek düzeyde olduğunu düşünüyorum…

erkan

İSİMSİZ                         Erkek, yayınevinde editör.

Hayvanlarla aran nasıl? Çocukluk anıların neler onlara dair? Kedi veya köpek var mı evinde?

  • Bazı hayvanları daha fazla seviyorum, bazılarını  o kadar değil. Ama önemli olan daha ziyade onlara nasıl yaklaştığımız. Yani bir hak-hukuk meselesi. Dünyada yaşayan her canlının bu dünyanın eşit bir ortağı olduğunu   düşünüyorum. Daha ziyade kedilerle iç içeydim. Evde balık ve muhabbet kuşumuz da vardı. Ama kediler bambaşkaydı. Benim için hayvan demek öncelikle kedi demek. Bir kurban bayramında komşularla birlikte alınan tosun iki hafta kadar evimizin yanında kalmıştı. Onunla çok yakın bir ilişki geliştirmiştim. Başımı ona dayayıp uyuduğum bile olmuştu. Kesilmesinden sonra et yemekte çok zorlandım ve zaman içinde bıraktım.

Hayvan Hakları konusunda ne düşünüyorsun? Bunun gerekli olduğunu düşünüyorsan, hayvanların hakları neler olmalıdır?

  • Yukarıda dediğim gibi, meseleye daha ziyade haklar üzerinden bakmak gerektiğini düşünüyorum. Ne yazık ki “ayrıcalıklı” bir insan hayvanı olarak bu konu üzerine inceden inceye kafa yormuş değilim, böyle bir soru sorulunca hemen bir liste sunamıyorum. Bir kere, kapitalist uygarlığın geldiği noktanın baştan başa yeniden düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bu sadece hayvanların değil, dünyanın, bastığımız zeminin altını oyan bir durum. Ama böyle bir yeniden düşünme gereği, meselelere dair pratik çabalara girmekten insanları alıkoymamalı. Sokak hayvanlarına eziyetin son bulması süt, et ve yumurta temin edilen hayvanların fabrikalardan kurtarılması aklıma ilk gelen şeyler. Evcilleştirdiğimiz hayvanların sorumluluğunu kesinlikle üstlenmeliyiz.

Eğer kendini hayvansever olarak görüyorsan, bazı hayvanların sevilip kollanıp, diğerlerinin etinden sütünden yararlanılmasını nasıl değerlendiriyorsun?

  • Bu sanırım bir “memeli-temelli” bir bakış. Ve uzun vadede çürümeye mahkûm bir ikilem bence. Ama bu süreç epey sancılı atlatılacak gibi geliyor bana.

Hangi düşünceye sahipsen (Sol, sağ, anarşist, ekolojist, İslamcı…) bu savunduğun düşüncenin hayvan haklarına yer verdiğini düşünüyor musun? Vermediğini düşünüyorsan, nedenlerine dair bir şeyler söyleyebilir misin?

  • Benim için Sol fikri, özgürlük-eşitlik-kardeşlik idealini bütünsel olarak kapsadığı için, bu meseleyi de bünyesinde barındırıyor, barındırmalı. Hakların kolektif hareketlerle kazanıldığını göz önünde bulundurursak, hayvan hakları konusunda da kitleselleşmeyi gözetecek şekilde eleştirel düşünüşlere ihtiyaç var.

Hayvanlara dair seni çok etkilemiş bir anın var mı?

  • Çocukluğumda kurban bayramındaki tosunun kesilmesini yukarıda anlatmıştım.

Vejetaryen/vegansan, buna ne zaman nasıl karar verdin? Kararında neler etkiledi seni? Kararını değiştirdiğin zamanlar oldu mu. Veya tekrar et yemeye başladıysan neler etkili oldu bunda?

  • Vejetaryenim. 10-11 yaşında “bilinçsiz” olarak et yememeye başladım. Ve o zamandan bu yana bu kararımdan vazgeçmedim.

Vejetaryen/veganlık tercihini nasıl görüyorsun. Vicdani bir seçim, etik… Peki bunu yeterli görüyor musun? Hayvan haklarının bir ideoloji, bir politika olduğuna dair neler düşünüyorsun?

  • Temelde bir etik tercih bana kalırsa. Ama bu salt bireysel bir çerçevede tutulamayacağı için belirli şekillerde kamu gündemine gelmesi kaçınılmaz. Hatta “kamu” derken sadece insanları düşünmemiz bile bir sorgu konusu olmayabilir.

Hayvan Hakları mücadelesi ilgini çekiyor mu, izliyor musun? Nasıl değerlendiriyorsun? Neleri doğru yanlış ya da eksik buluyorsun?

  • Hayvan hakları mücadelesinde sorun bulduğum temel yan bir tür “sekterlik”. Hayvanlara uygulanan şiddetin proto-şiddet olduğu varsayımından hareketle, evvela bu şiddet teslim edilmediği takdirde başka hiçbir şiddet karşıtı eyleme destek vermeme ve bir tür içe kapanma eğilimi. Hayvan hakları mücadelesine destek vermeyen sol-muhalif örgütlenmelerin ve bireylerin de temasını artırması, en azından ara ilişki formları bulması gerektiğini düşünüyorum. Hayvan sevmek, hayvan haklarını savunmak, birçoklarınca günden güne “meczup” addedilen, dünyanın acısıyla bir başına yüzleşmeye terk edilen insanlara mahsus bırakılmamalı.

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.